EBRU APALAK

Beyzanur Doğan, sanat yolculuğuna ortaokul yıllarında başladı. Önce çevresindeki yetenekli arkadaşlarını taklit etti, ardından resim öğretmeninin yönlendirmesiyle sanat eğitimine adım attı. 11. ARTANKARA Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı'na katılan Doğan, insan-doğa ilişkisini ve genetiği değiştirilmiş hayvanları eserlerine taşıyor. Sanatta özgünlüğün ve üretkenliğin önemini vurgulayan Doğan’la sanat anlayışını, eserlerini ve geleceğe dair planlarını konuştuk.

- Sanat yolculuğunuz nasıl başladı? Sizi sanata yönlendiren etkenler nelerdi?

- Beyzanur Doğan: Ortaokuldayken arkadaşlarım çok güzel resimler çizerdi. Aslında onları taklit ederek sanata başladım. Lisedeki resim hocam bana sanat alanında yön gösterdi. Kursa gittim ve güzel sanatlar fakültesine girdim. Kendimi geliştirmeye devam ediyorum. Yüksek lisansımı Hacettepe'de tamamladım. Doktora yaparak devam edeceğim.

“İNSANLAR KENDİ İŞİNE YARAYACAK ŞEKİLDE HAYVANLARIN NESLİYLE OYNUYOR”

- Fuarda sergilenen eserlerinizde nesli tükenen hayvanları ele almışsınız.

- Beyzanur Doğan:  Nesli tükenmekte olan ya da tükenen hayvanlar, genetiği ile oynanan hayvanlar. Şurada gördüğünüz köpek genetiğiyle oynanan bir hayvan. Üç ırkın birleşimiyle ortaya çıkıyor. İnsanlar kendi işine yarayacak şekilde hayvanların nesliyle oynuyor. Mesela zebra ya da zürafa dediğimizde tek bir şey geliyor aklımıza ama onlar da kendi içinde ayrılıyorlar. Günümüz çağındaki insan ve doğal ilişkisini ele alıyorum. Laboratuvar ortamında genetiğiyle en çok oynanan hayvanlardan olduğu için özellikle tavşanla başladım. Üniversite çağında flamingoları yapıyordum. Genetiğiyle oynanan birçok hayvan var. Bunlara dikkat çekmek açısından bu yönde ilerliyorum.

“İYİ İLE KÖTÜYÜ AYIRT EDEMEDİĞİMİZ BİR ÇAĞDAYIZ”

- Eski eserlerinizde hangi temaları işlediniz?

- Beyzanur Doğan: Aslında hepsinde kadın figürüyle birleştirdim. Kadının günümüzde masumiyeti ifade ettiğini düşünüyorum. Erkek de denedim ama mimiksiz erkekleri ifade etmek daha zor geldi bana. Şimdi de çocuklarla ilerliyorum. Dünyanın masumiyetini çocuklar üzerinden ifade etmeye çalışıyorum. Gördüğünüz gibi hiçbirinde mimik yok. Bir gülümseme ya da hüzün yok. Günümüzde de insanlar mimik yapamıyor. Çünkü şu anda iyi ile kötüyü ayırt edemediğimiz bir çağdayız.

- Hangi teknikleri ve malzemeleri kullanıyorsunuz?

- Beyzanur Doğan: Akrilikle başladım ama şu an karışık gidiyor. Şurada gördüğünüz figürün yüzü ve eli yağlı boya, geri kalanı akrilik. Kalemle ya da sulu boyayla dokunuşlarım oluyor. Her şeyi kullanıyorum. Sulu boya, akrilik hepsi var. Akrilik ve kalem kullanıyorum, bazı yerlerde sulu boya kullanıyorum. Dokusunda farklı şeylerden de yararlanıyorum. Bu çalışmalarımda yok ama poşetlerden de yararlandığım oluyor. Poşet dokusu kalsın diye yapıyorum.

- Sanatın ve sanatçının toplumdaki rolü hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Beyzanur Doğan: Aslında sanatla ilgili toplumla ilgilenebiliyoruz çünkü sanatla ilgili olmayan toplumun ilgisini çekemiyoruz. Günümüzde biraz daha çoğaldı. Toplumdan herhangi biri de yoldan geçen bir şeye dönüp baktığında “Bu neymiş?” diyor. Bu konuları ele almamın sebebi de o. İnsanların dikkatini çeksin ve bir şeyler artık farkındalığa varsın diye. Şu an fuarda sadece sanatçılar ve yakınları geldiği için biraz onlara hitap etmiş oluyoruz. Ama o ona, o ona derken ilerleyeceğini düşünüyorum.

SANATÇI DOĞAN: "SANATTA VAR OLABİLMEK İÇİN ÇEVRENİN OLMASI GEREKİYOR"

- Türkiye'de genç bir sanatçı olmak ne gibi olanaklar ve zorluklar barındırıyor?

- Beyzanur Doğan: Çok zor. Çok fazla üretmek lâzım. Geniş bir çevre edinmek lâzım. Sanatta çevren varsa sen varsın. Türkiye'de de böyle yurt dışında da biraz böyle. Yurt dışına gittiğimde çok iyi sanatçılar var ama o kadar az biliniyorlar ki. Bu yurt dışı ya da yurt içi olarak değil biraz çevren varsa ve çok üretiyorsan o sana, o sana derken böyle çoğalabiliyoruz. Şu an bir şeyler için imkânlarımız çok kısıtlı. Yurt dışında bir sergiye katıldığımda çok iyi bir sanatçıydı ama o kadar az biliniyor ki. Şu anda Instagram'da anlamsız içerikler üreterek ünlenen birçok insan var. Çoğuna bakıyorum; yurt dışından bir sanatçının eserini kopyalayarak ilerliyorlar. Bunlar sosyal medyada yayılmak için yapılan şeyler. Dans ediyoruz, etkinlikler yapıyoruz ama böyle ilerlemiyor ve sanat böyle bir şey değil.

- Gelecek projelerinizden söz eder misiniz?

- Beyzanur Doğan: Şu an kişisel bir sergi açmadım. Bundan sonraki hedefim kişisel bir sergi açmak ve yurt dışına açılmak.

“GENÇLERİN SOSYAL MEDYADAN UZAK KALARAK ÜRETMELERİ LÂZIM”

- Türkiye'de sanata yönelen ve sanatsal üretim yapmak için mücadele eden gençlere ne önerirsiniz?

- Beyzanur Doğan: Çok üretmeleri lâzım. Sosyal medyadan uzak kalarak üretmeleri lâzım. Tabii ki örnek alabiliriz ama günümüzde yeni üreten insanlar da kopyaya gidince olmuyor. O onun kopyası, bu bunun kopyası. Bu ortaya çok fazla çıkıyor. Çok görmüşlüğüm var. Sergilere katılıp indirilen eserler de oldu. Böyle bir şey yaşamamak için daha çok araştırmak lâzım.

Dünya Piyano Günü nedir? Dünya Piyano Günü nedir?

BEYZANUR DOĞAN KİMDİR?

Beyzanur Doğan, 2 Temmuz 1997 tarihinde Gümüşhane'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Resim Bölümü'nden 2019 yılında mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi GSF Resim Bölümü'ndeki yüksek lisans eğitimini 2022’de tamamladı.

Eserlerinde, insan ve doğa arasındaki ilişkiye odaklanan Doğan, özellikle Antroposen Çağı'nda doğanın insan eliyle uğradığı tahribatı işliyor. Bu bağlamda, yüksek lisans tezini "Görsel çözümlemeler: Antroposen Çağı’nda doğa-insan ilişkisi" başlığıyla hazırladı.

Ulusal ve uluslararası birçok çalıştay ve karma sergide yer aldı. Katıldığı etkinlikler arasında 2020 yılında Fİ Art Gallery'nin düzenlediği Türkiye'nin ilk 360 V.R Sanal Karma Sergisi, Tosca "CLICK" Karma Video ve Fotoğraf Sergisi bulunuyor.

2018’de Konya Büyükşehir Belediyesi 5. Geleneksel Resim Yarışması Mansiyon, 2019’da Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği “Genç Etkinlik 8” Sergileme, 2020’de 6. ARTANKARA Çağdaş Sanat Fuarı'nda "Sahiplenme Proje" ödüllerine lâyık görüldü.

Muhabir: Haber Merkezi