Yeşil Etki Derneği Başkanı Mine Ataman, geçtiğimiz gün TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarındaki özellikle gıda enflasyonuna ilişkin kamuoyundaki tepkilere yönelik bir değerlendirmede bulundu.

Başkan Yaşar'dan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü kutlaması
Başkan Yaşar'dan 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü kutlaması
İçeriği Görüntüle

Ataman, Türkiye tarım ve gıda ekonomisinin son yıllarda gerçek nedenleri gölgeleyen, çözümü imkânsızlaştıran bir “suçlu kahramanlar” anlatısına hapsolmuş durumda olduğunu belirterek, “Çiftçi, tüccar, market, aracı, ithalatçı, ihracatçı sırasıyla dönemsel “günah keçisi” ilan ediliyor, gıda enflasyonunu derinleştiren bir psikolojik yanılsama yaratılıyor. Herkes bir sonrakini suçluyor, takip edilebilirlik azalıyor, fiyatlar karanlıkta yükseliyor. Tüketici “çözümsüzlük psikolojisine” sokularak panik davranışına zorlanıyor.” dedi.

GIDA ENFLASYONU DEĞİL “ENDİŞE ENFLASYONU”

TÜİK tarafından açıklanan verilerde; ÜFE düşük çıksa bile gıda enflasyonunun yükseldiğini dile getiren Ataman, “Ekonomistlere göre durum “endişe enflasyonu” (anxiety inflation) olarak adlandırılıyor. Davranışsal ekonominin kurucularından Daniel Kahneman’a göre, “belirsizlik riski algısını artırır, risk algısı da fiyatları.” Harvard School’un2023 araştırmasına göre, “ekonomik aktörler belirsizlik hissettiğinde, geleceğe dair öngörü kaybı fiyat baskısına neden oluyor.” Gıda değer zincirindeki “panik satın almalara dayalı fiyat şişmesi, depolama davranışının değişmesi, aracıların maliyet hesaplarken risk primi eklemesi, çiftçinin üretim kararını kısa vadeye sıkıştırması, tüketicinin kendini sistemin dışında hissederek öfkeyi yanlış adrese yönlendirmesine” neden oluyor.” diye konuştu.

“TARLA–MARKET ARASI GEREKSİZ KİM”

Türkiye’de en büyük algı tuzaklarından birinin “aradaki maliyetlerin gereksiz olduğu yanılgısı.” Olduğunu söyleyen Mine Ataman, “Oysa, 2024 sonrası dünyada ürünün kendi ham madde değeri toplam maliyet içinde %10–20’lere düştü.” dedi.

“HER AY GIDA MALİYETLERİ AÇIKLANSIN”

Mine Ataman sözlerine şu şekilde devam etti: “Nasıl ki her ay TÜFE ve ÜFE açıklanıyorsa, aynı şekilde Türkiye’nin de aylık gıda değer zinciri raporu yayımlaması artık zorunluluktur. Belli başlı ürünlerde tarladan sofraya tüm maliyet kalemleri, gübre, mazot, enerji, sulama, lojistik, depolama, paketleme perakende payı şeffaf şekilde paylaşılmalı.

Bu sayede, kimlerin zincirde aşırı kâr elde ettiği, hangi maliyet alanlarının yapısal olarak düzenlenmesi gerektiği, hangi aşamada fiyat şiştiği, tüketicinin öfkesini nereye yöneltmesi gerektiği, politika müdahalesinin en etkin noktası bilimsel olarak ortaya çıkabilir. Şeffaflık, suçlu yaratma kültürünü bitirir; çözüm üretme kültürünü başlatır. Bu sayede, “tepkinin doğru adrese yönelmesini sağlanacak, herkes kime öfkelendiğini bilirse öfke manipüle edilemez. Çözümün maliyeti düşürülür. Sorun görünür olursa müdahale güçleşmez, ucuzlar ve hızlanır.”

“BİRİNCİ AÇLIK SAVAŞI BAŞLADI”

Türkiye ayrıca yalnızca yokluk dönemlerini değil, bolluk dönemlerini de yönetemeyen bir tarım ekonomisine sahip. Üretim arttığında fiyat çöküyor; fiyat düşünce çiftçi sektörden kopuyor; birkaç yıl sonra kıtlık riski oluşuyor. Bu kırılgan döngüyü kırmak için “Çiftçi Acil Durum Fonu” kurulmasını öneriyoruz.

Bu fon: devlet, üretici örgütleri ve sektör katkısıyla yıllık üretim dengesizliklerine karşı çiftçinin gelir kaybını telafi eden, üretimde sürekliliği güvence altına alan, bolluk yıllarında çiftçiyi koruyup kıtlık yıllarında piyasayı dengede tutan bir mekanizma olarak çalışmalı.

Aylık Gıda Değer Zinciri Şeffaflık Raporu ve Çiftçi Acil Durum Fonu hayata geçirilmedikçe Türkiye’nin gıda enflasyonuyla mücadele etmesi mümkün değil. Şeffaf maliyet yönetimi ve sürdürülebilir üretim güvence altına alınmadıkça suçlu kahramanlar yaratılmaya, çözüm ise ertelenmeye devam edecektir. Türkiye ancak; değer zincirini şeffaflaştırarak, psikolojik panik enflasyonunu doğru yöneterek, suçlu aramayı bırakıp çözüm ortaklığına yönelerek, gerçek maliyetleri görünür kılarak, gıda enflasyonunda çıkış yoluna ulaşabilir. Türkiye’nin çıkmazı kader değil, yönetim tercihidir.”

Muhabir: Haber Merkezi