Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, katıldığı bir televizyon programında “Amerikan Merkez Bankası kamunun değil ki 5 tane ailenin” yorumu yapmış bu sözleri yerli yabancı birçok ekonomist tarafından alay konusu edilmişti.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, katıldığı bir televizyon programında “Amerikan Merkez Bankası kamunun değil ki 5 tane ailenin” yorumu yapmış bu sözleri yerli yabancı birçok ekonomist tarafından alay konusu edilmişti.
Bu tip komplo teorileri kahve sohbetlerinin vazgeçilmezidir hangi böyle sohbete dalsak Fed’in ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının birkaç ailenin elinde olduğu konuşulur.
İşin aslını ve neden böyle olduğunu size anlatayım:
Türkiye’de de Merkez Bankası kamunun değildir, birçok gerçek ve tüzel kişi Merkez Bankamızın ortağıdır. Fed’de de başka Merkez Bankalarında da benzer bir durum vardır.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Sermaye Yapısı ve Hisse Senedi Türleri şöyledir:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş.’nin sermayesi 25.000 TL olup 250.000 adet hisseye ayrılmıştır.
1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu uyarınca, Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak üzere dört sınıfa ayrılmış olup
- (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Hazineye,
- (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan milli bankalara,
- (C) sınıfı hisse senetleri 15.000 hisseyi geçmemek üzere milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere,
- (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk ticaret müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere
tahsis edilmiştir.
2020 yıl sonu itibarıyla, Merkez Bankası sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 23,25’i (B) sınıfı, yüzde 2,51’i (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşmaktadır.
Bugün itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının bir hissesinin nominal değeri 10 Kr (On kuruş)’tur.
Banka kârının dağıtımına ilişkin esaslar Merkez Bankası Kanunu’nun 60’ıncı maddesi ile düzenlenmiştir. Buna göre Banka Hissedarlarına, sahip oldukları hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden % 6 oranında ilk kâr payı, Genel Kurulca onaylanması halinde yine hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden en çok % 6 oranında ikinci kâr payı olmak üzere en fazla % 12 kâr payı dağıtılmaktadır.
Bu itibarla, nominal değeri 10 Kr (On kuruş) olan bir adet hisse senedine ödenecek kâr payı (brüt) 1,2 Kr olmaktadır.
Gördüğünüz gibi bizim Merkez Bankamızda kamusal bir kurum değil ve bu yüzden de Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası değil Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak adlandırılmış.
Peki, neden Merkez Bankası bir kamu kurumu değil?
Bunu anlayabilmek için kâğıt para sistemini bilmeniz lazım. Kâğıt para sisteminde dolaşımdaki paranın altın ya da gümüş gibi kendine özgü bir değeri yoktur. İlk önceleri kâğıt paralar altına endeksli olarak basılırdı Bretton Woods sisteminin 70’lerde çökmesinden bu yana artık böyle bir bağ da kalmamıştır.
Bu yüzden dolaşımdaki para miktarının başta piyasalar olmak üzere herkes tarafından şeffaf olarak bilinebilmesi gerekir ki kâğıt paraya güven duyulsun.
İşte bu gereksinim sonucunda piyasanın güvenini kazanabilmek ve bu şeffaflığı teminat altına alabilmek için para basma imtiyazına sahip merkez bankaları kamu kurumu olmaz önemli piyasa aktörleri ortak edilir ve bağımsızlığı özenle korunur.
Öte yandan altın lira ya da cumhuriyet altını basan Darphane bir kamu kurumudur ve darphane Genel Müdürlüğü Hazine ve Maliye Bakanlığı bağlı kuruluşu olarak çalışmalarına devam etmektedir, çünkü burada kâğıt para basmaya benzer bir sakınca yoktur ve basılan para değerini içerdiği altın madeninden almaktadır.
Merkez Bankalarının bu şekilde konumlandırılması piyasalarda kâğıt paraya olan güveni tesis edebilmek, devleti yöneten politikacıların gizli kapaklı ve dolambaçlı yolardan bol bol para basarak popülist ekonomi politikalarını uygulamalarına engel olma amacını taşımaktadır.