SEVGİ GÜLDOĞAN
Her gün milyonlarca kişi, çalıştığı işyerinde olası bir felaketin gölgesinde mesai yapıyor. Türkiye gibi afet riski yüksek bir ülkede, işyerlerinin hazırlıksız yakalanması yalnızca üretimi değil, insan hayatını da tehdit ediyor. Peki, bu tehlikenin farkında mıyız? Daha da önemlisi, hazır mıyız?
“KAĞIT ÜZERİNDE PLANLAR DEĞİL, SAHADA ÇÖZÜMLER KURTARIR”
Dokuz Eylül Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alp Ergör, afetlerin yıkıcı etkilerinin önüne geçilebileceğini belirterek işverenleri uyarıyor: “Hazırlıklı olmak bir yükümlülük değil, zorunluluktur.”
Deprem, sel, yangın, patlama... Türkiye'nin dört bir yanı farklı afet senaryolarıyla tehdit altında. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre her yıl 300 milyon çalışan acil durumlar nedeniyle yaralanırken, 350 bin kişi yaşamını yitiriyor. Türkiye’de yaklaşık 23 milyon çalışan, gününün üçte birini işyerinde geçiriyor. Yani işyerleri, afetlere karşı birinci savunma hattı.
Prof. Ergör, afet yönetiminin sadece iş güvenliği uzmanlarının değil, başta işveren olmak üzere tüm çalışanların sorumluluğunda yürütülmesi gereken bir süreç olduğunu söylüyor. “İş güvenliği uzmanları, hekimler ve hemşireler, işverenin sorumluluğunu yerine getirmesine destek olur. Ancak asli yükümlülük her zaman işverendedir” diyen Ergör, İliç Maden Faciası ve Kartalkaya Otel Yangını gibi olayların hazırlıksızlığın bedelini acı şekilde gösterdiğini vurguluyor.
AFETTE YAPAY ZEKA SAHADA: ÜNİVERSİTELERDEN ROBOTİK ATILIM
Sadece plan yapmak yeterli değil. İşte burada teknoloji devreye giriyor. 2023 Kahramanmaraş merkezli depremin ardından NVIDIA ve Bridge to Türkiye Fonu tarafından başlatılan programla, üniversiteler sahada kullanılabilecek yapay zeka ve robotik sistemler geliştirmeye başladı. 100 adet NVIDIA Jetson Nano geliştirme kiti ve 50 bin dolarlık fonla desteklenen projeler, afet müdahalesinde yeni bir kapı araladı.
Ankara Üniversitesi, termal ve RGB-D kameralı insansız kara aracı (UGV) geliştirirken; Bilkent Üniversitesi, Jetson tabanlı taşınabilir süper bilgisayar kümesiyle sahada anlık patojen taraması yapmayı hedefliyor. Hacettepe Üniversitesi SLAM tabanlı robotik navigasyon üzerinde çalışırken, İYTE ise yapay zekâ tabanlı acil müdahale eğitim programlarıyla öğrencileri sahaya hazırlıyor.
NVIDIA Türkiye yöneticileri Harun Bayraktar ve Berra Kara’nın liderliğindeki program, teknolojinin deprem gibi afetlerde nasıl “ilk müdahale gücü”ne dönüşebileceğini ortaya koyuyor. Bayraktar, “Bir sonraki afette seyirci kalmak istemedik.” diyor.
Bu teknolojik sistemlerde kullanılan yapay zekâ algoritmaları, görüntü işleme ve veri analizi sayesinde enkaz altında kalanları tespit etmek için termal ve RGB-D kameralarla üç boyutlu haritalama yapabiliyor. SLAM (Simultaneous Localization and Mapping) teknolojisi, robotların bilinmeyen ve dinamik ortamlarda konumlarını gerçek zamanlı belirleyip otonom hareket etmelerini sağlıyor. NVIDIA’nın Jetson Nano platformu ise küçük boyutuna rağmen yüksek işlem gücüyle gerçek zamanlı veri işleyerek hızlı karar alınmasına olanak tanıyor.
PLAN, TATBİKAT, TEKNOLOJİ: ÜÇ AYAKLI SAVUNMA
Prof. Dr. Ergör’ün vurguladığı gibi, afet yönetimi üç evreden oluşuyor:
1. Risk analizi ve hazırlık,
2. Afet anı ve müdahale süreci,
3. Esenlendirme (normalleşme) dönemi.
Burada dikkat çeken nokta şu: Kağıt üzerindeki planlar, sahada eğitilmemiş ekipman ya da çalışanla işlevsiz kalabilir. Ancak teknolojik çözümlerle desteklenmiş bir hazırlık süreci, tatbikatlarla güçlendirilirse hem can hem de üretim kaybı minimuma indirilebilir.
Tatbikatların bilimsel temeli; insan davranışlarının kriz anındaki tepkilerini ölçmek, zayıf noktaları ortaya çıkarmak ve gerçek afet anında kayıpları azaltmak üzerine kurulu. Düzenli tatbikatların bireysel ve kurumsal hafızayı güçlendirdiği, reflekslerin otomatikleşmesini sağladığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Ayrıca, risk analizi sırasında toplanan saha verileri, büyük veri analitiği yöntemleriyle işlenerek hangi bölgelerde ve hangi tür afetlere öncelik verilmesi gerektiği belirleniyor. Böylece kaynaklar daha etkin dağıtılabiliyor.
GÖZLER KAMUDA VE ÖZEL SEKTÖRDE
Uzmanlar, afet hazırlığının sadece işyerinin iç dinamiklerine bırakılmaması gerektiğini savunuyor. Özel sektörün yanı sıra kamusal denetimlerin ve teşviklerin de bu sürece aktif olarak dahil edilmesi şart. Özellikle kritik altyapı hizmetleri veren kuruluşlar ve organize sanayi bölgeleri için, teknoloji destekli afet hazırlık projeleri örnek teşkil edebilir.
ÜNİVERSİTELERDE AFET YÖNETİMİ EĞİTİMİ NEDEN ŞART?
Türkiye, jeolojik yapısı ve iklimsel özellikleriyle doğal afet riski taşıyan bir ülke. Özellikle depremler, nüfusun ve sanayi tesislerinin büyük bölümünü etkileyen en önemli afet türü. Ancak, her yıl artan can ve mal kayıplarının büyük çoğunluğunun bilinçsizlik, tedbirsizlik ve denetimsizlikten kaynaklandığı belirtiliyor. Bu durum, afet olgusunun çok disiplinli ve çok yönlü bir eğitim gerektirdiğini ancak eğitim süreçlerinde yeterince yer almadığını ortaya koyuyor.
AFET YÖNETİMİ EĞİTİMİ NEDEN BU KADAR KRİTİK?
Şengün ve Küçükşen’in (2019) “Afet Yönetimi Eğitimi Niçin Gerekli?” başlıklı çalışması, Türkiye’nin afet gerçeği karşısında afet yönetimi eğitiminin zorunluluğunu vurguluyor. Çalışmaya göre, kamu yöneticisi yetiştiren bölümlerde afet farkındalığını artıracak, afetin çok boyutlu yönetim anlayışı içinde eğitim sağlayacak müfredat programları yetersiz.
Afetler, tarih boyunca birçok uygarlığın yok oluşuna yol açmış ve günümüzde kentleşmenin etkisiyle önemli bir sorun haline gelmiştir. Türkiye’de yaşanan depremler, seller ve heyelanlar hem can kayıplarına hem de milyarlarca dolarlık ekonomik zararlara neden oluyor. Bu kayıpların azaltılmasında eğitimin merkezi rolü bulunuyor.
MEVCUT DURUM VE İHTİYAÇLAR
Araştırmaya göre Türkiye’deki devlet üniversitelerinin sadece birkaçında (Sakarya, Kütahya Dumlupınar, İzmir Dokuz Eylül, Erzincan, Van Yüzüncü Yıl ve Süleyman Demirel Üniversiteleri) kamu yönetimi bölümlerinde afet yönetimi dersleri zorunlu veya seçmeli olarak yer alıyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi gibi bazı okullarda ise bu dersler yüksek lisans ve doktora programlarında seçmeli olarak açılıyor.
Oysa afet yönetimi, planlama, örgütleme, yöneltme ve denetleme süreçlerini içeren çok disiplinli bir süreçtir. Bu nedenle toplumun her kesiminde afet bilincinin artırılması, zarar görme riskinin ve afet zararlarının önlenmesi için kritik önem taşıyor.
ÜNİVERSİTELERİN ROLÜ VE GELECEK VİZYONU
Üniversiteler, afet döngüsünün tüm aşamalarını kapsayan araştırma ve eğitim misyonuylatopluma katkıda bulunmakla yükümlü. Kamu yönetimi eğitimi veren bölümlerin afet yönetimi derslerini kapsamlı şekilde müfredatlarına dahil etmeleri, toplumsal farkındalığı artırmada ve zarar azaltma süreçlerine katkı sağlamada önemli rol oynayabilir.
Çalışma, afet yönetimi derslerinin hem lisans hem lisansüstü programlarda zorunlu hale gelmesi gerektiğini savunuyor.