Çocuk kahramanımız, Okçuluk Sporu’nu bırakmış! Sonsöz’de yayınlanan önceki yazımda Osmaniye’de bir akraba ziyaretinde tanıdığım, gözlerinden zeka fışkıran, Okçuluk Sporu ile de ilgilendiğini söyleyen bir ortaokul öğrencisinden söz etmiştim. Yazımı sosyal medyada okumuşlar, aile büyüklerinden birisi beni aradı ve çocuğa verdi, çok heyecanlıydı, sesi titriyordu:
“Yazınızda beni anlatmışsınız, çok heyecanlandım, Okçuluk Sporu’nu da bıraktım!..”
O yazımda, çocukla aramızda geçen diyaloğu anlatmış, Okçuluk Vakfı’na üye olduğunu öğrenince gösterdiğim tepkiyi dile getirmiştim:“Okçuluk, tarih öncesinde, ilkel insanların avlanma ve savaş sanatıydı. Asırlar önce ateşli silahlar, top, tüfek, tabanca icad edildi, savaşlarda tanklar, füzeler, uçaklar kullanılmaya başladı, şimdi elin adamı bir düğmeye bastığında, atom bombası ile nükleer bombalarla bir ülkeyi yok edebiliyor...”

Çocuk ile birlikte yanımızdakiler de konuşmamızı ilgiyle izliyorlardı. Sözlerimi şöyle sürdürmüştüm: “Ne yazık ki, ilkel bir avcılık ve savaş oyunu olan Okçuluk, siyasete malzeme yapıldı. 2002 ylında güçlü bir parlamento çoğunluğu ile devlet yönetimini ele geçiren siyasal iktidar, ‘Ecdadımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz’, ‘Dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz’ diyerek, çağdaş eğitim sistemimizi küçümseyerek işe başlamıştı. ‘Osmanlı Ocakları’nı kurdurmuş, yurt içinde ve yurt dışında hızla örgütlenmesini sağlamıştı. Okçular Vakfı da bu siyasal yapılanma tarafından canlandırılmış, maddi ve manevi olarak testeklenmişti. Eğitim Sistemimiz, yaz boz tahtasına dönüştürüldü, çocuklarımız, çağdaş bilim, teknoloji ve sanat yerine, böyle hayali ideolojilerin peşine sürüklendi...”

Çocuk ve aile büyükleri, belli ki yazıyı dikkatle okumuşlar, önemli dersler çıkarmışlar ve gözlerinden zeka fışkıran bu çocuğu kendi haline bırakmışlardı. Çocuk telefonda heyecanla anlatmaya devam ediyor: “Okçuluk Sporu’nu bıraktım, kendimi okumaya verdim, yeni kitaplar okuyorum. Şimdi Muhsin Yazıcıoğlu’nu anlatan bir kitap var elimde...”
“Aman” diyorum çocuğa telefonda, “Senin siyasal içerikli kitaplar okuman hiç doğru değil. Okuyacaksan, bilime, teknolojiye, sanata dönük kitaplar okumaya özen göstermelisin. Siyasal içerikli kitaplar, seni ideolojik saplantılara, öfke ve çatışmalara yönlendirir...” Hakısınız diyor çocuk, uyarılarımı dikkate alacağını belirtiyor, teşekkür ediyor, ben de başarılar dileyerek telefonu kapatıyorum.

Tam da bu arada, televizyon ekranlarında bir habere takılıyorum: “İstanbul’da Bağcılar İlçesinde Necattin Camii’nde imamla tartışan bir kişi, kısa süre sonra elindeki okla camiye geldi, cami imamını okla vurdu, saldırgan, çevredekiler tarafından etkisiz hale getirildi. Omuzundan okla yaralanan imama müdahale etmeye çalışan vatandaşlar, sağlık ekiplerine ve polise haber verdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaralı imamı omuzundaki okla birlikte Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırdı, imamın sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi. Zanlı ise olay yerindeki esnaf tarafından yakalanarak bir depoya kapatıldı. Olay yerine gelen polis, saldırganı gözaltına aldı...”

Haberi izledikten sonra içimden, “Umarım çocuk ve ailesi sıcağı sıcağına bu haberi de görmüştür” diyorum, “Okçuluk spor değil, ilkel bir savaş oyunudur sözlerimin ne kadar yerinde bir tespit olduğunu, daha iyi anlarlar...” Siyasal ihtirasları uğruna çocuklarımızı, küçücük yaşlarında ideolojilere, inanç farklılıklarına ve saplantılara sürükleyen, toplumda ayrışma ve parçalanmalara yol açan muhterislere de, “Çekin artık ellerinizi çocuklarımızın üzerinden” diye, dilekte bulunuyorum.