Ankara’da yaşamış ve yaşamakta olanların birçoğu Ulus Rüzgârlı sokaktan geçerken Veli Ballı spor mağazasını bir şekilde...

Ankara’da yaşamış ve yaşamakta olanların birçoğu Ulus Rüzgârlı sokaktan geçerken Veli Ballı spor mağazasını bir şekilde görmüştür. Benim de çocukluk, gençlik yıllarımda maraton sporunda ismini sıkça duyduğum sporcumuzun spora başlaması ve hayatı hep merak konum olmuştu.

Sporcumuzun hayatı ile kısa bir yolculuğa çıkmak ister misiniz? Bir insanın hayallerinden yola çıkarak, bir de şansı yardım ederse başaramayacağı hiçbir şey olmadığının en güzel kanıtı milli sporcumuz Veli Ballı’dır. Muş Varto’dan fakir bir ailenin altı çocuğundan biri olarak yola çıkan ve adını tarihin sayfalarına yazdıran sporcumuzun hayatı bakın nasıl bir yol izlemiş.

…….

Benim hayatım gerçek bir romandır. 1949 yılında Muş Varto’da altı çocuklu bir ailenin üyesi olarak doğmuşum. Yaz aylarında dağlarda çobanlık yaptım ve gün oldu kilometrelerce yürüdüm. Ama bu yürümelerimin bana ileride hayatımı kazanmam için ne kadar büyük bir kazanç olduğunu yaşayarak öğrendim.

Evimize yedi kilometre uzaklıktaki okulumuza her gün gidip gelmek hem eğlenceli hem de bazen çekilmez oluyordu. Benim ruhumda bilmeden maratoncu bir başka Veli Ballı yatıyormuş haberim yokmuş.

Varto depreminde sonra köyümüzden uzak Aydın’da yaşamak zorunda kaldık. Parasız yatılı olarak eğitimime burada başladım. Daha sonra Sivas’ta Endüstri Meslek Lisesi’ne devam ederek buradan mezun oldum.

İçimde yanan atletizm sporu hep kafamın bir tarafında saklı duruyordu. Sivas Demirspor da hayallerime biraz daha yaklaştım ve atletizme burada başladım.

Benim sporcu yanım çocukluğumda kilometrelerce yürümem ve okul yolunda geçen zaman olarak yeni yaşamımda çok büyük kazanç olarak bana geri dönmüş oldu.

1970 yılında yıldızım parlamaya, katıldığım yarışmalarda adımdan söz edilmeye başlandı. Yaşı otuz beş kırk olanlar beni iyi tanır. 1972 yılında futbolculardan daha ünlü biri olarak sıkça benden bahsedilmeye başlanmıştı.

Birçok yerli yabancı maratona katıldım. Birinciliklerim, çok iyi derecelerim oldu. Beni tanımayan yok gibiydi. Çok ünlü olmuştum.

Spor yapmaktan başka her şeyden elimi eteğimi çektim, on beş yıl genç bir kız gibi yaşadım. Çünkü maraton atletizmin üniversitesidir.

Ülkemizde üst düzey maratoncu yetişmemesinin sebebi olarak şöyle düşünüyorum, çünkü çalışmıyorlar ve bu günkü sporcular tembel. Maraton çok özveri ister. Kendimi disipline ettim. Akşam dokuzda yatıp, sabah altıda kalktım antrenman yaptım.

Bugünün sporcuları böyle bir yaşam tarzına sahip olmak istemiyorlar. Her halde bu yaşam tarzı zor geliyor. Hayatlarında alışkanlıklardan vazgeçmek istemiyorlar.

Uzun yıllar spordan uzak kaldım. Ankara’da spor malzemeleri satan bir mağaza açtım. Kendimi işime ve aileme adadım. Ama ticarette başarılı olamadım, işyerimi kapattım.

Altmış sekizinci yaş günümden sonraki gün maraton yarışına katıldım birinci oldum. Bu yarışlardan sonra sağlığım ve gücüm yettiği sürece maraton yarışlarına katılmak istiyorum. Tekrar diyorum ki, maraton atletizmin üniversitesidir. En tepe noktasıdır. Pistin zirvesidir. Kısa mesafelerle başlarsın, sonra orta mesafeler, derken yarı maraton ve maraton gelir.

Spor sağlıktır, bir yaşam biçimidir.