Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden Fakir Baykurt, 15 Haziran 1929’da Burdur’un Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy’de dünyaya geldi. Gerçek adı Tahir Baykurt olan yazar, çocukluğunu yoksullukla, köy işlerinde çalışarak geçirdi. O yıllarda eline geçen ilk kitap, onun hayatının yönünü değiştirdi.

Köy Enstitüsü’nde aldığı eğitim, sadece bir öğretmen değil; düşünen, sorgulayan bir aydın yetiştirdi ondan. Baykurt, tarlada gördüğü emeği, köydeki adaletsizliği ve halkın çabasını kalemine taşıdı.

Öğretmen, Sendikacı, Yazar

Eğitimine Gönen Köy Enstitüsü’nde başladı, Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü’nde tamamladı. Mezuniyetinin ardından Anadolu’nun dört bir yanında öğretmenlik yaptı. Öğrencilerine yalnızca harfleri değil, yaşamı anlatıyordu.

1965 yılında kurulan Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)’un kurucu başkanı olarak eğitim emekçilerinin sesi oldu. Bu süreçte baskılara, sürgünlere ve soruşturmalara maruz kaldı ama geri adım atmadı.

Onun için yazmak, bir mücadele biçimiydi. Toplumun sesini duyurmanın en kalıcı yoluydu.

Görüntü 24-8

“Yılanların Öcü” ile Başlayan Yolculuk

Baykurt’un 1959’da yayımlanan ilk romanı Yılanların Öcü”, edebiyat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Köylünün toprağı için verdiği mücadeleyi, gerçek bir hayat hikâyesi gibi anlattı. Roman, hem sansüre uğradı hem de halk tarafından benimsendi.

Eser daha sonra sinemaya uyarlandı, Türk sinemasında toplumsal gerçekçiliğin simgelerinden biri haline geldi. Ardından Irazca’nın Dirliği, Tırpan, Kaplumbağalar ve Onuncu Köy gibi romanlarla Anadolu insanının hikâyesini dünyaya duyurdu.

Göçle Değişen Hayatlar

1979’da Almanya’ya yerleşen Baykurt, orada öğretmenliğe devam etti. Ancak kalemi hiç susmadı. Bu kez Almanya’daki Türk işçilerin yaşamını yazdı; onların yalnızlığını, özlemini, iki kültür arasında sıkışan hayatlarını anlattı.

Duisburg’da kurduğu “Literaturcafé Fakir Baykurt” adlı edebiyat topluluğu, göçmenler için kültürel bir köprüye dönüştü. “Hem köyün hem gurbetin yazarıyım” derken, aslında Anadolu’nun nerede olursa olsun yaşadığını anlatıyordu.

Ölüm ve Miras

Gaziantep'e 2025 Avrupa Ödülü Verildi!
Gaziantep'e 2025 Avrupa Ödülü Verildi!
İçeriği Görüntüle

Fakir Baykurt, 11 Ekim 1999’da Almanya’nın Essen kentinde pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine cenazesi Türkiye’ye getirildi ve Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Bugün aramızdan ayrılışının 26’ncı yılında, onun romanları hâlâ aynı gücüyle okunuyor. “Yoksulluğun içinden doğan bir umut” olarak tanımlanan Baykurt, Türk edebiyatında hem halkın hem de emeğin sesi olmayı sürdürüyor.

Halkın Kaleminden Halk İçin

Fakir Baykurt’un en büyük mirası, sade dili ve halktan yana duruşuydu. Bir röportajında şöyle demişti:

Ben yazarken köylüyü, işçiyi, emekçiyi anlatıyorum. Çünkü ben onlardanım.”

Onun kalemi, sadece bir dönemin değil, bugün hâlâ süren adalet arayışının da sözcüsü.
Bugün, ölüm yıldönümünde Fakir Baykurt’u saygıyla, sevgiyle ve biraz da özlemle anıyoruz.

Muhabir: Haber Merkezi