Kaçıncı kez ligdeki yabancı sayısı değişti ve ben de kaçıncı kez buna dair yazıyorum, vallahi billahi...
Kaçıncı kez ligdeki yabancı sayısı değişti ve ben de kaçıncı kez buna dair yazıyorum, vallahi billahi hatırlamıyorum.
Şuraya bakar mısınız; Süper Lig’in bitmesine çok kısa bir süre kalmasına karşın Türkiye Futbol Federasyonu, yabancı oyuncu sınırının kalkacağı ve sahada kulüplerin 11 yabancı oyuncu oynatabileceğini, ay sonunda gerçekleşecek toplantı sonrasında açıklamaya hazırlanıyor.
TFF, hayli zamandır Kulüpler Birliği Vakfı, kulüp yöneticileri ve teknik direktörlerle yapılan görüşmeler sonucunda yeni kuralın, eskisinden farklı olarak sahada 11 yabancıya izin verilmesi şeklinde açıklayacak.
Sızan bilgiler doğrultusunda, 8+3 kuralının yerine 11 yabancı serbestliği olacak ve kulüpler yaptıkları genç yabancı transferlerinden bir ya da ikisini B takımlarında oynatabilecek.
Bu arada, kulüplerin yarısı bu kararın çıkmasını desteklerken, başta Fenerbahçe olmak üzere, diğer yarısı da 8+3 uygulamasının en az bir yıl daha sürmesini istiyor. TFF de, bu noktada karara varabilmek için, teknik direktörlerden fikir aldı. Sonuç itibarıyla da böyle bir karar vardı ve önümüzdeki günlerde açıklamaya hazırlanıyor.
Şimdi burada durup, Milli takımımızın en son karşılaştığı Hırvatistan’ın hocası Zlatko Dalic’in maç öncesi yaptığı açıklamayı bir hatırlayalım diyorum. “Hırvatistan, 3.5 milyonluk bir ülke, siz ise 80 milyonluk bir ülkesiniz. Bizim için oyuncu çıkarmak çok daha zor. Sadece Bursa dahi 3 milyonluk bir nüfusa sahip. Ancak, biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Sanırım bunun nasıl olduğunu kendinize sormanız gerek”.
Bence, Milli takımımızın içinde bulunduğu durumu, dünya futbolundaki pozisyonumuzu tanımlayan çok ama çok çarpıcı bir açıklama değil mi?
Peki suçlu kim?
Cevap net ve açık. Tek suçlu, bugüne kadar görev yapan tüm federasyonların saçma sapan uygulamaları ve yurt dışında yetişen futbolculara dayalı bir futbolcu grubundan oluşan Milli takım oluşturma gayretleridir.
Olmaz kardeşim, Almanya başta olmak üzere, Avrupa’yı tam bir, ‘arka bahçe’ gibi görme kafasıyla dünya futbolunda etkili olabilmen mümkün değil.
Yanlış anlaşılmak istemem. Tabi ki, yurt dışında başarılı olmuş oyuncuları Milli takıma çağıracaksın ancak, kesinlikle bunun bir ölçüsü olmalı.
Hani atalarımızdan kalma bir söz vardır ya, “Dökme suyla değirmen dönmez” diye. Tam da bu durum için söylenmiş sanki. Yani, kendi bahçemizi kendimiz ekip, ürünlerini de kendimiz biçmeliyiz. Bunu yaparken, tüm kulüp ve teknik adamların da, elini taşın altına sokmaktan imtina etmemeleri gerektiğini vurguluyor, TFF’ye de 11 yabancı futbolcuyla sahaya çıkan bir takımın, Milli takıma nasıl futbolcu kazandıracağını da sormalıyız diyorum.
Kalın sağlıcakla…