Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bakanlığının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı bütçe sunumunda “Piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde yaşanan hareketliliğin farkındayız. Küresel konjonktür ve yurt içi enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor.” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, bakanlığının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda yaptığı bütçe sunumunda “Piyasa faizlerinde, varlık fiyatlarında, döviz kurunda ve beklentilerde yaşanan hareketliliğin farkındayız. Küresel konjonktür ve yurt içi enflasyonun seyri temkinli olmayı gerektiriyor.” dedi.

Kurlar hareketli Merkez Bankasından ses seda yok, far görmüş tavşan misali donup kalmışlar kur hareketlerine karşı ne bir önlem ve nede bir söylem var.

Bu oldukça garip bir durum Türkiye’de daha öncede böyle kur hareketleri görüldü fakat her seferinde de ekonomi yönetiminden yahut da Merkez Bankasından bir açıklama ya da önlem gördük, bu sefer ise tık yok.

Bunun iki sebebi olabilir birincisi bırakalım kurlar gittiği yere kadar gitsin, ölen ölür kalan sağlar bizimdir kendi kendine bir denge oluşur düşüncesidir. İkincisi ise söyleyecek ya da yapacak bir şeyimiz yok ki ne yapalım, ne söyleyelim düşüncesidir.

Erdoğan’ın faiz inadı Merkez Bankasının elini kolunu bağlamış bulunmaktadır, burada yapmaları gerekeni yapamıyorlar. Döviz satarak kurları sakinleştirmek mümkün, lakin piyasa Merkez Bankası rezervlerinin ekside olduğunu satsa satsa emanet dövizleri satarak müdahale edebileceğini ve bunun da sürdürülebilir bir durum olmadığını biliyor, yani bu yol da tıkalı…

Geriye kala kala Merkez Bankasının bir kâse çekirdek alıp çitleyerek kurlardaki dalgalanmayı seyretmesi kalıyor.

Konuşması sırasında bir başka hususu gündeme getiren Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, vergi ayarlamalarının enflasyon üzerindeki etkisine de değindi. Konuyla ilgili Elvan, “Yapılan indirim ve fiyat ayarlamalarının TÜFE’yi düşürücü etkisi yaklaşık 5,3 puan olurken, bu uygulamalar sonucunda 125 milyar TL’lik kamu gelirinden vazgeçtik.” dedi.

Vazgeçilen bu 125 milyarlık vergi gelirinin doğal sonucu bütçe açığı verilmesidir. Bütçe açığını vergi ile kapatamayacaklarını itiraf ettiklerine göre geriye elde iki yol kalıyor borç almak ve para basmak. Borç bulmak zor hele hele uygun vadeli ve faizli borç bulmak çok zor, demek ki para basmaya ağırlık verecekler.

Para basmanın dolaşımdaki para miktarını arttırmanın enflasyonu artırıcı yönde etki yapacağını ilkokul öğrencileri bile biliyor. Sonuç enflasyon artışına karşı hiç bir şey yapmadıklarıdır.

Enflasyonu kontrol altına almak, yüksek enflasyonu düşürmek isteyen bir iktidar sıkı para ve maliye politikaları uygular. Faizleri ve vergileri artırır, para basımını ve harcamaları azaltır, bunları yapmayan bir iktidar enflasyon ile mücadele ediyorum diyemez.

Erdoğan bu gün uyguladığı enflasyonist politikalar ile enflasyona yol açmaktadır.

Yeni garip teorileri gereğince Merkez Bankasına biçtikleri rol enflasyon ile mücadele ve fiyat istikrarını sağlama değil cari açığı azaltma olarak görülmektedir.

Akılları sıra yüksek kur sayesinde ihracat patlayacak ithalat azalacak dış ticaret fazlası ve cari fazla verilecek bu yolla döviz kazanılarak döviz kurları kontrol altına alınacak.

Bu yol tutar mı? Pek sanmam fakat tutsa dahi göle su gelene kadar kurbağanın gözü patlar.

Şu anda stoklar eritiliyor, fiyatlar genel seviyesindeki artış bu yüzden nispi olarak da olsa kontrol altında stoklar bitip hammadde ve aramalı ithalatı zorunlu bir hale gelince emin olun fiyatlardaki artış çok daha hızlanacaktır.

Yazımı bu duruma güzel bir örnek olan bir fıkra ile bitireyim;

Epeydir görüşmeyen iki eski dost Hasan ile Hüseyin karşılaşmış, biraz hoş beşten sonra Hasan “yahu epeydir görüşmedik ne yapıyorsun?” Diye sormuş…

Hüseyin “halı, mobilya işine girdim” diye cevaplamış.

Hasan “peki nasıl gidiyor?” diye üsteleyince.

Hüseyin “şimdilik iyi de evdeki halı mobilya bitince ne yapacağım onu düşünüyorum” diyerek yanıtlamış…