17. yüzyılın sonundan 18. yüzyılın başına dek Rusya İmparatorluğu'nu temelinden sarsan reformlara imza atan I. Petro, ya da bilinen adıyla Büyük Petro (Pyotr Velikiy), geleneksel Rusya'yı modern bir Avrupa gücüne dönüştürme hedefiyle tarihe adını yazdırdı. Acımasız yöntemleri ve sıra dışı kişiliğiyle anılan "Deli Petro", ülkesini yeniden şekillendiren bir lider olarak hem hayranlık hem de eleştiri topladı.
KARMAŞA İLE TAHTA ÇIKIŞ
9 Haziran 1672'de Moskova'da doğan Petro'nun tahta çıkışı zorlu bir döneme denk geldi. Üvey kardeşi IV. İvan'ın sağlık sorunları nedeniyle, 1682'de Petro ve üvey kardeşi aynı anda çar ilan edildiler.
Ancak gerçek iktidar, üvey kız kardeşi Sofya Alekseyevna'nın elindeydi. Genç Petro, devlet işlerinden ziyade askeri konulara ve yabancı kültürlere ilgi duyarak Moskova'daki Alman Mahallesi'nde Batılı uzmanlarla gemi yapımını, askeri teknolojiyi ve Avrupa yaşam tarzını öğrenmeye başladı. 1689'da Sofya'nın darbe girişimi başarısız olunca, Petro gerçek iktidarı ele alarak ülkeyi tek başına yönetmeye başladı.
BÜYÜK AVRUPA GEZİSİ VE FİKİRLERİN OLUŞUMU
1697-1698 yılları arasında Petro, kimliğini gizleyerek "Büyük Elçilik" adıyla Avrupa'ya uzun bir seyahat gerçekleştirdi. Hollanda, İngiltere ve Avusturya gibi ülkeleri ziyaret ederek tersanelerde çalıştı, fabrikaları gezdi, askeri teknolojileri inceledi ve dönemin önde gelen bilim insanları ve devlet adamlarıyla tanıştı. Bu seyahat, Petro'nun Batı hayranlığını pekiştirdi ve Rusya'yı modernleştirme vizyonunu şekillendirdi.
RUSYA'NIN YENİDEN İNŞASI
Petro'nun dönüşüyle birlikte Rusya'da kapsamlı reformlar dönemi başladı. Askeri, devlet yönetimi, ekonomi, sosyal ve kültürel alanlarda köklü değişikliklere gidildi. Modern ve güçlü bir ordu kurularak Rusya önemli bir deniz gücü haline geldi.
Merkeziyetçi bir yönetim anlayışıyla yeni idari birimler oluşturuldu ve liyakate dayalı atamalar yapıldı. Sanayileşme teşvik edilerek maden ocakları ve fabrikalar kuruldu.
Toplumun Batı tarzına yaklaşması için sakal kesme zorunluluğu getirildi, Batı kıyafetleri teşvik edildi ve yeni bir alfabe kabul edildi. Eğitim ve bilime büyük önem verilerek çeşitli okullar ve akademiler kuruldu, hatta Rus Bilimler Akademisi'nin temelleri atıldı.
En önemli projelerinden biri ise Baltık Denizi kıyısında kurulan modern başkent Sankt Petersburg oldu. Ayrıca, Ortodoks Kilisesi'nin devlet üzerindeki etkisi azaltılarak kilise devlete bağlandı.
ZORLUKLARLA ACIMASIZCA BAŞEDİŞ
Petro'nun reformları, geleneksel Rus toplumu ve özellikle soylular ile din adamları arasında büyük bir direnişe yol açtı. Batı kültürünün dayatılması tepkiyle karşılandı.
Petro, bu direnişi kırmak için acımasız yöntemlere başvurdu, isyanlar şiddetle bastırıldı ve muhalifler ağır şekilde cezalandırıldı. Oğlu Aleksey'in reformlara karşı çıkması üzerine Petro, oğlunu hapse attırıp ölümüne neden oldu.
RUSYA'NIN YÜKSELİŞİ
Petro'nun dış politikası, Rusya'yı Avrupa'da önemli bir güç haline getirme hedefi üzerine kuruluydu. İsveç'e karşı kazanılan Büyük Kuzey Savaşı (1700-1721), Rusya'nın Baltık Denizi'ne çıkışını sağladı.
Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan savaşlarda Azak Kalesi ele geçirildi ancak bazı kazanımlar geri verilmek zorunda kalındı. İran Seferi (1722-1723) sonucunda ise Hazar Denizi'nin batı ve güney kıyılarında topraklar elde edildi.
Petro'nun başarılı dış politikası ve askeri reformları sayesinde Rusya, kısa sürede bölgesel bir güçten Avrupa'nın önemli aktörlerinden biri haline geldi.
KİŞİLİĞİ VE MİRASI
Büyük Petro, enerjik, meraklı, vizyon sahibi bir lider olmasının yanı sıra öfkeli, acımasız ve otoriter bir kişiliğe sahipti. El işlerine meraklıydı ancak geleneksel değerlere karşı tutumu eleştirildi.
8 Şubat 1725'te hayatını kaybeden Petro'nun reformları, Rusya'nın siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını temelden değiştirdi. Ülkeyi Avrupa'ya yaklaştırdı, modern bir ordu ve donanma kurdu, sanayileşmenin temellerini attı ve eğitimi teşvik etti. Sankt Petersburg, onun modernleşme vizyonunun sembolü olarak varlığını sürdürüyor.
Ancak reformların bedeli de ağır oldu. Halkın üzerindeki vergi yükü arttı ve muhalefet acımasızca bastırıldı. "Deli Petro" lakabı, onun hem dönüştürücü hem de tartışmalı mirasını yansıtan bir ifade olarak tarihte yerini aldı.