Bilinç insan yaratılmışında zaman ile kazanılmış bilgiler topluluğu diye bir tanıma girsek yanlış olur mu bilmiyorum fakat en azından uzak olmaz diye düşünüyorum.

Bilinç insan yaratılmışında zaman ile kazanılmış bilgiler topluluğu diye bir tanıma girsek yanlış olur mu bilmiyorum fakat en azından uzak olmaz diye düşünüyorum.

İnsan düşünebilen bir yaratık. Fakat sadece bu özellik onun yaşamda tutunabilmesine yetmiyor. Düşünmeye ait tüm fonksiyonlarının haricinde depolaması da gerekiyor. Depoladığı bilgilerle yaşamda yer tutuyor. Dünyada yaşayacağı her şey aslında yaşadıklarından çıkardığı ders ile ilgili. Bu derse ise tanımda tecrübe diyorlar. Kısacası düşünülmüş, akılda tutulmuş ve daha sonra kullanlmak üzere bir kenarda tutulmuş.

Peki bu ne işe yarar?

Aynı hataları yapmamak, yol çizerken spoiler almak gibi işlevlerde kullanılabilir tecrübe. Fakat ben artık biz insanlarda bu mekanizmanın paslandığını düşünüyorum. Böyle düşünmemin sebebi ise benim husn-i kuruntum değil.

İnsanların yaşama sebepleri kişiden kişiye farklılık gösterse de aslında neredeyse hepsinde birbirine benzeyen amaçlar görürüz. Aile kurmak, bir yurt sahibi olmak, mutlu olmak. Peki kimler bunları gerçekleştirip göç ediyor bu dünyadan? Sanırım bu sayı çok az. En azından biri eksik oluyor.

Peki ya bunun sebebi ne ola ki?

İnsan ne ile yaşar? İnsan ekmek ve su ile yaşar. O olmadığı zaman ne mutluluk arar ne de bir yurt. Vatan dahi içinde sevdiklerin nefes aldığı için vatandır. Peki ekmek ve su sağlamak zor mu?

Zor değil fakat istemek gerekir. Çünkü ekmeği isteyecek güç, kazanacak bilince sahibiz!

İlk defa yaşamadığımız için süreci atlatacak da tecrübeye sahip olmamız gerekir.

Elinden alınan ekmeği geri isteyemedikten sonra paslı ve ya parlak bir akıla sahip olmanın, binlerce tecrübeden geçmenin, bir yurdunun olmasının hatta mutluluk adına bir yola çıkmanın bile bir manası yok.

Afiyet olsun.