Bir ülkenin madenleri o ülkelerin can damarıdır. ABD bunun farkında olduğu için kendi ülkesinin sınırları içinde olan madenleri arayıp buluyor ama işletmiyor. Nedeni gayet açıktır. Ekonomik anlamda geri kalmış ülkelerin madenlerini işletiyor.
Bütün emperyalist ülkeler bu maden çıkarma rotasını izliyor. Kendileri maden kastı ile zengin olurken fakir ülkeler daha da fakirleşiyor.  Maden işletmelerinde maden çıkarıldıktan sonra yeri boş kalır. Ama bir ağacın meyvesini topladığınız zaman seneye yine çiçek açar ve meyve verir. Madenlerde böyle bir oluşum olmaz. Yer altı ve yer üstü kaynakların önemini kavramayan AKP gibi iktidarlar madenleri yabancı kumpanyalara peşkeş çekerler.

Türkiye’nin madenlerini yapancı ülkelere peşkeş çeken AKP iktidarı aynı zamanda bu kötülüğün de sorumlularıdır. Erzincan İliç Çöpler’deki altın madeni yurdun topraklarını hem kirletti hem de yurttaşlarımızı öldürdü. Bu kötülüğün asıl sorumluları olan AKP’li Cumhurbaşkanı RTE’ye ve ekibine bir şey oluyor mu? Olmaz! Neden olmaz? Çünkü bu maden sömürüsüne karşı koymak için örgütlü bir toplumun olması gerekir. AKP tüm demokratik kitle örgütlerini yok etti. Altın madenlerimizin nedenine gelirsek: Topraklarımızı zehirleyen Anagold Madencilik’in Türkiye’deki ortağı, bilindiği üzere Çalık Holding’dir. Bu holdingin yönetim kurulu başkanı başdanışmanı demiş ki: “Operasyonel bir sorumluluğumuz yok. Sadece finansal yatırımcıyız.”

Altın madenlerini peşkeş çeken iktidar ile onların yerli ve yabancı ortakları hiçbir zaman sorumluluklarını üslenmezler. Şöyle ki: Çalık Holding’in maden alanındaki şirketi Lidya Madencilik’dir. Lidya Madencilik, resmi açıklamaları incelendiğinde Çöpler’de ilk altını 2010’da çıkarmakla övünüyor. Aralık 2012’de Anagold’da Lidya Madencilik hissesinin yüzde 20’ye çıkarıldığını duyuruyor. Haziran 2016’da bölgede sülfit inşaatına başladığını, Kasım 2018’de POX tesisinin devreye alındığını kamuoyu ile paylaşıyor.
Lidya Madencilik’in kurumsal bilgilerinde ayrıca, Çöpler Maden Şirketi’nin “Anagold; Alacer Gold ile Lidya arasında 80/20 olarak kurulmuş bir iştirak şirketi” olduğu belirtiliyor ve şu bilgiye yer veriliyor: “Çöpler, sırasıyla yığın liçi işlemi ile oksit cevherinden ve basınçlı oksidasyon devresi (POX) yöntemi ile sülfürlü cevherinden altın elde eden bir açık ocak maden işletmesidir. POX tesisi Türkiye’deki altın üretimi açısından bir ilk olması ile birlikte dünyadaki sayılı POX tesislerinden de birisidir. Çöpler, önümüzdeki birkaç on yılda üretilmesi planlanan 5 Moz’dan fazla altın kaynağının üzerinde bulunmaktadır. Ortaklar bugüne kadar 1 milyar dolardan fazla yatırım yapmış, Türk madenciliğinde ve Türkiye’nin doğusunda yapılan en büyük yatırımlardan birini gerçekleştirmiştir.”

Dahası, zehirlenen bölgeyi “Dünya çapında bir altın madeni”diye duyuran Çalık Holding’in şirketi, 2022 bütünleşmiş faaliyet raporunda, Lidya Madencilik’in yüzde 20 ortaklığının bulunduğu Çöpler Altın Madeni’nin 2022’de 192.810 ons altın üreterek toplam 357 milyon dolarlık ciro elde ettiğine vurgu yapıyor. Özetle, Çalık Holding’in “sorumluluğu” çok açık ve nettir. Şimdi gelelim madenleri peşkeş çekenlerin diğer ilişkilerinin nasıl kurulduğuna? Bu ilişkilerde neler var? Bu ilişkilerde siyaset, ticaret, akraba ilişkileri var. Geçmişte Türkiye ekonomisine damgasını vuran ünlü damat Berat Albayrak, geçmişte Çalık Holding’in ABD’deki bürosunda finans direktörlüğü yapmış, ardından holdingde genel müdürlüğe değin yükselmişti.
Yani Çalık Holding, oldum olası Saray’a çok yakınlığı ile biliniyor. Demem o ki, yurt toprakları zehirlendiğiyle, yurttaşlarımız da öldüğüyle kalıyor.

Olumlu ÇED raporları, ruhsatlar, zehirlemeler, ölümler, karışık ballı işler hiç durmuyor. AKP iktidarı tarafından sürdürülüyor.
Madenleri devlet işletsin diye Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Etibank kapatıldı. Madenleri bulsun diye yine Atatürk tarafında kurulan Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün (MTA) faaliyetleri askıya alındı. Geçmişte 30-40 bin kişinin çalıştığı bu kurumda bugün 400-500 kişi çalışıyor. Madenleri peşkeş çekenler ve madenleri kapanlar zengin oldu.