Bu hafta gördüğümüz olaylar, bilimsel ilerlemenin ne kadar kırılgan, bir o kadar da hayranlık uyandırıcı olduğunu gözler önüne seriyor. Bir yanda gökten düşen antik taş parçaları ve yıldızlararası ziyaretçiler merakımıza cevaplar sunarken; esnek elektronik mürekkep gibi mühendislik harikaları geleceği yeniden şekillendiriyor.
Ancak bütçe kesintileri, politik müdahaleler; özellikle ABD’de genç bilim insanlarının hevesini kırabilir. Kim bilir, belki de bir sonraki Einstein ya da Nobel laureatı, bir burs kesintisi yüzünden hedefinden uzaklaşmış olabilir.
Neyse ki küresel düzeyde kuantuma verilen önem—BM tarafından ilan edilmiş bir “Yıl” bazında—umutları canlı tutuyor. Türkiye açısından da benzer stratejik planlamalar, bilimsel istikrar için hayati önemde.
Sonuç olarak; bilimsel keşif ve teknolojik atılım hiçbir zaman tek başına gelmiyor. Onları destekleyecek finans, politika, cesaret ve küresel işbirliği lazım. Yoksa göktaşı kadar parlak olabilecek bir gelişme, politik fırtınalarda kaybolabilir.
“Bilimin Ateşi Titrese de Kıvılcım Sönmüyor”
Volkan Öztuna
Yorumlar