Gülüzar(gül yanak) teyzeye çocukları yeni akıllı telefon almışlar, oda zar zor nasıl kullanılacağını öğrenmiş. Beni her gördüğünde “oğlum bir fotoğrafımı çeker misin, torunlarıma göndereceğim” Bu sözü, gencinden, yaşlısından günlük hayatımızın her anında duyar olduk. İnsanlarda çılgınca fotoğraf çektirme ve çekme yarışına girmiş durumdalar. Çok eski tarihlere gitmek yanlış olur,ne zaman ki akıllı telefonların fotoğraf çekme özelliği çıktı, fotoğrafçılar iş yapamaz duruma geldi. İnsan her anını ölümsüzleştireceğim diye fotoğraf çeker mi? Çeker. Akıllı telefonlar ile selfi, özçekim denilen uygulama ile her anını dijital ortama kayıt eden bizler ,sanki bir yerlere hesap verme zorundaymışız gibi bu çılgınlığın içindeyiz. Fotoğraf çekmek bir sanat mıdır ,anı yakalamak mıdır?
Sanat en genel şekilde yaratıcılığın ve hayal gücünün ifadesi olarak tanımlanabilir. Bir yaratma söz konusudur ve duygular içerir. Aslında sanatın tanımı da tartışmalıdır ve üzerinde anlaşma sağlanan bir tanımı yoktur. Sanatı araştırdığımızda resim,heykel gibi görsel sanatlar yanı sıra müzik, edebiyat, tiyatro ve sinema olarak beş dalda incelendiğini görüyoruz. Fotoğraf da bunların arasında olmayı hak ediyor. Bir başka görüş ise, işlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle bir sanat olarak kabul edilir. Fotoğrafçılık konusunda bu işe emek vermiş birçok değerli isim, yıllar öncesinde, ellerinde bulunan fotoğraf makineleri ile muhteşem kareleri yakalayıp, altına imzalarını atmışlardır. Bunlardan bazıları şunlardır. Ara Güler,Cemal Işıksel, Nurettin Erkılıç, Selahattin Giz, Limasollu Naci gibi önemli fotoğrafçılardan sonra modern ve sanatsal Türk fotoğrafçılığı 1950'li
yıllarda oluşmaya başlamıştır. Bu kuşağın önemli sanatçıları Türkiye'nin en iyi
fotoğrafçıları olarak günümüze de ışık olmuştur.
Hiçbir zaman güncelliğini yitirmeyen siyah beyaz fotoğrafların tadı bir
başkadır.
Eskiden mahalle aralarında küçük dükkanlarda fotoğrafçılar vardı,hepsi tarihin
tozlu sayfalarında belleklerde anı olarak kaldı.
Hemen hemen her evde fotoğraflarımızı korumak için fotoğraf albümleri vardı.
Bu albümler yok artık ,karta basılan fotoğraflar maalesef bir anda yok olup çıktı hayatımızdan. Fotoğraf çekme çılgınlığını her yerde görmek mümkün. Çogu zaman, yaygın olarak hatta neredeyse, resim çekmek seklinde yanlış bir tabirle ifade edilen olayın, doğrusu fotoğraf çekmek olmalı, bu iki kavram çoğu zaman karıştırılır. Eğer çekmeye değer şeyler bulursanız sadece tek başına yapabileceğiniz ve çok zevk alabileceğiniz dünyanın en güzel olaylarından biri. Ama bazıları çılgın gibi fotoğraf çekme hastalığına tutulmuş gibidir. Bazen bir şeyi ispatlamak için fotoğraf çekmek ideal bir yöntem. Kimisi de der ki, fotoğraf çekmek dünyaya nasıl baktığını görmektir. Belki iyi bir ressam olmayabilirsiniz ama doğru zaman ve ışığı yakalarsanız fotoğraf çekmek ışıkla resim çizmektir de diyebiliriz. Sunay Akın’ı birçoğumuz tanırız.
Şair, yazar ,kurduğu oyuncak müzesiyle ünü dünyaya yayılmış değerli bir yazarımızdır. Ankara, da eski nostalji araba maket sergisine davet edilmiş. Bende o gün tesadüfen o sergideydim. Pırıl pırıl gençler sergide Sunay Akı ile bir arada olmanın keyfini yaşarken ,yaptıkları maketleri tek tek tanıtmaya başladılar. Bende uzaktan gençlerin bu heyecanını izliyorum. İçlerinden bir genç serginin tamamını gezen Sunay Akına,” izniniz olursa bu anımızı fotoğraf çekerek ölümsüzleştirsek olur mu” dedi. Sunay Akın hiç ikiletmeden “tabik “dedi. Gençler Sunay Akın’ı aralarına aldılar ve fotoğraf için poz verdiler. Ben serginin ortasındayım ve heyecanlı gençlerin izliyorum.
Gençler, Sunay Akın'ın aralarında olmalarından dolayı, yüzlerinde gülümseme ve tanınmış bir yazarın aralarında olmasının gururlarını yaşadıklarını görüyorum. Sunay Akın bir ara, gençlere” “Oğlum hepiniz Karadenizli’ misiniz? sağıma soluma dizlidiniz, peki fotoğraf kim çekecek. Bir anda sergi salonu kahkahalarla çınladı. Topluluğa yanaştım, ”Sunay bey ben Karadenizli değilim, fotoğrafınızı çekebilirim” dedim. yeniden salonda kahkahalar ortalığı çınlattı, sağ salim gençleri güler yüzlerinin eşliğinde fotoğraf
çekme işini bitirdim. Fotoğraf çekmek ,sözcüklerle anlatılamayan anları, o anı göremeyen diğer insanlara anlatmanın en iyi yoludur.
Artık dijital çağın içindeyiz ve geçmişteki fotoğraf makinesi ile fotoğraf çekme işi, yok olan zanaatlar arasında yerini buldu. Eskiden fotoğraf stüdyolarında çektirdiğiniz fotoğrafınız almak için günlerce beklemek yok, anında ,şip şak elinizde. Gülüzar abla artık fotoğraf çekmeyi öğrendi, beni gördüğünde artık bu istekte bulunmuyor, kendisinin bol bol selfisini çekiyor ve bu çılgınlığı ile yaşantısını ölümsüzleştiriyor!!.