Oryantalizm doğuyu anlamaktır. Doğuda din, edebiyat, sanat gibi olguların içselleştirilmesidir. Oryantalizm doğuya karşı olan tecessüsü dindirmektir. Aslında gerçekte oryantalizme baktığımızda istenilen değil de olması gereken doğunun yaratılışını görmekteyiz. Şarkiyatçı davranırken aslında batı kendi şarkiyatını kendi oluşturma çabasındadır. Batı kendi doğusunu kendisi üretir ve buna oryantalizm der. Önemli zat Edward Said’de bu konuda bu şekilde düşünmektedir.
Oryantalizm doğuyu anlamaktır. Doğuda din, edebiyat, sanat gibi olguların içselleştirilmesidir. Oryantalizm doğuya karşı olan tecessüsü dindirmektir. Aslında gerçekte oryantalizme baktığımızda istenilen değil de olması gereken doğunun yaratılışını görmekteyiz. Şarkiyatçı davranırken aslında batı kendi şarkiyatını kendi oluşturma çabasındadır. Batı kendi doğusunu kendisi üretir ve buna oryantalizm der. Önemli zat Edward Said’de bu konuda bu şekilde düşünmektedir.
Oryantalizmi bir tür doğu kültür mühendisliği olarak görmek mümkündür. Oryantalizm bu açıdan bakıldığında hiç de masum değildir. Yıllarca yenilikleri ve bilimi kendinden uzak tutan batı gücü elinde tutmaya başladığı günden bu yana aynı şeyi yani doğuyu kullanmayı bilmiştir. Doğu da yaşanan ve yaşanmış olanları bilen, öğrenen batı bir süre sonra bu toplumları öğrenmektense bu toplumları istediği şekle sokmak üzere çalışmaktadır. Elinde olmayanı almış, Üretilmişleri ise çalmıştır.
Oryantalizm 18 ve 19. Yüzyıl da ki sanayi kapitalizminin gelişme döneminin zihniyeti tarafından ortaya atılmıştır. Mantık aslında çok basittir. Sanayi devriminden sonra daha çok hammadde, pazar gibi olgulara ihtiyaç duyan batı hammaddenin en yoğun olduğu doğuya mahkumdu. Petrolün rezervlerinin olduğu bu yerde hakim kişi olmak zorunda idi. Bunun için ilk önce karşı kültür öğrenilmeli ki sonra saptırılabilmelidir. En büyük emperyalizm kültür emperyalizmidir. Çünkü kültürü ve tarihi olmayan toplumlar herhangi bir şeyin ardılı olamaz yıkılmaya mecbur kalırlar. Manüplasyona çok açık durumdadırlar. Sanatın her dalında, tarihte emperyalist taraf her zaman spekülastif davranır ve değişimi besler.
Batıda doğu stilleri taklidi söz konusudur. Çin seramikleri taklit edilmiştir. Ortaçağ’ın barok sanatında Kuzey Afrika Müslümanları ve Türklerin izlerine rastlamak mümkündür. Doğunun sanatta ki başarıları kullanılmış ve bu bir yeni sistemcesine sunulmuştur.
Fransız Resim Akademisi’nde Jean Dominique İngres’in Türk Hamamı tablosunda doğuyu erotizm ve ahlak üzerinden eleştirmiş kadınlarını ise metalaştırarak cinsel objeler olarak betimlemiştir ve bunda keza başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Roma’nın ahlaki değerleri(!) tartışılmadan, süzgeçten geçirilmeden bu topraklar eleştri oklarının altında kalmıştır.
Bu alışkanlıkları 20. Yüzyılda da devam etmiştir. Matisse’nin doğucu çıplak kadın tablosu buna örnek olur. Bunlar haricinde batı, doğuyu erotizmin dışında barbarlıkla da betimlemiştir. İmparatorluklar zamanında insanlar bölge kolluk kuvvetlerini ve insanları resmen yamyam olarak görmüşlerdir.
Keza ülkemiz dışarıda milliyetçi bakış açısısına sahip kanaat önderleri tarafından Arap kültürüne sahip gibi gösterilmektedir. Yabancı ülkelerde yaşayan sade halk bu topraklarda fes giyilip deveye binildiğini düşünmektedir ya da bu şekilde lanse etmektedir.
Yani oryantalizm aslında batının sömürgeci faaliyetlerinin rahat gerçekleştirilmesinde kullandığı profesyonel bir siyasal teknik diyebiliriz. Ters bir propaganda ile doğuyu istediği gibi tasvir eder ve bunu yeri geldiğinde doğuya bile en iyi şekilde meze eder. Oryantalizm batının doğuya üstünlük çabasıdır ve başarılı olduğu bir alandır. Batı doğuyu kendine göre yaratır, kullanır ve kullanacaktır. Çünkü güneşin doğuşu biliminde başlangıcıdır.