3 Haziran Nâzım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 59. yılıydı. Nâzım’ı sevgi ve özlemle anıyorum. Işıklar içinde uyusun....

3 Haziran Nâzım Hikmet’in aramızdan ayrılışının 59. yılıydı. Nâzım’ı sevgi ve özlemle anıyorum. Işıklar içinde uyusun. O aramızda şiirleriyle yaşıyor ve yaşayacak.

Bugün sizlerle Nâzım’ın şair dostu Yevgeni Yevtuşenko ile olan dostluğunu ve ölümü üzerine Yevtuşenko’nun yazdığı “Nâzım’ın Yüreği” şiirini paylaşacağım.

Tam adı Yevgeni Aleksandroviç Yevtuşenko’dur. 18 Temmuz 1932 tarihinde Sibirya’da, Zima adlı küçük bir kasabada doğmuş, 1 Nisan 2017 tarihinde Oklahoma/Tulsa’da aramızdan ayrılmıştır. Nâzım’dan çok etkilenmiş bir şairdir. Jeolog olan annesi ve babası tarafından daha çocuk yaşta edebiyat sevgisi kazandırılmıştır.. Kendi yazdığı otobiyografisinde; “Babamın sayesinde daha 6 yaşındayken okuma ve yazmayı öğrendim, seçmeden Aleksandre Dumas, Flaubert, Boccaccio, Migule de Cervantes ve Orson Welles gibi yazarları bir nefeste okuyordum.” diyor. Yevtuşenko’nun ilk şiiri 1949 yılında 17 yaşındayken yayınlanır. Yevtuşenko, lirik aşk şiirleri, söylevi andıran siyasal şiirler ve uzun anlatısal şiirler yazmıştır.

Eserleri : Geleceğin Öncüleri (1952), Üçüncü Kar (1955); Zima Kavşağı (1956), Babi Yar (1961), Bratskaya İstasyonu (1965), Yaşantım (1968) de yayınlanmıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, ABD’nin Oklahoma eyaletindeki Tulsa Üniversitesi’nde çalışmaya başlar ve ailesiyle birlikte ABD’ye yerleşir. Burada edebiyat dersleri veren Yevtuşenko 1 Nisan 2017 de 85 yaşında aramızdan ayrılır.

Türkiye’yi de çok seven Yevtuşenko, “Zima Kavşağı” kitabına yazdığı “Onuncu Köy” önsözünde duygularını şu şekilde dile getirir. “Ben Türkiye konusunda inanılmaz ölçüde şanslıydım, çünkü hayatımda tanıdığım ilk Türk Nâzım Hikmet’ti. Hikmet hapishanedeyken, 19 yaşında, neredeyse hiç tanınmayan bir ozan olan ben “Hikmet’e Özgürlük” adını verdiğim bir şiir yazıp ona adamıştım. Şiir 1951 yılında yayınlandı.”…”Türkiye imgesini bana ondan daha iyi kim verebilirdi? Onun imgesinde Türk karakteri, yalnızca kuramda değil uygulamada da, cömertlik ve iyi yüreklilikte, enerjiydi, sıcaklıktı, yaralı bir özgürlük sevdasıydı, kardeşlik özlemiydi, böylesine karmaşık ulusal ve uluslararası tarih içinde kendi kimliğini bulma konusunda kahramanca girişimlerdi.”

Nâzım Hikmet ile olan dostluğunu “Nâzım’ın Yüreği” adlı şiiriyle dile getirir. Bu şiiri Nâzım’ın ölümü üzerine yazmıştır. Ziya Yamaç’ın çevirdiği şiiri buraya alarak yazımı bitiriyorum. Aramızdan ayrılışının 59. Yılında tekrar Nâzım Hikmet’i sevgi özlemle anıyorum.

NÂZIM’ın YÜREĞİ

“Usanınca gerçeklerin yalanından,/kaygan,yüzsüz baskıdan,tunç Nâzım’ı anımsarım/ve sesini/biraz hançerimsi:/’Merhaba kardaşım…/ne o, neden yüzün asık öyle/Boş ver!/yoksa şiir mi takıldı bir yerde?/gel birlikte bitirelim./Paran mı yok?/Bakarız bir çaresine, dert değil./Kız mı?/Aldırma bulunur…’ Oysa asıl kendisinde var bir şey,/içini kemiren/yüz çizgilerinden dehşetle akan:/’Hepsi iyi de,/şu yürek ağrısı…/Adam sen de/ağrıya dursun, yaşıyoruz ya…’/Kimisi için şiir bir roldür,/kimisine bir dükkan,/kazançtır,/onun içinse ağrıdır şiir,/rol değil./ Nâzım’ın yüreği de ağrıdı durdu işte./Üzerine titreyen doktoru bir gün,/hani pek de güvenemiyerek,/tenbih etmişti bana:/’bakın’ demişti,/’Keskin konulardan kaçının ki/ağrımasın Nâzım’ın yüreği…’/ Hey gidi doktor…/Hastanız gitti./Yaranadı çabalarınız./Yüreğiyse onun/gizli gizli çarparak/sürdürdü ağrısını/ölümünden sonra da./İçimdeki acı için ağrıyor,/ Türkler için, Ruslar için ağrıyor,/kendisi gibi mapusta özgür olanlar için/özgürlükte mapus gibiler için/ağrıyor./ Hapishane acılarıyla yanan o yürek/ -ölümünden sonra bile-/ dinlemiyor doktorları,/korkak olduğumuz zaman/ağrıyor./neme gerek dersek/ağrıyor/onun gibi açık yürekle:/ ‘Merhaba kardaşım…’/diyemezsek ağrıyor…/varsın ağrısın/hepsi için yüreklerimiz,/tek ağrımasın Nâzım’ın yüreği.”

Bol okumalı yıllar diliyorum.