EBRU APALAK
Dicle Üniversitesi Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda Öğretim Üyesi ve ressam Bahattin Eren, sanat pratiğinde toplumsal adalet, göç, kimlik ve bellek gibi kavramlara yoğunlaşıyor. Göçmenlerin deneyimlerinden ilham alarak toplumsal dinamikleri ve bireylerin kimliklerini yansıtan eserler üreten Eren, sanatı aracılığıyla toplumsal sorunlara farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Hem akademik hem de sanatsal kariyerini iç içe yürüten Eren, geleneksel ve çağdaş sanat yaklaşımlarını harmanlayarak yaratıcı süreçlerini şekillendiriyor. Eren, akademik kariyerinin sanatsal üretimine katkısını, göç ve yığın kavramlarının eserlerindeki yerini ve Diyarbakır’daki sanat ortamını Sonsöz’e anlattı.
- Sanat pratiğinizin temel kavram ve temaları nelerdir? Hangi konular üzerine yoğunlaşıyorsunuz?
- Bahattin Eren: Sanat pratiğimdeki temel kavram ve temalar, toplumsal adalet, göç, kimlik ve bellek etrafında şekilleniyor. Özellikle göç olgusu, bireylerin yaşadığı zorluklar, kültürel etkileşimler ve aidiyet duygusu gibi konuları ele almak için zengin bir zemin sunuyor. Sanatım aracılığıyla, göçmenlerin hikayelerini ve yaşadıkları zorlukları yansıtmak, bu süreçte kaybedilen ya da değiştirilen kimlikleri sorgulamak istiyorum. Göç ve yığın üzerine yaptığım sanat çalışmalarında, bireylerin kimliklerinin nasıl şekillendiğini ve toplum içinde nasıl konumlandıklarını araştırıyorum. Yığınlardan kastım, büyük grupların bir araya gelmesiyle oluşan toplumsal dinamikler; bu dinamiklerin bireyler üzerindeki etkilerini ve onların seslerini nasıl duyurabileceğimizi irdelemek benim için önemli bir konu. Sanatta sosyal projeler üzerine yoğunlaşmak, bu temaların daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamak için büyük bir fırsat sunuyor. Bu projeler aracılığıyla, göçmenlerle etkileşimde bulunmak, onların hikayelerini ve deneyimlerini sanat yoluyla görünür kılmayı hedefliyorum. Bu tür projeler, toplumsal sorunlar hakkında farkındalık yaratmak ve topluma duyarlılık oluşturmak adına önemli bir rol oynuyor. Sonuç olarak, sanatımda göç, kimlik ve sosyal adalet gibi kavramlar etrafında yoğunlaşırken, bu temaların toplum üzerindeki etkilerini ve bireylerin hikayelerini sanat yoluyla dile getirmeye çalışıyorum.
“SANATSAL YOLCULUĞUM, AKADEMİK KARİYERİMLE İÇ İÇE GEÇİYOR”
- Sanatsal yolculuğunuz nasıl başladı? Akademik kariyerinizin sanatsal üretiminize nasıl bir etkisi oldu?
- Bahattin Eren: Sanatsal yolculuğum, çocukluğumda sanatla olan etkileşimlerimle başladı. Resim yapmayı, müzik dinlemeyi ve çeşitli sanat formlarını keşfetmeyi çok seviyordum. Zamanla bu ilgi, daha ciddi bir uğraşa dönüşerek sanat eğitimine yöneldi. Akademik kariyerim ise bu süreçte çok önemli bir rol oynadı. Sanat tarihi, estetik ve sanat teorisi üzerine yaptığım çalışmalar, sanatsal üretimimi derinleştirdi ve zenginleştirdi. Eğitim sürecim, farklı bakış açıları kazanmama ve eleştirel düşünce becerilerimi geliştirmeme yardımcı oldu. Göç ve yığın teması gibi karmaşık konular, sanatımda önemli bir yer tutuyor. Bu konuda derinlemesine düşünmek ve araştırmak hem kişisel deneyimlerimden hem de akademik bilgilerimden besleniyor. Göç, kimlik, bellek ve aidiyet gibi kavramlar, çalışmalarımda sıkça işlediğim unsurlar. Bu temaları çalışırken, göçmenlerin deneyimlerini ve kentsel dönüşüm süreçlerini anlamaya yönelik bir bakış açısı geliştirmeye çalışıyorum. Sonuç olarak, sanatsal yolculuğum, akademik kariyerimle iç içe geçen bir süreç. Her iki alan da birbirini besleyerek hem kişisel hem de toplumsal konular üzerine daha derinlemesine düşünmeme ve üretmeme olanak tanıdı. Göç ve yığın gibi temalar, bu süreçte benim sanatımın merkezinde yer alıyor ve sürekli olarak şekillenmeye devam ediyor.
- Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrencilerin sanatsal gelişimini desteklemek için nasıl bir eğitim yaklaşımı benimsiyorsunuz?
- Bahattin Eren: Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrencilerin sanatsal gelişimini desteklemek için çeşitli eğitim yaklaşımları benimsenebilir. İşte bu yaklaşımlardan bazıları:
Deneyimsel Öğrenme: Öğrencilere, sanatsal süreçleri deneyimleyerek öğrenme fırsatı sunmak önemlidir. Atölye çalışmaları, doğa yürüyüşleri, sergi gezileri gibi etkinlikler düzenleyerek öğrencilerin farklı malzeme ve teknikleri denemelerini sağlamak, yaratıcılığı teşvik eder.
Bireysel ve Grup Projeleri: Öğrencilerin kendi bireysel projelerini geliştirmelerine izin vermek, özgünlüklerini desteklerken, grup projeleri de iş birliği ve sosyal anlayışı geliştirir. Bu tür projeler, öğrencilerin farklı bakış açılarını görmelerine yardımcı olur. Süreç Odaklı Eğitim: Sanatın yalnızca son ürünle değil, aynı zamanda yaratım süreciyle de ilgili olduğunu vurgulamak önemlidir. Öğrencilerin yaratım aşamalarını, düşüncelerini ve denemelerini kayıt etmeleri, eleştirel düşünme ve öz değerlendirme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
Çeşitli Teknikler ve Materyaller: Farklı resim teknikleri (çoklu ortam, suluboya, akrilik, dijital sanat vb.) ve materyalleri tanıtmak, öğrencilerin kendi stil ve tercihlerini bulmalarını kolaylaştırır. Bu çeşitlilik, sanatsal ifade biçimlerini zenginleştirir.
Geri Bildirim ve Eleştirel Tartışma: Öğrenciler arasında sağlıklı bir geri bildirim kültürü oluşturmak, sanatlarını geliştirirken eleştirel düşünmeyi teşvik eder. Öğrencilerin eserlerini paylaşmaları ve grup tartışmalarına katılmaları, öğrenme süreçlerini derinleştirir.
- Sanat eğitimi Türkiye'de sanat ve sanatçının konumunu nasıl etkiliyor?
- Bahattin Eren: Eleştirel Düşünce ve Yaratıcılık: Sanat eğitimi, öğrencilere eleştirel düşünme ve yaratıcılık sağlama konusunda önemli bir rol oynar. Bu beceriler, sanatçıların eserlerinde yenilikçi ve özgün yaklaşımlar geliştirmelerine yardımcı olur. Ayrıca, sanatçılar, toplumsal sorunlara karşı duyarlılık geliştirir ve bu konuları eserlerinde ele alabilirler.
RESİM SANATINDA DİJİTAL DÖNÜŞÜM: YENİ TEKNİKLER, FONLAMA MODELLERİ VE SAHİPLİK ANLAYIŞI
- Günümüz sanat dünyasında dijitalleşmenin ve yeni teknolojilerin resim sanatına etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bahattin Eren: Günümüz sanat dünyasında dijitalleşme ve yeni teknolojilerin resim sanatı üzerindeki etkileri oldukça derin ve çok yönlü. Bu etkileri birkaç başlık altında incelemek mümkündür:
Dijital sanat, sanatçılara farklı ifade biçimleri sunuyor. Geleneksel resim tekniklerinin yanı sıra, dijital araçlarla çizim, animasyon ve etkileşimli sanat uygulamaları gibi yeni yöntemler geliştirilmekte. Bu durum, sanatçılara yaratıcılıklarını farklı yollarla ifade etme olanağı tanıyor.
Dijital dünyadaki fonlama platformları, sanatçılara projelerini finanse etme konusunda yeni yollar sunuyor. Bu durum, bağımsız sanatçıların projelerini hayata geçirebilmelerine yardımcı oluyor ve geleneksel galeri sistemine olan bağımlılığı azaltıyor.
Dijitalleşme, sanat eserlerinin değerini ve sahipliğini sorgulamaya açtı. Non-Fungible Token gibi yenilikler, dijital sanat eserlerinin sahiplik ve ticaret biçimini dönüştürerek, sanat dünyasında yeni bir pazara kapı araladı. Bu durum, sanat eserlerinin ticari değerini tartışmaya açarken, aynı zamanda sanatçılara yeni gelir kaynakları sunuyor.
Dijital sanat, izleyici ile eser arasında interaktif bir bağ kurulmasına olanak tanıyor. İzleyiciler, sanat eserleriyle daha etkileşimli bir şekilde bağlantı kurma şansı bulur.
DİYARBAKIR'DA SANATIN DİNAMİKLERİ: OLANAKLAR VE ZORLUKLAR
- Diyarbakır ve bölgedeki sanat ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sanatçılar için ne gibi olanaklar ve zorluklar var?
- Bahattin Eren: Diyarbakır ve bölgedeki sanat ortamı, tarihsel ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çeken bir yapıya sahiptir. Bu ortam, bölgenin iletişim, kimlik ve toplumsal hafıza konularındaki dinamiklerini yansıtan pek çok sanat dalına ev sahipliği yapmaktadır.
Bölgenin toplumsal ve siyasi konuları, sanatçıların eserlerine doğrudan etkide bulunabilir. Sanat, bu gibi konuları ele almak için bir platform sunar; ancak bununla birlikte, ifade özgürlüğü ile ilgili zorluklar yaşanabilir.
Bölgede sanat alanında çeşitli yapı ve festivaller bulunmaktadır. Bu etkinlikler, sanatçılar için görünürlük ve iş birliği fırsatları sunar. Ancak, bu desteklerin sürekli ve yeterli olup olmadığı, sanat ortamının gelişimi açısından kritik bir faktördür. Yerel sanatçıların ve kolektiflerin bir araya gelerek projeler geliştirmesi ve sergiler düzenlemesi, yaratıcı iş birliği olanaklarını artırır.
- Sanatsal üretiminizde geleneksel ve çağdaş yaklaşımlar arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
- Bahattin Eren: Sanatsal üretimimde geleneksel ve çağdaş yaklaşımlar arasındaki dengeyi kurarken, her iki stilin sunduğu olanakları ve katmanları dikkate alıyorum. İşte bu dengeyi sağlamak için izlediğim bazı yollar:
Geleneksel teknikleri ve sanat tarihini derinlemesine inceleyerek, geçmişten gelen estetik ve anlatım biçimlerini anlamaya çalışıyorum. Aynı zamanda, çağdaş sanatın dinamiklerini, mevcut eğilimlerini ve toplumsal bağlamını izleyerek, bu unsurların nasıl bir araya gelebileceğini düşünüyorum.
Geleneksel zanaat tekniklerini uygularken, onlara modern bir yorum katmayı hedefliyorum. Örneğin, geleneksel resim veya heykel tekniklerini kullanarak, çağdaş temalarla veya malzemelerle oynuyorum. Bu, iki yaklaşımın entegrasyonunu sağlamama yardımcı oluyor. Geleneksel malzemeler kullanarak (örneğin, ahşap, seramik, doğal boya gibi) bu unsurları çağdaş tekniklerle birleştirmek, yeni ifade biçimleri oluşturmak için bir fırsat sunuyor. Yenilikçi malzeme seçimleri, geçiş süreçlerinde önemli bir rol oynuyor.
Hem geleneksel hem de çağdaş öğeleri, içinde bulunduğum kültürel bağlamla ilişkilendirerek kullanıyorum. Bu bağlam, eserlerimle izleyici arasında bir köprü kurmamda önemli bir faktör oluyor.
Süreç içerisinde denemeler yaparak, hangi unsurların bir araya geldiğinde etkili olabileceğini keşfetmeye çalışıyorum. Hem geleneksel hem de çağdaş unsurları harmanlayarak, yenilikçi sonuçlar elde etmeyi hedefliyorum.
- Gelecekte gerçekleştirmeyi planladığınız projeler var mı?
- Bahattin Eren: Sanatta sosyal projeler, toplumsal sorunlara dikkat çekmeyi ve farkındalık yaratmayı amaçlayan sanatsal faaliyetlerdir.
İşte sanatta sosyal proje konularına dair bazı öneriler:
- Kadınların toplumdaki rolü, cinsiyet eşitliği ve şiddet karşıtı sanat projeleri,
- Eğitime erişim, çocuk işçiliği ya da okul terk oranlarını azaltmaya yönelik sanat temaları,
- Göçmenlerin yaşadığı zorluklar ve mülteci krizine dikkat çekmek üzerine çalışmalar,
- İklim değişikliği, doğal yaşamın korunması ve sürdürülebilirlik konularında farkındalık yaratma,
- Irk, etnik köken, din ve cinsel yönelim gibi konularda farkındalık yaratma üzerine projeler üretmeyi planlıyorum.
BAHATTİN EREN KİMDİR?
Bahattin Eren, Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim-İş Öğretmenliği Bölümü’nden 1996 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Resim-İş Eğitimi Bölümü’ndeki yüksek lisansını “Resimde Şekil Biçim Rengin Etkisi” başlıklı teziyle 2001’de tamamladı. Dicle Üniversitesi’nde 2018’de iki resim sergisi açtı. Diyarbakır İç Kale Artuklu Sarayı Kazısı 2019 Yılı Çalışmalarında görev aldı. 2023’te Üniversite’nin Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Dönem Sonu Karma Resim Sergisi’nin küratörlüğünü üstlendi. Sanatında genellikle figüratif ve soyut öğeleri harmanlayan bir yaklaşıma sahip olan Eren’in eserlerinde duygusal derinlik ve insan psikolojisini yansıtan unsurlar ön planda. ArtAnkara Uluslararası Çağdaş Sanat Fuarı'nın da bulunduğu birçok yerel, ulusal ve uluslararası sergi ve fuara katıldı. Şu anda, Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde Resim-İş Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak çalışıyor.