Bilindiği gibi bugün 25 Kasım 2022. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü. Başkanlığını Av. Melek...
Bilindiği gibi bugün 25 Kasım 2022. “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü.
Başkanlığını Av. Melek Neslihan Özfidan’ın yaptığı Kadın ve Mücadele Derneği, 19 Kasım 2022 Cumartesi günü, böyle bir güne katkıda bulunmak amacı ile “Şiddete Uğradığınızda veya Tanık Olduğunuzda Ne Yapabilirsin?” konulu bir söyleşi düzenledi. Yazıdaki başlığı, biraz değiştirerek, çoğul olarak anlaşılacak şekilde yazdım gördüğünüz gibi.
Çorum Hitit Dernekler Federasyonu’ndaki söyleşinin konuşmacısı Ankara Barosu Gelincik Merkezi önceki Başkanı Av. Aslı Koçak Arıhan “Şiddetle Mücadelede Başvuru Mekanizmaları” konusunu işledi.
Bu konuda birçok etkinliğe katıldım. Açık oturum, panel, söyleşi, seminer, konferans, sempozyum gibi. Çok ünlü ve ustalaşmış yönetici, uzman ve bilim insanlarını sonuna kadar izledim, dinledim, çoğunlukla kısa söz alarak görüş ve önerilerimi paylaştım.
Gördüğüm şu. Sanki eğitim semineri. Çoğunlukla katılımcıların bildiği veya kolay ulaşabileceği bilgiler anlatıldı. Amaca uygun konuşmalar yapılmadı, hedefler gösterilmedi ve katılımcılar görüşlerini ifade etmek için genelde yeterli süre bulamadı. Bu etkinliklerde, soru ve cevap bölümünü hiç mi hiç yeterli bulamam. Daha çok, soru, katkı ve yanıt olarak gündeme alınmasını benimserim.
Av. Aslı Koçak Arıhan söyleşisinde kadınları bilgilendirdi, ancak, asıl önemlisi yüreklendirdi. Yıllardır dillendirdiğim “kadınlar artık ben neyi, nasıl ve kiminle yapabilirim” sorusunun yanıtını aramak ve çok kısa bir zamanda bulmak zorunda olduklarının işaretlerini verdi sevgili Av. Aslı Koçak Arıhan. Kadınlar, sorunun yanıtını aramak zorundalar, hem de çok kısa zamanda ve hızlı olarak. Çünkü şiddet tatil, hafta sonu, gece dinlemiyor, yavaş, ağır hareket etmiyor. Saniyeler içinde yapacağını yapıyor. Onlarca yıllık bir ömrü on saniye bile sürmeden sonlandırabiliyor.
Bazı kadın örgütlerinde geleneksel hale getirilen ve “kadınlar için en doğrusu budur” diyemeyeceğim bir alışkanlık gelişti. Daha önceleri de vardı, ancak belki bizi son günlerdekiler daha etkiler oldu.
Kadınlar da, erkeklerde, şiddetin her çeşidini birlikte önleyebileceklerini, şiddetsiz bir ülkeyi ve Dünyayı birlikte başarabileceklerini kabullenmeli. Kadın ve erkek demeyelim diyenler var, o zaman, cinsiyet belirtmeden, tüm insanların birlikteliği gerekli şiddete karşı.
Kadın dernekleri deniyor, elbette özgürdür insanlar, bazı farklılıklardan dolayı cinsiyete dayalı yasal örgütler de kurulabilir. Kadın hakları dernekleri de olabilir, kadın ve erkek üyelerden oluşan. İnsanlar vermeli böyle kararları.
Kadın ve Mücadele Derneği’nin bu etkinliği, katılımcıların bilgilerini, cesaretlerini artırdı, kanımca görüş açılarını da genişletti. Bu açı, 360 derece olmalı. Çünkü çevremiz, bedenlerimiz tamamen şiddet tehlikesi ve olasılığı ile 360 derece çevrili. Hepimiz, korunmayı, korumayı, şiddet tehlikesine karşı, yaşantımızı zorlaştırmadan dikkatli olmayı başarmalıyız.
Bunun için, aileleri, evleri, öğrenci yurtlarını, okulları, üniversiteleri, yerel yönetimleri, kamu ve özel işyerlerini ve demokratik kitle örgütlerini (STK) hedef kuruluşlar, içindekileri hedef kitle haline getiren yaygın ve hızlı bilgilendirici, yüreklendirici, dayanışma içinde hareket etme istek ve yeteneğini geliştirici programlar hazırlanmalıdır. Dilerim ki bu programlar, kamu kurum ve kuruluşları ile gönüllülerin işbirliğinde hazırlanır ve uygulanır.
Av. Aslı Koçak Arıhan’ın söyleşide anlattıkları ve verdiği örnekler, bir makaleye bile zor sığacak kadar zengin içerikte.
Söyleşi, üç davranış biçiminin önemini de hepimize anımsattı.
6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” öncelikle kadınlar tarafından çok iyi bilinmelidir. Kadınlar öncelikli olabilir, ancak bu Kanun herkes tarafından çok iyi bilinmelidir.
Şiddet görenler veya görme olasılığı bulunanlar, bu Kanunun gösterdiği yöntemleri yüreklilikle uygulamalı, Av. Aslı Koçak Arıhan’ın söyleşide paylaştığı gibi, şiddet görenler veya görme olasılığı bulunanlar bu sistemin, mekanizmanın dışında kalmamalıdır.
Çok önemli üçüncü davranış biçimi ise, kadınların ve şiddet görme olasılığı bulunanların, şiddet görmeden önce bireysel veya aile olarak, hukuksal sistemin kıyısında alabilecekleri önlemlerdir. Türkiye’nin bu konuyu önemsemesi, tartışması, kişilerin bilgi düzeyini artırması, bireyleri, aileleri güçlendirmesi zorunludur.
Sevgili Arıhan’ın hazırladığı sunumdan yararlanarak bazı bilgileri okurlarımızla paylaşmak istiyorum.
6284 sayılı Kanun
8 Mart 2012 tarihinde kabul edilen ve 20 Mart 2012 gün ve 28239 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 5284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun” amacı; şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla alınacak tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.
Kanun, uygulamada ve gereken hizmetlerin sunulmasında şu esaslara uyulmasını öngörmektedir.
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler, özellikle Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ve yürürlükteki diğer kanuni düzenlemeler esas alınır.
Şiddet mağdurlarına verilecek destek ve hizmetlerin sunulmasında temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli bir usul izlenir.
Şiddet mağduru ve şiddet uygulayan için alınan tedbir kararları insan onuruna yaraşır bir şekilde yerine getirilir.
Bu Kanun kapsamında kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz.”
Acil Müdahale Uygulaması: KADES
KADES, kadınlara ve çocuklara karşı şiddeti engellemek için İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış acil müdahale uygulamasıdır. Eşinden veya bir başkasından şiddet gören ya da şiddete maruz kalma olasılığı bulunan kadınlar, akıllı telefonları üzerinden yapacakları ihbarlarda hızlı bir şekilde bu amaçla kurulan Kadın Acil Destek İhbar Sistemi’ne ulaşabilmektedir. Akıllı telefon kullanıcısı bir kadının, Google Play Store ve Apple Store uygulamasından indireceği “Kadın Destek Uygulaması (KADES)”, ile aile içi ve kadına yönelik şiddet mağduru kadınların acil durumlarda cihaz konum bilgisini açarak bir tuşla 155 Polis İmdat Acil Çağrı Merkezine ulaşarak, yardım çağrısının yapıldığı olay yerine en yakın ekip veya devriye tarafından olaya müdahalesi sağlanacaktır.
Nerelere Başvurulabilir?
Polis/ jandarma karakolu, 155 Polis, 156 Jandarma, Alo 183 Sosyal Destek Hattı, Cumhuriyet Savcılığı, Kaymakamlık/Valilik, Aile Mahkemesi, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri, Kadın, kadın hakları ve insan hakları örgütleri, Hak savunucu diğer dernek, federasyon, konfederasyon, vakıf ve benzeri gönüllü kuruluşlar, demokratik kitle örgütleri, Belediyelerin Kadın Danışma Merkezleri, Hastaneler, Sosyal Hizmet Merkezleri.
Darp Raporu Almak İçin
Hastanelerin acil bölümüne başvurulabilir, muayene eden doktora yaşanılanlar anlatılarak darp raporu alınabilir ve istenirse hastane polisine şikayet edilebilir.
Bedendeki izler kaybolmadan, muayene olmak ve darp raporu almak, yaşanılan şiddeti kanıtlayabilmek için önemlidir. Darp izlerini raporlamak amacıyla hastaneye gitmek için kendisini hazır hissetmeyenler, vücuttaki darp izlerini, bu izlerin şiddet görene ait olduğunu kanıtlayacak ve çekim tarihi belli olacak şekilde fotoğraflanabilir.
Neler Yapılabilir?
Evden uzaklaştırmak, İletişim araçlarıyla rahatsız etmesini engellemek, Eve, iş yerine veya diğer adreslere yaklaşmasını engellemek, Kişisel bilgileri gizletmek, Şiddet uygulayıcının silahına el koydurtmak, Kişiden korunmak amacıyla yakın koruma istemek, Tedbir nafakası istemek, Geçici maddi yardım istemek, Geçici velayet istemek, Geçici genel sağlık sigortasına başvurmak.
Ayrıca, ortak konuta şerh koydurtmak gibi bazı önlemler alınabilir.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlanan bir suçun mağduru olanlar, tehdit, hakaret, fiziksel şiddet söz konusu ise (şiddet uygulayan kişi, koca, komşu, mahalledeki işyeri sahibi veya çalışanı ya da sokaktan geçen herhangi biri olabilir), karakol/jandarma komutanlığı yerine doğrudan ayrıntılı bir şikayet dilekçesi ile savcılığa da başvurulabilir. Eğer fiziksel şiddette maruz kalındı ise, öncelikle karakola/jandarma komutanlığına, savcılığa ya da hastanelerin acil bölümlerine başvurulmalıdır.
Eğer maruz kalınan suç, öldürmeye teşebbüs, kaçırma, tecavüz, uzun süreye yayılan kötü muamele gibi bir fiilse öncelikle bir avukatla görüşülmesinde büyük yarar bulunmaktadır. Eğer avukat tutacak maddi güç yoksa Barodan, adli yardım kapsamında, ücretsiz avukat istenebilir.
Yasayı Çok İyi Bilmeliyiz
Bu haftaki yazıma, kendimce uygun gördüklerimi alabildim. Asıl olan 6284 sayılı Yasanın, herkes tarafından okunması, incelenmesi, bilinmesi.
Bir önerim daha var. İstanbul Sözleşmesinin aileyi yıkacağına kimse beni inandıramaz. Hepimiz, aileyi yıkmayacak, kadına ve aileye yönelik şiddetin önlenmesine katkıda bulunacak İstanbul Sözleşmesini çok iyi bilmeliyiz.
Gelecek yıllarda, kadına yönelik şiddetle mücadele günlerinin olmamasını dilerim. İnsana, hayvana ve çevreye yönelik insan şiddetinin olmadığı gün, zaten böyle özel günlere gerek kalmayacak. O zamanlar, insan soyu, şiddetin ortadan kalkmasının bayramlarını kutlayacak. Ne mutlu böyle bir Türkiye ve Dünyada yaşıyor olacaklara. Ne mutlu bana, böyle bir ülke ve dünya için gönüllü çalışmalar yapabildiğim ve böyle bir yazıyı Sonsöz Gazetesinde yazabildiğim için.