GONCAGÜL KONAŞ
Tarım ürünlerinde pestisit (tarım ilacı) kalıntısı, Türkiye’nin hem ihracatında hem de halk sağlığında ciddi bir risk unsuru olarak öne çıkıyor. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör, pestisit kalıntısının temelinde çiftçinin artan maliyet baskısı ve yetersiz eğitim düzeyinin yattığını belirtti. Tarımsal girdilerin büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğunu hatırlatan Güngör, yüksek döviz kurları nedeniyle üreticinin bilinçsiz, tavsiye dışı ve yüksek dozda ilaç kullanımına yöneldiğini söyledi. Güngör'e göre bu durum sadece ihracat ürünlerini değil, büyük ölçüde iç piyasada tüketilen tarım ürünlerini de tehdit ediyor.
“YÜZDE 98 İLACI İTHAL EDİYORUZ”
Güngör, “Türkiye’de pestisid kalıntısı çok önemli. Bunun en büyük nedeni ekonomi ve eğitimdir. Yüzde 98 oranında tarım ilaçlarını yurt dışından ithal ediyoruz. Gübrenin yüzde 60-70’i, tohumların da büyük kısmı ithal. Dolar, euro aldı başını gitti. Çiftçi uzun zamandır para kazanamıyor, bu yüzden hastalık ve zararlılara karşı gereken mücadeleyi doğru yapamıyor.”diye kaydetti.
“TAVSİYE DIŞI İLAÇLAR VE YÜKSEK DOZ KULLANIMI KALINTIYA YOL AÇIYOR”
Türkiye’de ekonomik öneme sahip yaklaşık 680 hastalık ve zararlı bulunduğunu belirten Güngör, “Pestisit deyip kötülememek lazım. Bitkiler de hasta olur. Mühendis teşhis koyar, ilaç verir. Ama ilaçla mücadelede dikkat edilmesi gereken beş temel kural var: Doğru teşhis, doğru ilaç, doğru doz, doğru zaman ve doğru alet.” dedi.
Güngör, kalıntıların en büyük nedenlerinden birinin tavsiye dışı ilaç kullanımı ve yüksek doz uygulaması olduğunu belirtti. Güngör, “Mesela klorpirifos-metil diye bir ilaç var. Narenciyede ruhsatlı değil ama çiftçi bunu ucuz diye alıyor. Yetmediğini bildiği için, dekara 100 cc atması gerekirken 200 cc atıyor. Bu da kalıntıya neden oluyor.” ifadelerine yer verdi.
“ÜRÜNLERİN YÜZDE 90’I İÇ PİYASADA TÜKETİLİYOR”
Türkiye’nin ürettiği tarımsal ürünlerin sadece yüzde 10’unun ihraç edildiğini vurgulayan Güngör,
“Yüzde 90’ı iç piyasada tüketiliyor. Eğer bu ürünler analiz edilmezse, Bakanlık yeterince kontrol etmezse, iç piyasada büyük bir risk söz konusu. Avrupa, ABD gibi ülkeler üç aşamalı analiz yapıyor: Hastalık, zararlı ve pestisit kalıntısı. Limitin üzerinde çıkan ürünler iade ediliyor.” şeklinde uyarıda bulundu.
“İADE EDİLEN ÜRÜNLER İMHA EDİLMİYOR, ÜÇÜNCÜ ÜLKELERE GİDİYOR”
Kalıntı nedeniyle yurtdışından iade edilen ürünlerin çoğu zaman imha edilmediğini de belirten Güngör, “Ben 45 yıllık mühendisim, daha geçen hafta bakanlığın sitesinde bazı fıstıkların aflatoksin nedeniyle imha edildiğini gördüm. Ama genelde imha edilmiyor. İhracatçılar bu ürünleri zarar etmemek için üçüncü dünya ülkelerine satıyor. İran, Suriye gibi ülkelere. İç piyasaya da girip girmediği belli değil.” diye konuştu.
“DENETİMLER GEÇ GELİYOR, ÜRÜN ZATEN TÜKETİLMİŞ OLUYOR”
Türkiye’de denetimlerin yeterince etkili olmadığını söyleyen Güngör, “Bakanlık bazen denetim yapıyor, Migros gibi büyük marketlerde ayda bir kez ürün alıyor. Laboratuvar sonuçları bir haftada çıkıyor. Ama o domates, salatalık markette en fazla iki gün kalıyor. Sonuç geldiğinde ürün çoktan satılmış oluyor.” dedi.
Güngör ayrıca çiftçilerin tarlalarından da örnek alındığını ancak bunun da yetersiz olduğunu dile getirerek, “Bir Beypazarı’nı düşünün, oradaki tüm tarlalar bakanlık tarafından denetlenemez. O kadar laboratuvar yok. Denetim sayısı yetersiz.” ifadelerini kullandı.
“PESTİSİT KULLANIMI EĞİTİM VE EKONOMİYLE DOĞRUDAN İLGİLİ”
Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) önceki dönem Yönetim Kurulu Başkanı Özden Güngör, Türkiye’de tarımda yoğun pestisit kullanımının temel nedenlerini “eğitim eksikliği ve ekonomik sıkıntılar” olarak değerlendirdi. Güngör, “Burada polikültür ziraat var. Sebze, meyve, her türlü ürünün yetiştiği bir bölgedeyiz. Türkiye tarımının merkezi burası.” diyerek üretim çeşitliliğine dikkat çekti.
“AKDENİZ’DE PESTİSİT KULLANIM ORANI EN YÜKSEK BÖLGE”
Güngör, Akdeniz Bölgesi’nde kullanılan pestisit oranının yüksekliğine dikkat çekerek, “Pestisitlerin yüzde 33’ü Akdeniz Bölgesi'nde kullanılıyor. Hektara düşen ilaç miktarı ise 3 ile 3,5 kilogram arasında.” dedi. Bölgedeki yoğun tarımsal faaliyetin ve seraların bu kullanım oranlarını etkilediğini ifade etti.
“EN GÜVENLİ BÖLGE EGE OLABİLİR”
En güvenli pestisit kullanımı açısından Ege Bölgesi’ni işaret eden Güngör, “Ege bölgesi biraz daha kültürlü. Belki orayı en güvenli bölge olarak gösterebiliriz. Ama orada da ekonomik sorunlar nedeniyle bilinçli ilaç kullanımı yeterince yapılamıyor.” ifadelerini kullandı.
“FAYDALI BÖCEKLERİ ÖLDÜREN UCUZ İLAÇLAR TERCİH EDİLİYOR”
Tarımda ekonomik kaygıların yanlış ilaç seçimlerine neden olduğunu belirten Güngör, “Yüz liralık ilaç faydalıları öldürmüyor, hastalığı iyi kontrol ediyor ama çiftçi bunu pahalı buluyor. Onun yerine 15-20 liralık ilaç alıyor. Bu ilaçlar doğada faydalı böcekleri de öldürüyor. Faydalı böcekler ölünce zararlılarla mücadele de imkansız hale geliyor.” diye konuştu.
“DOMATES VE SALATALIK EN RİSKLİ ÜRÜNLER”
Market raflarında görülen “pürüzsüz” ürünlerin, pestisitsiz yetiştirilemeyeceğini vurgulayan Güngör, “Domates, salatalık, biber… Hele hele salatalık ve domates en riskli ürünler. Bu kadar hastalık ve zararlının olduğu ortamda pırıl pırıl bir domates görüyorsan bilin ki ilaç atılmıştır.” dedi.
Güngör, “Organik domates eğri olur, üzerinde çizikler olur. Pas gibi lekeler olur. Eğer hiçbir iz yoksa o ürüne ilaç atılmıştır.” uyarısında bulundu.
“İLAÇ DOĞRU KULLANILIRSA RİSK YOK”
Pestisitlerin doğru kullanımı halinde insan sağlığı açısından risk taşımadığını ifade eden Güngör, şu bilgileri paylaştı: “Doğru teşhis, doğru ilaç, doğru doz, doğru zaman, doğru ekipmanla yapılan ilaçlamada kalıntı kalmaz. Etikette yazan ‘ilaçla hasat arası süre’ye de dikkat edilmelidir. Bu süre üç, yedi, on dört ya da yirmi bir gün olabilir. Uygulanmazsa kalıntı riski doğar.”
“BELGE SUNAMAYANLARA 210 BİN LİRA CEZA KESİLİYOR”
Tarladan markete kadar denetim zincirine de değinen Güngör, cezai yaptırımlar hakkında, “Çiftçiye ulaşılıyorsa 21 bin lira ceza kesiliyor. Peşin öderse yüzde 25 indirimle 16 bin lira civarına iniyor. Ancak küçük marketler halden ürün alıp belgesini sunamazsa, Türk Gıda Kodeksi'ne aykırılıktan 210 bin 622 lira ceza kesiliyor.” ifadelerini kullandı.
“İHRAÇ ÜRÜNÜ KALINTILIYSA İMHA EDİLMELİ, AMA…”
Güngör, kalıntı çıkan tarım ürünlerinin imha edilmesi gerektiğini vurgularken, bu sürecin çoğu zaman uygulanmadığını ima ederek, “Eğer bir domates tarlasında kalıntı çıktıysa imha edilmesi lazım. Ama edilmediğini de biliyoruz. Bunu hepimiz biliyoruz.” dedi.