Evet, bu yılbaşı itibariyle büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde atalarımızın kurduğu Cumhuriyetimizin100. Yaşını kutlayacağımız bir...
Evet, bu yılbaşı itibariyle büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde atalarımızın kurduğu Cumhuriyetimizin100. Yaşını kutlayacağımız bir yıla girdik.
Ben eminim ki 100. Yıl son derecede görkemli törenler ile kutlanacaktır, fakat Cumhuriyetin yüzüncü yılını sadece törenlerde heyecanlı ama sade suya tirit nutuklar atarak kutlamak asla yetmez! Cumhuriyetin ne kadar büyük bir devrim olduğunu, halkımıza ne kadar önemli somut kazanımlar getirdiğini ve bu devrimin hayatımızın ne kadar geniş bir alanına dokunduğunu da anlatmamız gerekir.
Cumhuriyet devrimi sayesinde elde edebildiğimiz kazanımların zenginliği, büyüklüğü ve derinliği anlaşılmadan Cumhuriyetin önemi anlaşılamaz o zamanda halkın hiçbir hak ve hukukunun olmadığı monarşi dönemine övgü düzmeye utanmayan siyasilerin popülist propagandaları etkili olmaya, algı oluşturmaya ve siyaseti biçimlendirmeye devam eder.
Bakınız Cumhuriyet her şeyden önce bir hukuk ve egemenlik devrimidir, bu devrim ile egemenlik hak ve özgürlükleri Osmanlı hanedanının elinden savaşarak, zorla, söke söke alınmış ve halka kazandırılmıştır.
Binlerce yıl süren uygarlık tarihi boyunca ilk defa Cumhuriyet devrimi ile sayesinde Anadolu topraklarında yaşayan halkımız hak, hukuk ve egemenlik sahibi bir millete dönüşmüştür.
Egemenlik hak ve özgürlükleri nedir?
Egemen olmak demek; karar alma, kanun koyma, yönetme, denetleme ve yargılama haklarına sahip olmak demektir.
Monarşik ve teokratik rejimlerin doğası gereği Osmanlı döneminde halk bu hakların hepsinden de yoksundu, Cumhuriyet devrimi sayesinde “EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR” ilkesi geçerli ve bu topraklarda bu millet egemen oldu.
Cumhuriyet kelimesi Arapça dili kökenli olup, 18. yüzyılda Osmanlıcada türetilmiş bir kavramdır, bu kavram monarşi ile yönetilmeyen, halkın egemen olduğu ülkeleri tanımlayan Latince respublica, İngilizce republic ve Fransızca république kelimesinin Türkçe çevirisi olarak benimsenmiştir. Yunanca kökten gelen demokrasi, Latince kökten gelen republic ve Arapça kökten gelen cumhuriyet halkın egemen olduğu yönetim biçimlerini tanımlayan eş anlamlı kavramlardır.
Bakınız Osmanlı döneminde bu topraklar Osmanlı hanedanının mülkü, üzerinde yaşayan insanlar ise kulu ya da kölesiydi. O devirde bu topraklarda bir vatan ve vatandaşlık kavramlarından söz etmek hiçbir şekilde mümkün değildi.
Cumhuriyet devrimleri sayesinde Türk milleti tarihte ilk defa bir vatana ve vatandaşlık haklarına sahibi olmuştur.
Belki de çok uzunca bir zamandır kanıksadığımız için Cumhuriyet deyip geçtiğimiz, üzerinde pek fazlaca düşünmediğimiz bu kavram en temel hak ve özgürlüklerimizi bile belirleyen çok önemli ve büyük kazanımlar getirmiştir.
Cumhuriyetin kazanımları o kadar geniş ve derin etkiler yapmıştır ki bu gün bize çok normal gelen bir sürü şey örneğin soyadı alma hakkı bile Cumhuriyet devrimlerinin bir kazanımıdır. Bakınız Osmanlı döneminde halkın soyadı yoktur, çünkü kölelerin, kulların soyadı alma hakkı bulunmaz! Soyadı almak ancak ve ancak Osmanlı monarşisi yıkıldıktan ve anayasal olarak eşit vatandaş olma hakkı kazanıldıktan sonra elde edilebilmiş bir haktır.
Cumhuriyet bize sadece egemenlik hak ve özgürlüklerini kazandırmamıştır cins, din, dil ve ırk farkı olmadan anayasa önünde eşit yurttaş, anayasal vatandaş olma hakkını da kazandırmıştır.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” demiştir.
Atatürk “Türkiye halkının” “Türk Milletini” oluşturduğunu söylerken egemenlik hak ve özgürlüklerini elde edebilen halkların, siyasi bir birliktelik oluşturmayı da başaracağını ve ancak bu sayede milletleşebileceğini vurgulamıştır.
Sonuç olarak Cumhuriyet devrimleri bizi herifin birinin kulu, kölesi olmaktan sonsuza kadar kurtarıp eşit ve özgür vatandaş yapmıştır, bu yüzden Cumhuriyetimizin değerini bilmemiz ve pamuklara sararak korumamız gerekmektedir.