Ne yazık ki birçoğumuz EGEMENLİK kavramı üzerinde fazla düşünmeyiz ve çoğu zaman bu kavramın güncel hayatımızdaki öneminin farkında bile olmayız. 

Egemenlik devrimi aslında kurtuluş ve kuruluş mücadelemizin en önemli unsurudur. Bu devrim resmi olarak 1921 anayasasına girmiş ve amir hüküm olmuştur.

1921 Anayasasında yazan hal:
Madde 1.- Hâkimiyet bilâ kaydü şart milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir.

Ve 29.10.1923 tarihinde yapılan değişiklik ile aşağıda halini alan madde:
Madde 1.- Hâkimiyet, bilâ kaydü şart Milletindir. İdare usulü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekli Hükümeti, Cumhuriyettir.

İnsanlar birçok durumda alıştıkları ya da kanıksadıkları birçok şeyin aslında hayatlarında ne büyük değişiklikler yaptığını pek fark etmezler.

Egemenlik konusunun günlük yaşamımızda neler değiştirdiği bizim için ne kadar büyük bir önem taşıdığı bilinmediği ya da fark edilmediği için toplum saltanat, hilafet ve şeriat isteklerinin her bir birey için ne kadar büyük bir tehdit olduğunu fark edememektedir.

Önce şunu söyleyeyim saltanat, hilafet ve şeriat düzenlerinde milli ve hatta insani egemenliğe zerrece yer yoktur! 

Bu tip düzenlerde yürütme, yasama ve yargı erkleri halka değil sultan ya da halifeye aittir, halk tamamen denetimden ari bir sultana boyun eğmeye mahkûm edilmiştir. Sistemde güçler ayrılığı olmadığı gibi bir denge ve denetleme mekanizması da söz konusu değildir.

Bugün hala “efendim bir sultanımız olsun gelsin bizi yönetsin, kurtarsın” diye düşünenler olabilir çünkü geçmişte yaşadığımız monarşik düzenlerin örneğin Osmanlı saltanatının yarattığı travma ve acılar çoktan unutulup gitmiş, bir takım odakların çarpıtmasıyla Osmanlı devri bir kahramanlık, zafer ve adalet çağı olarak bilinir olmuştur.

Oysa sadece çok bilinen şu dizeler bile Osmanlı zamanında adaletin nasıl yerlerde süründüğünü, halkın nasıl yok yoksul, aç biilaç çaresiz bırakıldığını bize açıkça anlatmaktadır, okuyunuz:

Şalvarı şaltak Osmanlı

Eğeri kaltak Osmanlı

Ekende yok biçende yok

Yiyende ortak Osmanlı

Âlemi yaratan yetiş imdada

Kati çok bunda kaldı fukara

Günden güne oldu zulüm ziyade

Bir acayip halde kaldı fukara

Haneye dokuz yüz düştü salyana

Şüphe yok eriştik ahir zamana

Niceler muhtaç oldu aziz nana

Elleri koynunda kaldı fukara

Bütün malım aldın ey kanlı zalim

Şikâyet ederim Hüda’ya seni

Garip mecnun gibi perişan halim

Şu fani dünyada ağlattın beni 

Demirden kuşluk öşürcüler geldiler

Zahirem samanım bütün aldılar

Bir tek yaba ile beni saldılar

Ki beyler başladı zulme

Ve rağbet kalmadı ilme

Gözün ağla hiç gülme

Zaman ahir zaman oldu

Alırlar kadılar rüşvet

Edip müminlere himmet

Fakire yoktur şefkat

Zaman ahir zaman oldu 

Yani egemenliğinizden taviz verir ya da egemenlik hak ve özgürlüklerinizi kaybederseniz bırakın iyi yönetilmeyi aynı eskiden olduğu ve yukarıdaki dizelerde açıkça anlatıldığı gibi yeniden adaletsiz bir düzende, yok yoksul sürünmeye zulüm altında inlemeye mahkûm olursunuz.