GONCAGÜL KONAŞ
Her yıl olduğu gibi bu yaz da kene vakaları korku yaratıyor. Ancak konunun uzmanlarına göre kene ile mücadelede yapılan en büyük hata, sorunun yalnızca yüzeyde ele alınması. Emekli Öğretim Üyesi Veteriner Hekim Prof. Dr. Zafer Karaer, "Bu sene kene arttı mı diyorsunuz; peki dayanağınız nedir?" diyerek, Türkiye'de bu konuda sağlıklı verilerin bulunmadığını ve mücadelenin bilimsel temelden uzaklaştığını söylüyor. Karaer'e göre doğanın tahrip edilmesi, meraların yok edilmesi, hayvancılığın gerilemesi ve bilinçsiz ilaçlama gibi faktörler, kene popülasyonunun artmasına zemin hazırlıyor.
“BU YIL ARTIŞ VAR DİYEBİLMEK İÇİN VERİ GEREKİR”
Kene popülasyonunun arttığına dair medyada çıkan haberleri yorumlayan Prof. Dr. Karaer, “Bu sene artış oldu diyebilmek için geçtiğimiz yıllara ait somut bilgiler olması gerekir. Maalesef bu bilgiler yok.” diyerek, Sağlık Bakanlığı’nın hastalık verilerini paylaşırken kene popülasyonuna dair veri sunmadığını vurguladı.
“TVHB’YE GÖRE BU SENE 7 BİN 801 KENE TUTUNMA VAKASI SAPTANDI”
“Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı bu sene 7 bin 801 kene tutunma vakası saptandığını ifade etmiştir.” Diyen Karaer, konuya dikkat çekerek, “Bu bilgileri nereden aldıklarını açıklamamıştır.” İfadelerini kullandı.
Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Vaka Yönetim Rehber’inde (KKKV), hastalıkla ilgili bilgilere dikkat çeken Karaer, “Yıllar içinde kene tutunma olguları yok! Aynı rehberde şahıslar çıkardıkları keneleri bir şişeye ağzını kapatarak koyduktan sonra ‘çöpe atmaları’ şeklinde ibare var ve kene tür teşhisi ve kenede virüs araştırması için hastaneye gidilmemesi gerektiğini yazıyor.” dedi ve ekledi, “Oysa her hâlükârda keneye maruz kalan kişinin kene ile bir sağlık kuruluşuna gitmesi ve hastalık takibinin yapılması önerilir.” ifadelerini kullandı.
“KENE HARİTALARI HALA YOK”
Karaer, hastalığın yayılmasında en önemli ayağın kene olduğunu vurgulayarak, “Kenelerin tür bazında bölgesel dağılımı, mevsimsel aktiviteleri, nerede ne zaman hangi gelişme döneminde olduğu gibi bilgileri içeren kene haritaları yapılmış değil. Oysa bu bilgilerle mücadele daha etkili olabilir.” ifadelerini kullandı.
“HAYVANLARA YAPILAN İLAÇLAMALAR YETERSİZ VE YANLIŞ”
Kene ile mücadelede sadece sığırların ilaçlandığını hatırlatan Karaer, bu yaklaşımın eksik olduğunu belirterek, “Keneler sadece sığırda değil, diğer hayvanlarda da beslenebilir. Ayrıca sürekli aynı etken maddeli ilaçlar kullanılıyor. Bu da kenelerin direnç geliştirmesine neden oluyor. Bu ilaçlar doğayı kirletiyor, ekosisteme zarar veriyor.” şeklinde konuştu.
“EKOLOJİK DENGENİN BOZULMASI KENE POPÜLASYONUNU ARTIRIYOR”
Kene artışının ekolojik nedenlerine de dikkat çeken Karaer, “Ozon tabakasının delinmesi, meraların tahribi, koyunculuğun azalması, zirai ilaçların aşırı kullanımı gibi faktörler kene dengesini bozan unsurlar.” dedi.
2009 yılında verdiği bir röportajı hatırlatarak, “Keneyi doğayla baş başa bıraksak, doğada onu dengeleyen canlılar sayesinde birkaç yıl içinde popülasyon kendiliğinden azalır. Ama biz önce o canlıları öldürüyoruz” diye konuştu.
“ANKARA’DA DA SORUN VAR, AMA VERİ TOZLU RAFLARDA”
Ankara’daki kene sorununun da azımsanmayacak düzeyde olduğunu ifade eden Karaer, “2008-2010 yılları arasında Ankara, Bolu ve Kırşehir’de yaptığımız örnek bir çalışmayı Sağlık Bakanlığı’na sunduk. Bu çalışma Ankara’daki kene türlerini, mevsimsel aktivitelerini ve taşıdığı hastalıkları ortaya koyuyordu. Ama sanırım raporumuz tozlu raflarda kaldı.” şeklinde konuştu.
“KENE ÇIKINCA NE YAPILMALI?”
Kene tutunmalarında dikkat edilmesi gerekenleri de sıralayan Prof. Dr. Karaer,
“Sağlık kuruluşu yakınsa mutlaka gidilmeli. Eğer yoksa, çıplak elle değil; kağıt, bez, pens ya da eldivenle, kan emen noktaya en yakın yerden dik şekilde çıkarılmalı. Kimyasal madde veya yakıcı uygulanmamalı.” diyerek halk arasında sık yapılan hatalara dikkat çekti.
“KENE VARSA, SAĞLIK KURULUŞUNA GİDİLMELİ”
Karaer, Sağlık Bakanlığı’nın son rehberinde bireylerin sadece kendini takip etmelerinin önerilmesini de eleştirdi. Karaer, “Kene tutunmuş her insan mutlaka sağlık kuruluşuna gitmeli ve takip edilmeli. Toplum olarak ihmalkârız ve hastane korkusu var. Sorumluluğu bireye atmak doğru değil.” dedi.
“KORUNMAK MÜMKÜN, YETER Kİ BİLİNÇLİ OLALIM”
Korunma yolları konusunda da uyarılarda bulunan Karaer, kırsalda çalışan ya da gezenlerin açık renkli, sıkı giysiler giymesi, pantolon paçalarının çorap içine sokulması, dönüşte vücut kontrolü yapılması gerektiğini söyledi. “Sahada giyilen kıyafetlerle eve girilmemeli, düzenli temizlik ve kontrol şart.” dedi.
“KENEYİ HİSSETMEZSİNİZ”
Kenenin vücuda tutunduğunda genellikle hissedilmediğini belirten Karaer, “Kan emdiği yeri önce uyuşturur, deriyi yumuşatır. Bu yüzden günlerce fark edilmeden kalabilir.” uyarısında bulundu.
“DOĞA TAHRİP EDİLİRSE HASTALIKLAR ARTAR”
Son olarak çevresel faktörlere dikkat çeken Prof. Dr. Karaer, “Çarpık kentleşme, göç, orman yangınları, göllerin kurutulması gibi tahribatlar yalnızca keneleri değil; kuş gribi, corona, domuz gribi gibi hastalıkları da artırır.” diyerek, insan kaynaklı ekosistem bozulmalarının tüm salgınların temelinde yer aldığını vurguladı.