Bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Adıyaman'a gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Adıyaman Üniversitesi 2025-2026 Akademik Yıl Açılış Programı’na katıldı. Adıyaman Üniversitesi Vehbi Koç konferans salonunda gerçekleştirilen törene Kurtulmuş'un yanı sıra, Vali Osman Varol, Adıyaman Belediye Başkanı Abdurrahman Tutdere, Rektör Prof. Dr. Mehmet Keleş, milletvekilleri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Törende konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, depremin ardından Adıyaman'ın küllerinden yeniden doğduğunu ifade ederek, “8 bin 500'ü aşkın kardeşimiz deprem sırasında hayatlarını kaybettiler. Onlara da Cenabıallah'tan rahmet diliyorum. Gerçekten son derece hazin manzaraları bizzat benim de gördüğüm Adıyaman'ın böylesine kısa bir süre içerisinde az evvel uçakta inerken yukarıdan da gördük. Şehrin içerisinden geçerken de gördük. Fevkalade ciddi bir rehabilitasyon, fiziksel rehabilitasyon sürecini gerçekleştirmiş olması her türlü takdirin üstündedir ve ümit ederim ki depremin travmalarının tamamının da geride kalacağı günler çok yakındır” dedi.
‘DÜNYA YENİDEN YAPILANIYOR, TÜRKIYE YERE SAĞLAM BASMALI’
Dünyanın yeniden yapılandığı bir dönemden geçtiğini ifade eden Kurtulmuş, Türkiye'nin bu süreçte yere sağlam basması gerektiğini vurgulayarak, “Hemen hemen dünya, siyaset alanından ekonomiye, teknolojilerden toplumsal yapılara, hatta şehirlerin dizaynına kadar yeniden bir alt üst oluşu, yeniden yapılanmayı yaşıyor. Güç dengelerinin birbirleriyle dünyanın hemen her yerinde mücadele ettiği her yerinde büyük güçlerin bazen vekil örgütleri vasıtasıyla bazen de bizzat kendi silahlı güçleriyle mücadele ettiği bir ortama şahitlik ediyoruz. Zaman zaman bu savaş türleri ya da mücadele türleri ticaret savaşları gibi, ekonomik savaşlar gibi, hatta çok görünmeyen, çok konuşulmayan teknoloji alanındaki savaşlar gibi çok çetin mücadelelere sahne oldu. Tam da böyle bir dünyada dünyanın merkezinde yer alan Türkiye'nin etrafı da bu değişimlerden fevkalade ciddi bir şekilde nasibini almaktadır. Bu anlamda Türkiye'nin bir tarafında Karadeniz'in olduğu, Balkanlar’ın olduğu, bir tarafında Kafkasların olduğu, bir tarafında Orta Doğu ve Doğu Akdeniz'in olduğu, hatta hemen altında Afrika'nın güç mücadelelerinin yer aldığı bir coğrafyada bulunan bir ülke olarak çok dikkatli olması, çok güçlü olması ve yere çok sağlam basmasından başka hiçbir şansı yoktur. Türkiye bu coğrafyada gününü gün ederek bugünün sorunlarını çözmeye kalkarak asla güçlü bir şekilde ayakta duramaz” diye konuştu.
‘TERÖR SUSSUN, HUZUR VE ESENLİK ORTAYA ÇIKSIN’
Terörün Türkiye'nin başına büyük bir bela olduğunu söyleyen Kurtulmuş, “Türkiye'nin yüzyılı bilimin, kültürün, sanatın, uluslararası alanda güçlü olmanın yüzyılı olacağı gibi Türkiye'nin yüzyılı kardeşliğin yüzyılı olmak mecburiyetindedir. İnşallah Cumhuriyetimizin ikinci asrını kardeşliğin yüzyılı yapmak için canla, başla, gayretle çalışıyoruz. 102 yıllık Cumhuriyet tarihimizin 50 yılını maalesef heba ettiğimiz terör Türkiye'nin başına büyük bir belaydı. Ayaklarımıza pranga vurulmuş ve bu ülkenin daha ileriye koşmasını önlemek için emperyalist odaklar tarafından terör bir araç olarak kullanılmıştı. Hatta son 15-20 yıldır bütün dünyada çok açık bir şekilde gördüğünüz gibi terör adı da böyle şık bir isimle vekalet savaşlarının bir maşası haline getirilmiş. Bugün de dünyanın dört bir tarafında görüyorsunuz. Allah aşkına Sudan'da en son yaşananlara şahitsiniz. Bu terör meselesinin Türkiye'nin başına da nasıl bela olduğunu biliyoruz. Yaklaşık 50 yılda on binlerce insanımız genç yaşta hayattan koparıldı. Binlerce insanımız şehit oldu. Şehirler, kasabalar, köyler boşaldı, boşaltıldı, yıkıldı, yakıldı. Bu süre içerisinde 2013 yılında yaptığımız hesaplamayla 1,3 trilyon dolar Türkiye terörden dolayı kaybetti. Herhalde bu rakam bugün bunun en az üç katıdır. Böylesine ağır bir yükü ortadan kaldırmak ve ondan da mühimi bu milletin arasına sokulmak istenen bu fitnenin tamamen ortadan kaldırılarak Türkiye'de barış ve huzurun, esenliğin, dayanışma ve kardeşliğin hakim olması için el birliğiyle hep beraber bir çalışmayı yürütüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘PROVOKASYONLARA RAĞMEN BAŞARIYA KARARLIYIZ'
Kurtulmuş, terörsüz ortam sağlanmasın diye ellerini avuçlarını ovuşturanların olduğunu dile getiren Kurtulmuş, bu sefer Türkiye'nin başarılı olacağına inandıklarını kaydederek, “Bir devlet politikası olarak parlamentodaki komisyon vasıtasıyla Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu vasıtasıyla da bir millet desteğine dönüştürdüğümüz bu projeyi en kısa zamanda sonuçlandıracağız ve bu ülkede bir daha silahlı terör sona erecek, silahlar susacak, kardeşlik ve dayanışma hakim olacak. Farkındayım bazı çakalların kıyıda köşede beklediği ve bu terörsüz ortam sağlanmasın diye ellerini avuçlarını ovuşturduğunun farkındayım. Ne yaparlarsa yapsınlar. Hangi provokasyonlara hazırlanırlarsa hazırlansınlar. Bu sefer mutlaka başaracağız ve bu sefer mutlaka kazanacağız. Biz kazanacağız. Bu sefer biz kazanacağız. Allah'ın izniyle onlara pabuç bırakmayacağız. Değerli kardeşlerim, bu ülke artık bugünleri geride bırakacak. Bu ülkenin on yıllar boyunca yaşadığı bu terör tuzağı inanın ki ne Türk'ü sevdikleri ne Kürt'ü sevdikleri ne Arap'ı ne Acem'i sevdikleri için kurulmuş bir tuzak değildir. Başka yerlerde de ifade ettim, burada da ifade ediyorum. Emperyalistler bir arada birlikte nasıl yaşanır bunu bilmezler. Böyle bir şeyi de istemezler. Hiç bu bölge halklarından hiçbirini de bir diğerine tercih etmezler. Hiçbirisini de günahı kadar sevmezler. Ama aralarına fitne koyarak aralarına ayrılık koyarak aralarına silah koyarak kendi milli menfaatlerini sürdürmek isterler. İnşallah biz ülkemizin gücüdür. Tarihsel gücümüzü kullanarak Adıyaman'ın birlikte beraber yaşama tecrübesinden de istifade ederek yolumuza devam edeceğiz” dedi.
'BİR KESİM İÇİN HAK OLAN BİR ŞEY HERKESE HAK OLMALIDIR'
Kurtulmuş, toplumun bir kesimi için hak olan bir şeyin toplumun bütün kesimleri için hak olduğunu belirterek, “Ayrıca sosyal güvenlik ve sosyal adalet bu kardeşlik vizyonumuzun en önemli ikinci ayağıdır. Türkiye'de sosyal güvenliğin bütün kesimlere kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması, sosyal adaletin sadece yardımlar değil, herkesin ekonomik gelişmeden pay alabilecek şekilde güçlendirilmesi bu kardeşlik mizanımızın önemli bir bileşenidir. Bir diğer bileşeni ise hak ve özgürlüklerin genişletilmesidir. Toplumun bir kesimi için hak olan şey toplumun bütün kesimleri için haktır. Toplumun bir kesimine sağlanan özgürlük, toplumun bütün kesimlerine sağlanan özgürlük olmalıdır. Bunun için de gerçekten herkesin dilediği en aykırı fikri söylesin. Ama demokrasi içerisinde. Ama barış ve kardeşlik anlayışı içerisinde. Hangi teklifte bulunuyorsa bulunsun, bunu getirsin, söylesin. Hele siyasi yarışta da herkes halkın karşısına çıksın, halk da kimi seçiyorsa seçtiği ülkeyi yönetsin, şehri yönetsin, bölgeyi yönetsin. Dolayısıyla kardeşlik vizyonumuz sadece bir temenniden ibaret değil. Mutlaka hak ve özgürlüklerin genişletilmesini de kapsayan önemli bir vizyondur. Bu vizyonun bir başka belgesi ise üniversitelerin mutlaka şehirle iş birliğini sağlamasıdır. Üniversiteler kendi kampüslerinde yaşayan sadece kendi kampüslerinde araştırma merkezlerinde laboratuvarlarında hayatını geçiren bir sosyal üniteniz olamaz. Üniversiteler şehrin atar damarlarıdır. Şehrin kalkınmasının, güçlenmesinin, güçlü ve büyük Türkiye vizyonunun en önemli göstergelerinden birisidir. Üniversitemiz sadece fabrikalarda değil, toplumun her kesiminde, çarşısında, pazarında, tarlasında, sabanında her yerde üniversitemizin fikri, izi ve üniversitemizin kendisi olmalıdır. Eğer üniversiteyle toplum iş birliğini en ileri düzeyde sağlarsak inanıyorum ki bu kardeşlik vizyonumuzu da çok sıkı bir şekilde hissettirmiş olacağız. İnşallah önümüzdeki yüzyıl yani Türkiye'nin ikinci asrı, Türkiye'nin Yüzyılı dediğimiz bu yüzyıl, bu toplumsal dayanışma kardeşlik vizyonuyla Türkiye'de kardeşliğin tam manasıyla tesis edildiği bir yüzyıl olacaktır. Bunun için aynı zamanda da güçlü bir toplumsal sözleşmeyi hep beraber ortaya çıkarmak mecburiyetindeyiz” diye konuştu. (DHA)



