Özel konuşmasında,
“Avcılar’ın güzel insanları, hepiniz hoş geldiniz!
Normalde arka taraflarda duranlara biraz sitem ederiz ama bugün Avcılar'da arka taraflara kızamayacağım. Çünkü ön tarafta duracak yer kalmamış!
Burası, İstanbul’un emekçileriyle dolu yeri…
Anadolu hasretiyle yaşayanların, Tokatlıların, Malatyalıların, Sivaslıların, Ardahanlıların…
Ve benim akrabalarım; Balkanlardan gelenlerin, Selaniklilerin, Makedonyalıların bir arada, el ele, omuz omuza durduğu bir yer.
Alın terini üretim tezgâhlarına damlatan, emeğiyle bu memlekete bereket saçan, namusuyla çalışan güzel Avcılar halkı…
Yüreğinde vatan, millet, bayrak ve Atatürk sevgisi olan Balcılar; iyi ki varsınız!
Bugün, 9. gece mitingi için buradayız.
Saraçhane’de 7 gün 7 gece hep birlikteydik.
Ardından Maltepe’de 2,5 milyon kişiyle rekor kırdık.
Anadolu’ya geçtik, orada da mitingler yaptık.
Ve şimdi, İstanbul’un 21. mitingi, 9. gece mitingi için Avcılar’dayız.
Adı miting ama biz buraya miting yapmaya değil **eylem yapmaya** geldik.
Mutlu Başkan’a, Ekrem Başkan’a güvenenlerle buradayız.
(Bu sırada alanda bir sağlık durumu yaşanıyor.)
Evet arkadaşlar, o parti bayrağını bir kenara alalım, hastaya en yakın Türk bayrağını kaldırın.
Diğer herkes bayrakları indirsin.
Sadece hastanın yanında olan kaldırsın.
Hızlı bir koridor açın! Sağlık ekibi geliyor. Ulaşınca bana bir işaret edin.
Bravo! Ulaştılar. Sağlık emekçilerine alkış!
(Eylem vurgusuna dönüş)
Bu ceket çıkmaz! Bu ceket, kolları sıvayıp dışarı çıkaracağımız gün için saklanacak.
Buraya sadece konuşmaya değil, **sonuç almaya** geldik.
Bu meydanda heyecan var, bu meydanda cesaret var!
Bu meydanda haklılık var!
Bu otobüsün üzerinde olanlarda ahlaki üstünlük var, psikolojik üstünlük var!
Çoğunluğun enerjisi var. Çünkü biz **haklıyız**!
Onlar saraylarında ama psikolojileri çökmüş durumda.
Bizim arkadaşlarımız Silivri zindanlarında ama moralleri yerin yedi kat üstünde!
Çünkü haklıyız!
Avcılar 1994’te yerel seçim gördü.
Son beş dönemde bu seçimleri Cumhuriyet Halk Partisi kazandı.
Yüzde 41’le başladık, bugünlere geldik.
Bu seçimlerde 33 yaşında, pırıl pırıl bir mühendis kardeşimizi;
Gençlik kollarından beri partimizin içinde olan Utku Caner Çaykara’yı aday yaptık.
Tüm zamanların rekorunu kırdık!
Kim var burada? Asiye! Utku’nun eşi…
5 Ekim miydi?
O gün anne babasıyla tanıştık.
Aynı gece hem burada hem Hatay’da iki düğüne katıldım.
Asiye ile Utku’nun düğününde **şahitlik ettim, kefil oldum!**
Utku'ya kefilim, Ekrem Başkan'a kefilim. Ey Erdoğan, bana diyorsun ki, 'Etkin pişmanlıktan yararlan, onları bırak'. Ben, ne Utku'yu, ne Ekrem Başkan'ı ne diğer 11 belediye başkanımızı tanıdığım güne pişman değilim. Onları atadığım güne pişman değilim. Onlara sonuna kadar kefilim. Ama şunu biliyorum, sen anayasaya aykırı olarak İstanbul'a atadığın başsavcıyı tanıdığın güne de atadığın güne de ona güvenmeye de bin pişmansın, bin pişmansın. Çünkü, iftirayla, kara çalarak, lekeleyerek sonuç almaya çalışmak korkaklıktır. Biz, meydandayız, karşındayız. Gel, mücadele edelim ama gizli tanıklarla, yalancı şahitlerle, itiraf dediğin iftiralarla insanlara zorla 'Şuraya imza at, evine git, çocuğuna kavuş' diyerek yapılan şantajlarla adalet olmaz, adalet olmaz.
Gençlere güvendik, inandık. Avcılar'dan, bu büyük meydandan bu ucunu bucağını göremediğim bu kalabalıktan, Avcılar'ın, İstanbul'un AK Partili gençliğine sesleniyorum. Partiniz kuruldu, 23 yıl boyunca seçimlere girdi, çıktı, birinci parti oldular. Biz, 47 yıl boyunca birinci parti olamadık. Suçu ne seçmene attık, ne olmayacak işlere kalkıştık. Kusuru kendimizde aradık, çalıştık, uğraştık, en sonunda gençlerle, kadınlarla büyük bir değişimi ve büyük bir başarıyı yakaladık. 23 yıldır Sayın Erdoğan'ın partisi ilk kez seçim kaybetti. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, seçmene saygıyı 47 ay gösterecekti. Cumhurbaşkanlığı seçim takviminin başlamasına 47 ay vardı. Bırakın 47 ayı, 47 gün sabretmediler. Şimdi Sayın Erdoğan, 23 yıldır maç yaptığımız sahadan topu koltuğunun altına almış, saraya götürüyor. 'Artık maç yok' diyor. 'Ben bu topu keseceğim' diyor. 'Kendimde oynamam, kimseye de oynatmam çünkü artık kazanamıyorum' diyor. AK gençliğe sesleniyorum, gidin Erdoğan'a deyin ki, 'Topu ver, biz gideceğiz CHP'yle maç yapacağız.' Eğer topu alır gelirseniz belki bir maçı kaybedersiniz, belki iki maçı kaybedersiniz ama siyaset tarihine kazanınca oynayan kaybedince kaçan topu kesenlerden değil, demokratların arasında geçersiniz. Bir siyasi partinin demokratlığına seçimi kazanınca ne yaptığıyla karar veremezsiniz. Kazanmak kolay, zor olan mağlubiyeti kabullenebilmek. Bir seçim kaybedip de, bu şekilde çamura yatarsanız, tarihe korkaklar olarak geçersiniz, korkaklar olarak. Korkaklarla değil cesurlarla, haklılarla birlikte mücadele edelim.
En gencimizi aldılar, göz bebeğimizi aldılar. Haksız ithamlarla içeride tutuyorlar. Aziz İhsan Aktaş, TBMM'de, Yargıtay'da, THY'de, üniversite hastanesinde, bir sürü bakanlıklarda AK Parti'deki dünya kadar belediyede iş yapan birisi. Bunların hiçbirisine bakmıyorlar. Bunu suç örgütünün başı diye operasyon başlattılar. Suçunu itiraf etti diye bunu saldılar, iftira attığı kişileri içeride tutuyorlar. Suç örgütünün başı dışarıda, suç örgütünün elemanları dışarıda, bizim belediye başkanları içeride. Utku'yu neyle suçluyorlar biliyor musunuz? Güya, Aziz İhsan Aktaş seçimden önce CHP'nin Avcılar İlçe Başkanlığı'na bir tane seçim arabası yollamış, 1,5 ay o araba kullanılmış. Utku'yu sadece bu ifadeye dayanarak içeriye koyuyorlar. Peki, bu adam daha sonra Avcılar'dan ihaleyi almış mı? Almamış. Utku ile arasında bir temas olmuş mu? Olmamış. Utku'nun suçu neymiş? Avcılar'da rekor kırmakmış, Avcılar'a hizmet etmekmiş. Utku'nun ne evi var, ne arabası var. Olmayan malı aklama suçundan içeride tutuklu tutuyorlar. Eğer, Utku bu meseleden bir gün tutuklu kalacaksa, AK Partili bütün siyasetçiler ömür boyu müebbet hapis yatarlar.
2019'da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni aldık. 879 araç kayıp. Nerede bu arabalar? 59'u AK Parti il başkanlığında. 42'si AK Parti seçim çalışmaları için ilçelere verilmiş. TÜGVA'dan, Okçuluk Vakfı'ndan çıktı. TBMM'nin şimdiki başkanına bile İBB'den araç vermişler. O zamanki görevi sırasında kullansın diye. Araçlardan bir tanesi de en lüksü de Akın Gürlek'ten çıktı. Bugün açıklama yapıyor, 'Belediyeler, adliyeye araç verir'. Verir, servis aracı veriyoruz. Sen, o dönem muadilin hakimler Renault Fluence'e binerken İBB'den en lüks aracı altına çektireceksin, 540 gün kullanacaksın, sonra Utku Caner Çaykara'nın haberi olmadan sokaklarda anons yapan seçim arabasından tutuklama yapacaksın. Yazıklar olsun.
Geçen hafta bu saatlerde burada olacaktık ama mitingi iptal etmek zorunda kaldık. Çünkü kardeşim, genç, 40'lı yaşlarında mimar Ferdi Zeyrek, önce hepimizi çok üzen 3 günü bize yaşattı sonra da hakkın rahmetine kavuştu. Onu uğurladık. En yakınımdı, tertemizdi. Sütte leke var, Ferdi'de leke yok demiştim. Sütte leke var Utku kardeşimde de leke yok. Böyledir bizim gençlerimiz. CHP'lilik böyledir. Sırf Tayyip Erdoğan seçimi kazanamayacak diye, sırf İmamoğlu onu yenecek diye, bundan bir sonraki cumhurbaşkanı milletimiz takdir ederse Ekrem İmamoğlu olacak diye bu zulüm yapılır mı?"
Ocak ayında 22 bin liralık asgari ücrete itiraz etmiştik. TÜİK'e bile göre, 5 ayda 3 bin 300 lira eridi. Emekli maaşı 12 bin 300 liraya düştü. Erdoğan'ın en çok kızdığı altın hesabını bırakırsam emekliyi senin insafına bırakmış olurum. Tüm AKP'li MHP'li emekliye sesleniyorum. Ben bırakayım siz gidin yapın. 23 sene önce en düşük emekli maaşı ile 8 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 2 çeyrek alınıyor. Bedelini sen ödüyorsun emekli amcam. Asgari ücretli 7 çeyrek alabiliyordu, şimdi 3 çeyrek alabiliyor. Bunları söylerken dün mazot hesabı yaptık. Bir litre mazot, 50 lirayı geçti. Asgari ücreti Tayyip Bey mazota çevirmiş. 445 litre alınıyormuş. Yunanistan'da 678 litre, Almanya'da asgari ücret bin 370 litre mazot alıyor. Ne konuşuyorsun?!
Emeklimize sahip çıkmak için bir ses yükseltelim. Tayyip Bey yılda 4 kez zam yapacağım diyordu, geçen yıl 1 tane zam bile yapmadı. Asgari ücretliye ve emekliye sahip çıkmaya var mısınız? Ona ara zammı söyletene kadar mücadele edeceğiz. Duymayanlar duysun: Ara zam hakkımız, söke söke alırız!