Bu güzel anlamlı sözler Hasan Kıyafet'ten bütün ilerici-devrimci insanlık ailesine bir kitabın içinde geliyor. Kısa süre önce yazar-yayıncı Faruk Demirel imzasıyla yayımlanan “Devrimi Bekleyen Adam-Hasan Kıyafet” kitabı, bir edebiyat çınarına vefa ve saygı duruşu niteliğinde. 2013'te yayınlanan “Devrimi Beklerken” adlı öykü kitabından hareketle, yakın dostlarla arasında bir espri konusu olmuş bu. Hasan Kıyafet sık sık, devrimi görmeden gitmeye niyetim yok, dermiş. Bu kitabın adı da sanırım oradan kaynaklanıyor. Ancak ‘beklemek’ sözü yanlış anlaşılmasın. Siyasal-toplumsal-estetik çabaların her zaman içinde, aktif bir insandan söz ettiğimiz unutulmasın!
Kitap iki bölümden oluşuyor: İlk bölümde Hasan Kıyafet ile geniş bir söyleşi, ikinci bölümde ise çeşitli kaynaklardan yazarın yaşamı ve yapıtları üzerine yazılan yazılar, değerlendirmeler, video linkleri ve Radyo Akdeniz söyleşilerinden alıntılar yer alıyor.
Edebiyat emekçisi Faruk Demirel, kitabın oluşum sürecini şöyle özetliyor: “yazar ile ilgili ulaşabildiğim bilgileri bir araya toplamak gerekiyordu. Bu konuda kendisinin de izniyle, uzun bir çalışma sonucu kitabımız oluştu.“
Birinci bölümdeki söyleşide çocukluk yıllarıyla ilgili başlayan sorular, öğretmenliği sırasında yaşadıkları, ilk sürgün cezası, altmışlı yıllarda Türkiye Öğretmenler Sendikası'ndaki mücadele, Yılmaz Güney, Fakir Baykurt, Fikri Sönmez, Yaşar Kemal, Aziz Nesin gibi tarihsel kişiliklerle olan anılarıyla devam ediyor. Bu arada TBKP'den HDP'ye, ÖDP'den bir dizi ilerici derneğe her kime kurucu üye gerekirse oraya ayrımsız katıldığını anlatıyor. “Komünist İmam” romanıyla, yoksul köylünün din kıskacına alınarak bilinçlenmesinin engellendiği, asıl hedefin kapitalizm olması gerektiği, böylece ilerici bir imam karakteri yaratarak ve kooperatifçi komünal bir çözüm yolu göstererek yanıt verdiğini belirtiyor. “Komünist İmam” kitabı 75. basımına ulaşmıştır.
Gençlere, sosyalist olmanın ve öyle kalabilmenin sadece teori ile değil edebiyat, sanat hatta matematik de dâhil çok yönlü duyup-bilmeyle mümkün olabileceği uyarısını yapıyor. 12 Mart ve 12 Eylül'de kitapları en çok toplatılan, imha edilen yazarlardan biridir. Başka birçok badireden sonra, Ekim 2017'deki Dünya Öğretmenler günü etkinliğinde, o dönem Yüksel Direnişini sürdüren Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevlerinden söz açınca da hakkında dava açılmıştı. Oldukça renkli anılarla bezeli, bilgi-duygu dolu bir söyleşi yapmış Faruk Demirel. Filolog Dilbezara Bekes’in Kürtçe ’ye çevirerek yayınladığı bir Hasan Kıyafet derlemesi olduğunu da ekleyelim.
Savcılıklarda, mahkemelerde Nazım'dan Orhan Kemal ve Yaşar Kemal'e, Hasan Hüseyin’den Enver Gökçe ve Ahmed Arif’e birçok ilerici devrimci yazarımıza sorulan, Hasan Kıyafet'e de sorulmuştur: Neden hep yoksulları yazıyorsun? Yaşar Kemal bir yazısında buna şöyle bir tepki vermişti: “Bize, hep yoksulluğu yazıyor, diyorlar. Bir ülkede yoksulluk varsa, onu yazmayan, yazar değil insan bile olamaz.” Resmiyet karşısında Hasan Kıyafet de bu soruya kendi yaşamından hareketle en iyi bildiği toplumsal sınıfların emekçi sınıflar olduğunu bu yüzden de en iyi bildiği şeyi yazmaya çalıştığını söyler.
Bu kitapta ayrıca sanat anlayışıyla ilgili olarak soyutlamayı sanatta başat unsur kabul edenlerin, aslında toplum tarafından anlaşılmak istenmediğini yani bütün değerlerin yaratıcısı olan emekçi halkın haklarını aslında savunmadıklarını belirtir. Somut-soyut diyalektiğini göz ardı eden, soyutlamaya saplanan, aslında kendisi toplumdan soyutlanmaktadır, der.
Faruk Demirel’in şu özeti anlamlıdır: “Saptayabildiğim kadarıyla Hasan Kıyafet’e ait 11 roman, 12 öykü, 5 inceleme anı, 13 çocuk öyküsü, “Gül ile Güdek 6 kitaplık dizi” ve 5 çeviriden oluşan kitapları var. Benim hesaplarıma göre 51 yapıt çıkıyor ortaya. Arada kaybolanlar olduğunu düşünüyorum. Bazı kaynaklara göre 60’tan fazla yayımlanmış kitabı var.”
Bu değerli çalışmanın okur katında gereken ilgiyi ve desteği görmesini diliyorum.