SEVGİ GÜLDOĞAN

Sanatına modern bir bakış açısıyla yaklaşan Melik Bilgehan Taşçı, Anadolu'nun kültürel katmanlarını günümüz estetiğiyle harmanlıyor. Genç ressam, Sonsöz’e sanatını ve ilham kaynaklarını anlattı. 23 yaşındaki genç ressam Melik Bilgehan Taşçı, Antalya'da doğup büyüdüğü topraklardan ilham alarak sanatını şekillendiriyor.

Sanatla küçük yaşlardan itibaren tanışan Taşçı, şu an Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Öğretmenliği bölümünde öğrenim görüyor ve profesyonel sanat dünyasında hızla adından söz ettiriyor.

Ait 50X50.2

Yolcu 80X60

SANATINDA ANADOLU’NUN KÜLTÜREL HAFIZASINI HARMANLIYOR

Sanatçının sanat pratiği, Anadolu'nun derin kültürel katmanlarını incelemek ve anlamak üzerine kurulu. Taşçı, bu katmanları çağdaş bir estetik anlayışıyla harmanlayarak, kolektif hafızayı ve bölgenin ezgilerini yeniden yorumluyor. Taşçı, sanatını "hikaye anlatıcılığının yeni bir formunu oluşturmak" olarak tanımlıyor.

Sanatçının eserlerinde, ozanlar, çobanlar, dervişler ve Anadolu insanları gibi figürler, bireysel kimliklerinden çok, bu toprakların tarihî sürekliliğini ve kolektif hikâyeleri taşıyor. Taşçı, figürleri ve mekânları stilize ederek, sanatına derinlik katıyor ve ifade etmek istediği hikâyeyi çok yönlü bir biçimde sunuyor.

KENDİ YAŞAMINDAN İLHAM ALARAK SANATINI ŞEKİLLENDİRİYOR

Taşçı, sanatını oluştururken kişisel köklerinden de besleniyor. Yörük asıllı bir aileden gelen Taşçı, Antalya'da yaşayan kozmopolit ortamı ve ailesinin geçmişini eserlerine yansıtarak, geleneksel ve çağdaş ögeleri birleştiriyor. “Sanatımı yaparken, yaşadığım deneyimler ve o kurmaca dünyası arasında bir denge kuruyorum. Yörük ve Türkmen kültüründen aldığım ilhamla, köklerimi sanatımda temsil etmeye çalışıyorum.” diyor.

Ayrıca, Adana kökenli olan Taşçı, yaylalarda ve köylerde gözlemlediği yaşam biçimlerini de sanatına entegre ediyor. Anadolu insanının yaşamını ve kültürünü, stilize ederek resmediyor. Taşçı, eserlerinde, yörüklerin yaşam biçimlerinin izlerini de gözler önüne seriyor ve bunu, modern sanat anlayışıyla harmanlıyor.

Bilgehan Melik

Türk Tarih Kurumu, 94. yılına özel yeni proje Türk Tarih Kurumu, 94. yılına özel yeni proje

GELECEKTEKİ HEDEFLERİ: İLK KİŞİSEL SERGİSİ İÇİN HAZIRLIKLAR BAŞLADI

Melik Bilgehan Taşçı, şu an 1 Eylül'de gerçekleşecek olan ilk kişisel sergisine hazırlanıyor. Hem yerel hem de uluslararası alanda birçok karma sergiye katılan genç ressam, profesyonel sanat dünyasında hızla ilerliyor. Gelecekte daha büyük projelere imza atmayı planlayan Taşçı, sanatını geliştirmeye devam ediyor ve özellikle Anadolu'nun kültürel mirasını geleceğe taşımayı hedefliyor.

“Sanatım, bu toprakların geçmişinden ilham alıyor ve bunu geleceğe taşımak istiyorum. Hem kendi köklerimden hem de yaşadığım kozmopolit ortamdan beslenerek sanatımı şekillendiriyorum.” diyen Taşçı, sanatını yalnızca bir meslek değil, bir yaşam biçimi olarak benimsediğini ifade ediyor.

SANATTA DENGEYİ SAVUNUYOR

Sanatın toplumsal sorumluluğuna dair de önemli görüşlere sahip olan Taşçı, “Sanat sanat için mi, toplum için mi?” sorusuna şu şekilde cevap veriyor: “Kesinlikle sorulması ve hiç eskimemesi gereken bir soru. Ben, dengeyi savunuyorum. Sanatın sanat için olan kısmı çok güzel, ancak bir sanat eserinin toplumsal bir bağlamdan yoksun olamayacağını düşünüyorum. Sanatçılar, içinde bulundukları toplumun sosyolojik, ekonomik, kültürel ve tarihsel koşullarından etkilenmeden özgün eserler üretemezler.”

Taşçı, sanatının toplumsal yönüne de özellikle dikkat çekiyor ve gençlerimizin kültürümüze karşı olan tutumunu değiştirmeyi hedefliyor. “Gençlerimizin kültürümüzü, kaba tabirle 'tü kaka' görmemelerini istiyorum. Bu, bir kültürün geçmişten bugüne kadar nasıl şekillendiğiyle ilgilidir,” diyerek, özellikle genç sanatçılara kültürel farkındalık yaratmak adına sorumluluklar düştüğünü vurguluyor.

“SANATÇI HER ZAMAN MUHALİF OLMALI”

Ferhan Şensoy’un sanatçının rolüyle ilgili söylediği “Sanatçı her zaman muhalif olmalı, iktidar ne kadar değişirse değişsin sanatçı her zaman fikrini belirtmeli” sözlerine de katıldığını ifade eden Taşçı, eserlerinde toplumsal eleştiriyi de işlediğini belirtiyor. "Sanatçı, yalnızca estetik değil, toplumsal eleştiriyi de eserlerine yansıtmalıdır," diyen Taşçı, sanatın sadece sanatsal kaygılarla değil, aynı zamanda toplumun karşılaştığı sorunlara dikkat çeker şekilde yapılması gerektiğini savunuyor.

Melik Bilgehan Taşçı, eserlerinde Anadolu'nun derin kültürünü yansıtmaya devam ederken, aynı zamanda sanatının toplumsal bir sorumluluk taşıması gerektiğini savunarak, gençlerin kültürel değerlerle daha güçlü bir bağ kurmalarını hedefliyor.

“YAPAY ZEKÂ SANATIN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRİYOR"

Genç ressam Melik Bilgehan Taşçı, teknolojinin sanata etkisi ve yapay zekânın sanat üretimindeki potansiyeli üzerine görüşlerini paylaştı.

Taşçı, bu alandaki araştırmalarını sürdürdüğünü ve teknolojiyi sanatında nasıl kullanabileceğini incelemekte olduğunu belirtti.

Sanatını geliştirirken teknolojinin sunduğu fırsatları değerlendirmeye başladığını söyleyen Taşçı, “Yapay zekâ, hayatımızın her alanında daha fazla yer alıyor ve bu da sanatın şekil değiştirmesine olanak sağlıyor. Ben de özellikle yapay zekâyı eser üretiminde nasıl kullanabileceğimi araştırıyorum.” dedi.

Taşçı, yapay zekânın sanatın özgünlüğüne etkisiyle ilgili soru işaretlerinin olduğunu vurguladı. “Yapay zekâyı kullanan kişi de bir sanatçı sayılabilir mi, ya da bu şekilde yapılan eserler sanatçının emeğiyle kıyaslanabilir mi? Bu konular üzerine ciddi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum,” diyerek, bu tartışmaların sanat dünyasında nasıl bir yer bulacağı konusunda belirsizliklerin olduğunu belirtti. Ancak, şimdilik bu konuyu eserlerinde yansıtmadığını ifade etti.

Melik Bilgehan Taşçı, gelecekte yapay zekânın sanat üretiminde daha fazla yer alacağını ve sanatçıların teknolojiyi nasıl kullanacaklarına dair önemli adımlar atacaklarını düşünüyor. Taşçı, sanatın sadece estetik bir öğe değil, aynı zamanda felsefi ve kültürel bir boyut taşıması gerektiğini savunarak, teknoloji ile sanatın birleşiminin getireceği yenilikleri araştırmaya devam edeceğini vurguluyor.

Editör: Uğurcan Bayrakdar