BloombergHT’de yayınlanan bir habere göre enerjide dışa bağımlılığını kırabilmek için birçok proje üzerinde çalışan Çin, İç Moğolistan bölgesinde güneş ve rüzgâr enerjisiyle üretim yapacak büyük bir yeşil hidrojen tesisi kurulmasını onayladı. Tesis 1.85 gigawatt güneş enerjisi ve 370 megawatt rüzgâr enerjisiyle yıllık 66 bin 900 ton yeşil hidrojen üretecek. Projenin Ekim ayında başlaması ve 2023’ün ortalarına doğru çalışabilir hale gelmesi planlanıyor.

Yeşil hidrojen hepimizin bildiği lise fen derslerinde deneyini yaptığı, suyun elektrolize edilerek hidrojen atomlarının oksijen atomlarından ayrılması yöntemi ile elde ediliyor. Mavi hidrojen ise metanın yüksek sıcaklıklarda hidrojen ve karbon monoksite ayrıştırılması yöntemi ile elde ediliyor.

Yeşil hidrojen sudan üretildiği için daha çevre dostu olarak biliniyor fakat elektroliz işlemi için yenilenebilir enerji kaynakları kullanılmadığında karbon salınımı çok yüksek miktarlarda oluyor.

Aslında gezegenimize düşen kullanılabilir güneş enerjisi 23.000 TW/Yıl civarındadır. Bu gün tüm insanlığın kullandığı tüm enerji kaynakları ile üretilen ve tüketilen enerji ise 16 TW/Yıl civarında hesaplanmaktadır bu miktarın 2050 yılında bile ancak 28 TW/Yıl seviyesine çıkacağı öngörülmektedir. Bu hesapça tüm dünyada 1 yılda tüketilen enerjinin 1.340 katını sadece güneşten sağlamak olanağımız bulunmaktadır. Dünyanın sahip olduğu su rezervleri de düşünülürse tüm enerji ihtiyacımızı yeşil hidrojen ile çevreye zarar vermeden sıfır karbon salınımı ile sağlayabileceğimiz ortadadır.

Demek oluyor ki bu gün sahip olduğumuz teknoloji ile bile gezegenimizin iklim dengelerini bozan, havamızı, kentlerimizi zehirleyen fosil kaynakları kullanmaya hiçbir şekilde muhtaç değiliz.

Enerji uzmanlarına göre, yeşil hidrojen 10 yıl içinde doğal gaz ve kömürden elde edilen hidrojenden çok daha uygun maliyetli hale gelerek enerji dönüşümü sağlayan en ucuz yakıt olacak.

Reuters’ta yer alan bir başka habere göre ise, Avustralya Hükümeti temiz hidrojenin ulaşım, elektrik ve endüstriyel süreçlerde fosil yakıtların yerini alması için adımlar atacak. Avustralya Hükümeti yeşil hidrojen ile 8 binden fazla iş imkânı yaratabileceğini ve 2050’ye kadar yılda 11 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla sağlayacağını tahmin ediyor.

BloombergNEF (BNEF) tarafından yapılan bir analize göre yeşil hidrojen, mevcut teknolojiler sayesinde 2030’dan önce rekabetçi hale gelebilir ve kilogram başına 2 dolardan daha az maliyete sahip olabilir. BNEF, yeşil hidrojenin 2030 yılına kadar 1,33 ABD dolarına mal olacağını ve 2050 yılına kadar kilogram başına yaklaşık 0,76 ABD dolarına kadar da düşeceğini öngörüyor.

Ülkemiz fosil enerji kaynakları açısından oldukça fakir bir coğrafyada, fakat güneş enerjisi konusunda son derecede şanslıyız. Güneş enerjisi ile elektrik elde etmenin yöntemi biliniyor ve artık yaygın olarak da kullanılıyor. En büyük sorun elektriğin depolanmasında, özellikle güneşin olmadığı zaman dilimlerinde elektrik üretimine nasıl devam edileceği büyük bir sorun. Yeşil hidrojen yöntemi işte bu sorunu çözüyor, güneş ışığı varken ürettiğin hidrojeni depolayarak güneş ışığının olmadığı zaman dilimlerinde bu hidrojeni elektrik üretiminde kullanman mümkün. Hem de sıfır emisyon, yani sıfır karbon salınımı yaratan bir yöntem bu.

Ayrıca pillere alternatif olarak başta otomobiller olmak üzere hidrojen birçok aracın çalıştırılmasında da rahatlıkla kullanılabilir.

Bilimsel ve teknolojik gelişmeleri takip etmek ve mümkünse bu gelişmelerde öncü rol üstlenebilmek bir toplumun refahı ve hatta bekası için son derecede önemlidir.

Petrolümüz yok, keşke Musul ve Kerkük’ü alsak da petrole kavuşsak diye söylenip duracağımıza bu teknolojik yöntem üzerinde çalışıp, hayata geçirsek çok daha akıllıca ve kolay olmaz mı?