Yahu kardeşim taban zaten suyu sıkılmış limon gibi ÖTV, KDV vesaire derken vergi ödemekten canı çıkıyor, sizin asıl yapmanız gereken vergiyi tabana değil o vergi ödemeyen imtiyazlı tavana yaymak onların vergi ödemesini sağlamak olmalıdır.
Malum vergide “az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almak” bu suretle de toplumda bozulan gelir dengelerini vergi politikalarını kullanarak yerli yerine oturtmak diye bir ilke var sizin bundan da mı haberiniz yok?
Bakın sevgili okurlarım tarih boyunca yıkılan devletlerin hemen hemen hepsi yanlış vergi politikaları yüzünden yıkılmıştır!
Örneğin İngiltere sömürgesi Amerika’dan insaf ötesi vergi toplamaya kalkınca Amerikalılar isyan etmiş, o meşhur Boston Çay Partisi protestosu patlamıştı. İsyan eden Amerikan halkı İngiliz monarşisinin Amerika’daki egemenliğine son vererek yeni ve halk egemenliğine dayanan bir devlet kurmuştur.
Benzer bir olayda Hindistan’da yaşanmış, Mahatma Gandhi’nin İngilizlerin koyduğu fahiş Tuz Vergisini protesto etmek için başladığı o meşhur yürüyüşünün sonunda Hindistan bağımsızlığına kavuşmuştur.
En nihayetinde İngilizler sadece bu yanlış vergi politikaları yüzünden en önemli iki sömürgesini kaybetmiştir.
Unutmayın İslam Halifesi Ömer dahi koyduğu vergiyi haksız bulan biri tarafından tertiplenen bir suikast sonucunda camide katledilmiştir.
Sonuç olarak sanırım bir devletin yıkılmasında en önemli sebebin yanlış vergi politikaları olduğu konusunda hemen hemen hiç kimsenin itirazı olmayacaktır.
Vergi konusunda uzman olan Ozan Bingöl bir sosyal medya paylaşımında şöyle demiş, ben çok beğendim sizinle de paylaşayım istedim:
Benjamin Franklin yıllar önce şöyle söylemiş; “Ölüm ve Vergiler dışında hiçbir şey kesin değildir.” Tabi Franklin o dönem bizden habersizmiş, öngörememiş. Çünkü bizde olsaydı şöyle söylerdi; “Ölüm herkes için kesin ama vergiler belli bir imtiyazlı grup için asla kesin değildir.”
Bizim ülkemizde imtiyazlı kesimler hemen hemen hiç vergi ödemezler, hatta dolaylı vergilerden bile kolayca kaçınırlar.
Nasıl mı?
Şöyle örneğin bir patron kendi arabasını, karısının arabasını, çocuklarının arabasını şirket üzerine yapar vergiden düşer.
Üstelik ticari kullanım özel kullanım ayrımı yapmadan bu arabaların tüm benzin mazot sigorta bakım onarım giderlerini de masraf yazar vergiden düşer. Yani onlar kullandıkları arabalara ait sadece ilk yatırım ve masraflardan değil bu ilk yatırım ve masraflar üzerinden alınan dolaylı vergilerden de kolayca kurtulmuş olur
Aynı şekilde çoğu patronun evin mutfak alışverişi, kişisel seyahat ve yeme içme gibi giderlerinin faturasını da şirketine gider gösterip, vergi matrahından düştüğü herkesin bildiği bir uygulama değil midir?
Yanlış vergi politikalarının bir devleti nasıl yıktığı konusuna geri dönersek, bir devlet vergi politikasında iki temel hata yapar:
1- Fahiş vergi toplar.
2- Yetersiz vergi toplar.
Bir devlet fahiş vergi toplamaya kalkarsa ki tarihte bunun birçok örneği vardır buna karşı halk genelde aşağıdaki yöntemler ile direnir.
1- Üretim yapmaz.
2- Ekonomik faaliyetlerini kayıt dışına kaydırır.
3- İsyan eder, başkaldırır.
Her üç tepkide devlet için çok büyük sorundur, tepkiler bir aşamayı geçerse devlet meşruiyetini kaybeder ve yıkılır.
Peki, devlet yetersiz vergi toplarsa ne olur?
Bu durumda da başta güvenlik olmak üzere devletin varlığını sürdürmeye yönelik faaliyetler aksar, devlet hizmet üretmekten aciz duruma düşer ve gene meşruiyetini kaybederek yıkılır.
Görüldüğü gibi vergi politikaları “kıldan ince, kılıçtan keskin” çözümü kolay olmayan adeta bıçak sırtı dengede bir karar verme sürecini içerir.
Bu karar verme sürecini daha da zorlaştırmamak için olmazsa olmaz koşul ise devletin harcamalarını minimum seviyeye indirebilmesi ve mutlak suretle israftan kaçınmasıdır. Yoksa harcamaları karşılayabilmek için vergileri artırmak zorunda kalır ve yukarıda bahsettiğim kısır döngü başlar.