EBRU APALAK

Üniversite okumak isteyen kişiler için düzenlenen Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), 21 ve 22 Haziran 2025 tarihlerinde yapılacak. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi’nin (ÖSYM) verilerine göre sınava başvurusu sayısı son geçen yıla göre yaklaşık yüzde 18 azalsa da bu yıl YKS’ye 2 milyon 560 bin 640 kişi başvurdu.

Çankaya Belediyesinden açık havada spor hizmeti
Çankaya Belediyesinden açık havada spor hizmeti
İçeriği Görüntüle

YKS, öğrencilerde gelecekle ilgili belirsizlik, kimlik sorgulaması, aile ve toplumsal baskılar nedeniyle yoğun stres, kaygı ve tükenmişlik yaratabiliyor. Bu baskıyı azaltmak için sınavın tek belirleyici olmadığını vurgulamak, destekleyici aile tutumları sergilemek ve gerekirse psikolojik destek almak önem taşıyor. Uzman Psikolojik Danışman ve Aile Danışmanı, aynı zamanda gazetemizin köşe yazarlarından Şakir İpek, sınava iki gün kala sınava girecek kişilere ve aileleri için yol gösterici önerilerde bulundu.

“KİŞİLİK GELİŞİMİ İÇİN TEHDİT”

Şakir İpek, öğrencilerin sınava hazırlık aşamasındaki başarısızlık korkusu, yetersiz ve değersiz hissetmelerinin kişilik gelişimleri için bir tehdit oluşturabileceğine dikkat çekti: “Öğrenciler YKS ile sadece bir bölüme değil bir hayat tarzına, mesleğe, toplumsal konuma adım atacaklarını düşünüyorlar. ‘Ya kazanamazsam?’ sorusu gençlerin zihninde kendi kişilik değerlerini sorgulamalarına neden oluyor. Belirsizlik özellikle ergenlik gibi kontrol duygusunun oldukça önemli olduğu bir dönemde bu yaş grubu için kaygıyı arttırıyor. Ergenlik, kimlik inşasının yoğunlaştığı bir dönem. Bu dönemde gençler ‘Ben kimim?’ sorusuna yanıt ararken sınav başarısı gibi bir endişe onları yorarak kişisel değer ve kişisel yeterliliklerini sorgulamalarına sebep olabiliyor. Bu, kişilik için bir tehdit.”

Ebeveynlerin “Biz senin için her şeyi yaptık”, “Bu sınav senin geleceğin” gibi cümleleri gençlerde yüksek performans beklentisi ve baskı yaratabiliyor. Arkadaşlarıyla kıyaslanma, sosyal medyada yapılan başarı paylaşımları gençlerde mükemmel olma baskısına dönüşüyor. Tüm bunlar sınav yaklaştıkça uykusuzluk, iştah kaybı, panik atak gibi rahatsızlıklara yol açabiliyor.

AİLELER NE YAPMALI?

İpek, bu sorunları yaşayan gençlere ve ebeveynlerine şunları önerdi: “Yetişkinlerin sınavın gelecek için tek belirleyici olmadığını hatırlamaları ve bunu sürekli gençlere hatırlatmaları, alternatif başarı yolları konusunda gençleri bilinçlendirmeleri, destekleyici ama baskıcı olmayan özgürlük tanıyan ama güvenliği ihmal etmeyen bir tutum sergilemeleri gerekiyor. Gencin uyku, beslenme ve sosyal yaşamını dengeli sürdürmesi için teşvik edilmesi önemlidir. Gerekirse bir uzmandan psikolojik destek almak da genci rahatlatabilir.”

BASKICI AİLELER İÇSEL MOTİVASYONU ZAYIFLATIR”

Ailelerin baskıcı tutumları, gençlerin sevgiyi başarıya bağlamasına ve içsel motivasyonlarının zayıflamasına neden olarak kaygılarının artmasına, aileleriyle ilişkilerinin bozulmasına yol açıyor. İpek, bunu şu sözlerle dile getirdi:
“‘Kazandığında seninle gurur duyarız.’ gibi ifadeler öğrenciye sevgiyi ve kabulü başarıya bağlama mesajı verir. ‘Başarılı olmazsam değerli değilim.’ düşüncesini doğurabilir. Ailelerin iyi niyetli ama baskıcı olması çocukta kaygıyı artırır. ‘Biz senin için her şeyi yaptık sana sadece çalışmak kalıyor.’ gibi söylemler öğrencinin taşıdığı sınav kaygısını arttırabilir. Özellikle yetersizlik duygusu ve hayal kırıklığı korkusu yoğunlaşır. Baskıcı aileler içsel motivasyonu zayıflatır.”

İpek, bunların yaşanmaması için destekleyici bir ebeveyn tutumunun gerekliliğini şöyle belirtti: “Anne babaların çocuklarına koşulsuz bir kabul ve çocuğun kendini değerli hissetmesini sağlamaları, çocuğun duygularına alan tanımaları, süreci normalleştirmeleri, çocuğa özerklik vermeleri gerekir. Sadece sonuç değil emek odaklı övgüde bulunmak gerekir. Sık sık eleştirme ya da kıyaslama yerine duygusal destek ve empati sağlamak gerekir. Sonuca odaklı övgüler vermek yerine sürece ve emeğe yönelik tercih edilmelidir. ‘Biz senin için fedakârlık yaptık’ söylemleri yerine ‘Bu süreci beraber aşacağız’, ‘Bu, senin geleceğin için önemli bir şey. Bunun sorumluluğunu sen al’ gibi söylemlerde bulunmak çocuğa destek olacaktır.”

SINAV YAKLAŞIRKEN ADAYLAR NE YAPMALI?

Sınava günler kala artan kaygı ve stresle başa çıkmak için gençlerin nefes egzersizleri yapmaları, olumlu telkinlerde bulunmaları ve zamanı küçük hedeflere bölerek planlamaları faydalı olabilir. Bu yöntemler kaygı ve stres seviyelerini azaltabilir. Ayrıca düzenli uyku, fiziksel egzersiz ve sosyal destek de psikolojik rahatlama sağlıyor. İpek, sınava girecek adaylara önerilerini şöyle sıraladı:
“Derin nefes ve karın nefes uygulamaları kalp hızını yavaşlatır, zihni sakinleştirir. Öğrenciler sınavdan önce kendilerini sürekli olumsuz düşüncelerle sınırlarlar. ‘Başaramazsam her şey biter’, ‘Bu sınav hayatımı belirleyecek.’ gibi düşünceler kaygıyı artırabilir. Bu nedenle olumlu telkinlerde bulunmalarını öneriyorum. ‘Sınavı geçmek için çok çalıştım, elimden geleni yapıyorum’ veya ‘Ne olursa olsun bu bir başlangıç, hayatımın sonu değil.’ demeleri öğrencinin beynindeki olumlu düşünceleri aktifleştirir. Zihinsel rol yapma teknikleriyle öğrencilerin sınavdan sonra her şeyin hâlâ yolunda gideceğini hatırlamaları gerekir.

Zaman yönetimi ve ufak hedefler sınavdan önceki son günlerde öğrencilerin zaman baskısını azaltır, kaygılarına yönetmelerine hizmet eder. Bunu yönetebilmek için gerçekçi olmak gerekir. Öğrencilerin sınav öncesi günlerde ‘Bugün şu konuyu bitiririm veya bugün iki saat çalışırım, 30 dakika ara veririm.’ gibi ufak ufak hedeflerle ilerlemeleri gerekir. Büyük bir çalışmayı küçük parçalara bölmek, huzurlu ve odaklı bir şekilde ilerlemeyi sağlar.

Gençlerin kesinlikle ve kesinlikle fiziksel aktivite ve egzersizi ihmal etmemeleri gerekir. Fiziksel egzersiz zihinsel rahatlama sağlar. Sınav öncesi yoğun çalışmanın ardından egzersiz yaparak vücutlarındaki gerilimi atmaları gerekir. Kısa yürüyüşler ya da yoga gibi aktiviteler, vücutlarında serotonin ve endorfin salgılayacağı için kendilerini daha iyi hissetmelerine hizmet eder.

Bunun yanında gençlerin sosyal destekleri de kullanmaları gerekir. Aileleri, arkadaşları, akrabaları yanlarında iyi hissettikleri, güvenilir buldukları kişilerle duygularını paylaşmaları ve onlarla sohbet etmeleri çok değerlidir. Uyku düzenlerini kesinlikle bozmasınlar. Sınav öncesinde stres nedeniyle uykusuzluk yaşanabilir. Uykusuzluk kaygıyı artırır, performansı düşürür. Uyku hijyeni için bilgisayar, telefon ve diğer elektronik cihazlardan uyumadan en az bir-iki saat önce uzak durmaları, rahatlatıcı bir ortam oluşturmaları, uykuyu düzenli bir şekilde bir akşam rutini ile yönetmeleri öğrencilere iyi gelecek.”

Muhabir: Haber Merkezi