Antik çağ ressamlarından Apelles’in atölyesini ziyaret eden bir çizmeci, tablonun biri önünde durur ve tabloyu eleştirmeye...

Antik çağ ressamlarından Apelles’in atölyesini ziyaret eden bir çizmeci, tablonun biri önünde durur ve tabloyu eleştirmeye başlar. Önce çizmeden başlar, daha sonra başka yerleri eleştirmeye başlayınca, Apelles tarihe geçen bir söz söyler: “Dur dostum, çizmeden yukarı çıkma.” Bu söz yıllar sonra ünlü Rus şairi Puşkin’e ilham verir ve aşağıdaki şiiri yazdırır.

Tabloya şöyle bir göz gezdirdi çizmeci,

Ve çizmedeki bir hatayı gösterdi.

Hemen fırçayı alıp düzeltti ressam.

Çizmeci elleri belinde “Bakın” dedi,

“Sanki bir eğrilik var yüzünde…

Ya şu göğüs fazla açık değil mi?”

Apelles dayanamadı, kesti sözünü:

“Dur dostum, çizmeden yukarı çıkma”.

Apelles kimdir? Erken Hellenistik dönemin en ünlü ressamlarından biri olan Apelles hakkında ne yazık ki fazla bir şey bilinmemektedir. M.Ö. 352 yılında İzmir’in ilçelerinden olan Menderes’e bağlı Iyon şehirlerinden biri olan Kolophon’da (Şimdilerde Değirmendere) dünyaya gelmiştir. Yine M.Ö. 306 yılında Yunanistan’a bağlı İstanköy’de vefat etmiştir. Antik çağın sanat eleştirmenleri tarafından çok önemsenmiş ve yüceltilmiştir. Ama ne yazık ki günümüze hiçbir tablosu ulaşamamıştır. Günümüz sanat eleştirmenleri tarafından da yaşadığı dönemin hâlâ en büyük ressamı olarak kabul edilmektedir.

Apelles’in en ünlü tabloları Büyük İskender’e aittir. Apelles’in en ünlü İskender tablosu, Büyük İskender’i şimşek fırlatan Zeus olarak tasvir edilen tablosudur. Bu tablo Efesteki Artemis Tapınağına konulmuştur. Bu tablo o kadar gerçekçiymiş ki, onu görenler şimşeklerin üzerlerine doğru geldiği hissine kapılırlarmış. Ancak sanatında kendisine ün sağlayan tablolar dinsel konuları işlediği tablolarıdır. Bu tablolar arasında; “Ephesos’ta Artemis Rahibinin Tören Alayı, Aphrodite’in Doğuşu, Kos’ta Kurban Töreni…” sayılabilir. Biraz önce de belirttiğim gibi, tablolarından hiçbiri günümüze ulaşmamıştır. Ama çizmeciye söylediği söz günümüze kadar kullanılmıştır. Mesleği dışında eleştir yapanlara da sık sık söylenen bir sözdür.

Dostoyevski, 1873, 1876-1877, 1880 ve 1881 yıllarında Grajdanin dergisinde “Bir Yazarın Günlüğü” köşesinde, edebiyat, sanat, ahlak, Rus gündelik yaşamı, Rus halkının dinsel inançları, karakter özellikleri ve Rus hukuk sistemiyle ilgili yazılar yazmaya başlar. Aynı zamanda derginin Genel Yayın Yönetmenliği’ni yürütmektedir. Bu derginin 15 ve 16. sayısında Nedolin’in yazdığı “Zangoç” öyküsü yayımlanır. Nedolin bu öyküsünde, karısından sürekli dayak yiyen bir adamın bir manastıra sığınmasını ve orada ölmesini anlatmaktadır. Ancak bir papaz, “Pap. P. Kastorski”, bu öyküyü eleştiren ve derginin yöneticisi Dostoyevski’yi de cahillikle suçlayan bir yazı yazar. Dostoyevski bu yazıyı yazan kişinin papaz değil bir yazar olduğunu belirtir. Bu “papaz”a verdiği yanıtta, yukarda belirttiğim Puşkin’in ünlü şiirini de kullanarak “papaz”ı yerden yere vurur. (Yazının tamamını okumak isteyenler Dostoyevski’nin Yapı Kredi Yayınlarından çıkan, Kayhan Yükseler’in çevirdiği ve 6.baskısı yayımlanan “Bir Yazarın Günlüğü” kitabının 1.cildinin 99.-117. sayfasında bulabilir.)

Şiir gücünü burada da göstermiştir. Binlerce yıl önce söylenen bir söz, Puşkin’e esin vermiş ve ünlü yazar Dostoyevski bir eleştiriye verdiği yanıtta bu şiiri kullanmıştır. 17 ocaktaki yazımda da belirttiğim gibi ”Şiir Yaşamı Güzelleştirir.” Burada da Dostoyevski’ye yazısında ilham vermiştir.

Bol şiir okumalı günler diliyorum.