Ülkeleri güç açısından birçok kritere göre sıralamak mümkündür, ülkelerin sahip oldukları nüfus ve arazi büyüklükleri, doğal kaynak zenginlikleri, birikmiş servetler ya da ekonomik faaliyetler bir kıyaslama yapmak için kriter olarak seçilebilir.

Ülkeleri güç açısından birçok kritere göre sıralamak mümkündür, ülkelerin sahip oldukları nüfus ve arazi büyüklükleri, doğal kaynak zenginlikleri, birikmiş servetler ya da ekonomik faaliyetler bir kıyaslama yapmak için kriter olarak seçilebilir.

Bütün bu ölçütler geçerli olsa da aslında ülkelerin gücünü belirleyen en önemli faktör sahip oldukları teknolojidir. Yeterli teknolojin yoksa doğal kaynaklara sahip olman bile pek bir işe yaramamakta, sadece teknolojiye sahip olan güçlere bağımlı hale gelmene yol açmaktadır. Bugün açıkça görülmüştür ki ülkelerin sahip olduğu teknoloji onlara hem ekonomik ve hem de askeri üstünlük sağlamaktadır.

Teknolojinin yeterince gelişmiş olmadığı süreçte nüfus kalabalığının sağladığı avantaj geçmişte oldukça önemli olmasına rağmen bu gün itibariyle anlamını neredeyse tamamen kaybetmiş bulunmaktadır.

Ülkeleri teknoloji kriterine göre üçe ayırmak doğru olacaktır.

  1. TEKNOLOJİ YARATABİLEN ÖNDER ÜLKELER
  2. TEKNOLOJİYİ KOPYALAYABİLEN ÜLKELER
  3. TEKNOLOJİ SAHİBİ OLMAYAN ÜLKELER

Son iki, üç yüz yılda teknoloji yaratabilen ülkeler neredeyse hep batı uygarlığına ait ülkeler olmuştur. Çin, Rusya ve Japonya gibi doğu uygarlıkları ise daha ziyade teknolojiyi kopyalayan, taklit eden uygarlıklar olarak görülmelidir.

Gözlemlenen gerçek şudur; teknoloji bilim tarafından yaratılabilmektedir ve bilimin özellikle de temel bilimlerin gelişmediği ülkelerde teknoloji yaratılamamaktadır.

Teknolojik gelişmelerin önemini ve sağladığı gücü aslında tartışmaya bile gerek yoktur, aklı başı yerinde olan herkes zaten bu durumun farkındadır ama gene de bir örnek durumun netliğini tartışmaya yer bırakmadan ortaya koyacaktır.

Birinci Dünya savaşında diğerleri yerinde sayarken Osmanlı’nın elinde bu gün Türkiye Cumhuriyetinin sahip olduğu teknolojik olanaklar olsa sizce savaşın kaderi değişmez miydi? Elbette hiç tartışmasız bir şekilde değişirdi. Bu örnek 100 yıllık bir süreçte bile teknolojik değişimin güç skalasını ne kadar değiştirebildiğini göstermektedir.

Teknoloji sahibi olmayan ülkeler güç skalasında doğal olarak en alt seviyede yer almaktadır bu ülkeler başkalarını ürettiği teknolojileri satın alarak kullanmakla yetinmekte ve teknolojiyi kopyalayarak dahi üretim yapamamaktadırlar.

Güç skalasının tepesinde ise elbette teknoloji yaratabilen ülkeler yer almaktadır. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri bu konuda son 100 – 150 yıla damgasını vurmuş bulunmaktadır. Amerika’nın öne geçmesinden önce ise Avrupa’daki İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler teknoloji yaratmada önderlik etmişlerdir.

Bu ülkelerin hepsi aynı zamanda son yüzyıllardaki bilimsel gelişme ve icatlara da ev sahipliği yapmış bulunmaktadırlar.

Türkiye ise teknoloji kopyalayabilen ülkeler kategorisinde yer almaktadır başka ülkelerde yaratılmış teknolojileri üretimde kullanabilme yeteneğine sahiptir. Ayrıca Türkiye çok iyi bir teknoloji tüketicisidir, bulunan en son teknolojileri ithal ederek kullanmayı sevmekte ve önemsemektedir.

Sonuç olarak teknoloji yaratamayan bir ülkenin teknoloji yaratabilen ülkeler ile ekonomik askeri ya da başka bir alanda rekabet edebilmesi hiç bir şekilde mümkün değildir.

Teknolojiyi yaratan esas gücün ise bilim olduğunu yukarıda belirtmiştim bir ülke bilime yatırım yapmadığı müddetçe teknoloji yaratması mümkün değildir. Bilimsel gelişmeleri teşvik edecek eğitim ve araştırma yatırımları bu yüzden bir ülke için en önemli hedef olmalıdır.

Bilimsel eğitimde başarı sağlayabilecek öğrencilerin seçimi ve eğitimi bunların araştırma yapabilecekleri merkezlerin desteklenmesi bir ülke için beka sorunudur.

Bu arada şunu da hiç unutmamak gerekir; bilimsel çalışmalar ancak özgürlüklerin korunduğu adaletin ve liyakatin ön plana çıkarıldığı toplumlarda sürdürülebilir bir başarı kazanabilmektedir. Bu yüzden bilimsel çalışmalara uygun toplumsal bir iklimin yaratılması da asla ihmal edilmemelidir.