Öğrencilik hayatı, hatalarla ve yanlışlarla - bir başka deyişle başarılı ve başarısız anlarla- doludur.

Bir öğrencinin gelişimi, sadece başarılarıyla değil, aynı zamanda yaşadığı zorluklar ve bu zorluklarla nasıl başa çıktığıyla da şekillenir. Başarıyı kutlamak önemlidir. Bunun yanında başarısızlıkları doğru bir şekilde yönetmek ve bunlardan ders çıkarmak, uzun vadede daha kalıcı bir öğrenme sağlar. İşte bu noktada ebeveynlerin rolü, öğrenciye rehberlik ederek ve destek vererek, başarısızlıkları öğrenme fırsatına dönüştürmede kritik bir öneme sahiptir.

Ebeveynler genellikle çocuklarının her zaman sağlıklı, başarılı, huzurlu, güzel, mutlu, kazanan… iyi olmasını ister. Ancak bu ideal, gerçeğin bir yansıması değildir. Öğrenciler, hayatlarının farklı dönemlerinde farklı zorluklarla karşılaşabilir ve her zaman istedikleri sonuca ulaşamayabilirler. Diğer bir ifadeyle başarılı olamayabilirler… Bu durum, özellikle sınavlar, projeler veya sosyal ilişkilerde kendini gösterir. Burada önemli olan, çocuğun yaşadığı bu deneyimlerden ne öğrenebileceği ve bu süreçte ebeveynin nasıl bir rol oynayacağıdır.

Bir öğrencinin istediği sonucu elde edemediği -başarısız olduğu- anlarda, ebeveynlerin sergileyeceği tutum büyük bir etkiye sahiptir. Sınavdan düşük not aldığı, bir proje hakkında zorlandığı, sosyal ilişkilerinde zora girdiği anlarda ebeveynlerin eleştirmek yerine, çocuklarına destekleyici ve anlayışlı bir yaklaşım sergilemeleri, çözüm odaklı yaklaşmaları gerekir.

Çocuğun yaşadığı duygusal zorlukları anlamak ve bu duyguları onaylamak, ona başarısız olmanın -işlerin yolunda gitmediği anların- dünyanın sonu olmadığını ve her başarısızlığın bir öğrenme fırsatı sunduğunu öğretir. Örneğin, bir sınavdan düşük not aldığında, ebeveynler bu durumu yargılamak yerine, neden bu sonucun ortaya çıktığını anlamaya çalışmalı ve bu süreçte çocuğa rehberlik etmelidir. Bu sayede çocuk, hatalarını fark edip bu hataları düzeltme şansını elde eder.

Ebeveynlerin bu süreçte yapabilecekleri en önemli katkılardan biri, çocuklarına problem çözme becerilerini öğretmektir. Başarısızlıkların, bir problemi çözme sürecinin bir parçası olduğunu vurgulamak, çocuğun öz güvenini artırır ve gelecekte benzer durumlarla karşılaştığında daha soğukkanlı ve çözüm odaklı olmasını sağlar. Örneğin, bir öğrencinin bir projede başarısız olduğunu düşünelim. Ebeveyn, çocuğa "Bu proje neden istediğin gibi gitmedi?" sorusunu yönelterek, onun durumu analiz etmesine yardımcı olabilir. Bu sayede öğrenci, hangi noktaların yanlış gittiğini, neyi farklı yapabileceğini ve bu deneyimden ne öğrendiğini belirleme fırsatı bulur.

Ayrıca, ebeveynler çocuklarına sabır ve azmin önemini de öğretmelidir. Başarısızlıklar, genellikle daha fazla çalışma ve çaba gerektiren durumlardır. Çocukların, bir konuda başarılı olabilmek için bazen defalarca deneme yapmaları gerektiğini anlamaları önemlidir. Bu süreçte ebeveynler, çocuğa moral vererek ve onu motive ederek, yeniden denemesi için cesaretlendirebilirler. Unutulmamalıdır ki her başarısızlık, gelecekteki başarıların temelini oluşturur.

 

Sonuç olarak,

Çocuklarının, çocukluktaki başarısızlıklarını yönetme şekli, onların gelecekteki -yetişkinlikteki- başarılarını doğrudan etkiler. Ebeveynlerin bu süreçteki desteği, çocukların öz güvenini artırır, problem çözme becerilerini geliştirir ve onların sabır ve azimle hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olur. Başarısızlıklardan ders çıkartmak, sadece bir öğrenme biçimi değil, aynı zamanda hayatın önemli bir gerçeğidir. Bu gerçeği çocuklarımıza öğretmek, onların hayatları boyunca karşılaşacakları zorluklarla daha güçlü bir şekilde başa çıkmalarını sağlar.

 

Şakir İPEK

Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı

 

"Değerli okuyucularım, yazılarım ile ilgili görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmanızı çok isterim. Geri bildirimlerinizi [email protected] adresine gönderebilirsiniz. Teşekkürler!"