Volkan ALTINBAŞ

Sakarya Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi, Yazar.

Seçimle ilgili son günlerde rağbet gören bir konuya açıklık getirme niyetindeyim.

Başta ana akım medya yorumcuları olmak üzere medyanın her alanında yer alan haber içerikli söylemlerde sürekli olarak algısal bir vurgu yapılıyor:

“AKP neden kaybetti?”

Yani “CHP ‘nasıl’ kazandı sorusundan ziyade AKP’nin ‘neden’ kaybettiği sorunsalı üzerinde duruluyor ve bu konuda çeşitli gerekçeler sıralanıyor:

Birincisi küskünleşen emekliler...

İkincisi ekonomideki kötü gidişat...

Üç: AKP'li üst düzey isimlerin 'artık' halktan kopukluğu...

Dört: Sandığa gitmeyen seçmenler (Ki bu da demokratik karar ve oy verme tercihine dâhildir demokrasilerde)

vs.

Pekâlâ, biraz geçmişe gidelim o halde:

Hani Ekrem İmamoğlu, Karadeniz ve Anadolu turu yaparken,

“-Sen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanısın!

-Ne işin var Karadeniz'de, Anadolu'da?

-Otur oturduğun yerde.

-Cumhurbaşkanı gibi hareket ediyor." gibi söylemlere maruz kalmıştı.

Farkında mısınız bilmiyorum ama Karadeniz sınırları içindeki Kastamonu, Sinop, Zonguldak, Bartın ve Giresun artık CHP saflarında.

Manidar değil mi?

Ya da Anadolu penceresine bakıldığında Kırıkkale, Amasya, Kilis, Afyon, Uşak, Manisa, Kütahya, Denizli belediyeleri de 'artık' CHP'ye geçmiş durumda.

Algı yönetimi konusunda kendisini başat güç olarak kabul eden medyacılar ve anket şirketi patronları, her ne kadar AKP kaybetti algısı yaratmaya çalışsalar da gerçekler farklı gibi.

Israrla AKP kaybetti algısı üzerinden ilerleniyor ve ama kabul edilmesi gerekiyor sanırım: 31 Mart seçimlerini Sayın Ekrem İmamoğlu kazanmış görünüyor. Kaybeden sayısı ise AKP ile sınırlı değil…

***

6’lı masanın bileşenleri olan Deva, Gelecek, Demokrat Parti ve Saadet Partisi’nin toplam oy oranı 1.31... Bu oy oranı aklımızda duruversin... Ayrıca bu partilere 36 vekil veren Kılıçdaroğlu'nun koltuğu nasıl kaybettiği de...

İyi Parti’nin oy oranı ise 3.4.

Ve geçtiğimiz günlerde Sayın Akşener kurultayda genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.

Meseleye bu açıdan baktığımızda ise ortaya çıkan alt metin şu gibi görünüyor: İmamoğlu yalnızca AKP'ye karşı bir seçim değil aynı zamanda kendisini cumhurbaşkanlığına aday göstermeyen (ya da gösteremeyen) 6’lı masanın bileşenlerine karşı bir utku da kazanmış gibi görünüyor.

Gelelim ben bu yazıyı yazarken abartıyor muyum sorusunun yanıtına:

***

Financial Times: "İmamoğlu Erdoğan’ın ezeli rakibi ve gelecekteki cumhurbaşkanı adayı statüsünü sağlamlaştırdı."

The Guardian: "İmamoğlu, Erdoğan'ın siyasi rakibi haline geldi. "

New York Times: "Çok sayıda Türk, İmamoğlu'nu potansiyel cumhurbaşkanı olarak görüyor"

Le Soir: "İmamoğlu için ulusal bir kader şekilleniyor"

Sonuç olarak bakıldığında Sayın Ekrem İmamoğlu, hem AKP'ye hem 6’lı masaya hem kendisini aday göstermeyen Kılıçdaroğlu'nun yanlış politikalarına karşı büyük bir utku elde etmiş görünüyor. Tabi ki burada altı çizilmesi gereken son ve en önemli nokta CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in İmamoğlu'nun tüm bu hırsına 'bir numara benim' kibriyle yaklaşmayıp İmamoğlu'nun önünü açmış olması…

Bu bir utku ama kime yazar zaman gösterecek.

Benim sunduğum kanıtlarda olduğu gibi İmamoğlu mu kazandı yoksa AKP mi kaybetti?

2028’i bekleyelim, görelim.

Bekleyelim, çünkü algısal bir analizde sonuç değil süreç esastır…