Karl Marx ve Friedrich Engels’in kaleme aldıkları Komünist Manifestonun ilk bölümünü oluşturan ‘Burjuvalar ve proleterler’ şu cümleyle başlar: “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadelesinin tarihidir.” Komünist Manifesto’nun kuşkusuz en önemli cümlesi ise “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!” cümlesidir. Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati  feodal bir ağa ve patron olmanın verdiği şişik ego ile en üst perdeden konuşmuş ve son derecede hadsiz bir ifade ile; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim.” Demişti.  Nureddin Nebati’nin bu sözleri Komünist Manifesto’nun açık ve net bir doğrulamasıdır, ait olduğu feodal kapitalist sınıfın bilinci ile kapitalistlerin emeğini satarak geçinmekten başka bir çaresi olmayan proleter sınıfı nasıl gördüğünün nasıl küçümsediğinin en net ifadesidir. Ayrıca bu ifade külliyen yalandır da enflasyon sadece devletlere yaramaz, sadece devletleri borç ve yükümlülüklerinden kurtarmaz patronlara da yarar, patronları da ücret ve benzeri borç ve yükümlülüklerinden kurtarır. Enflasyonist ortamda zarar gören hem de yaşamsal zarar gören daima ücretli kesimdir. Kapitalizm ve feodalizm tahtını daima emekçilerin canları, kanları ve terleri ile inşa eder, onların gerçeklerin farkına vararak emeklerinin karşılığını alabilmelerini engelleyebilmek için de birleşmesini, dayanışmalarını engeller. Kimi zaman din iman, Allah kitap kimi zaman vatan millet hamaseti emekçilerin birleşmesini, bir araya gelmesini ortak bir dayanışma ile güç odağı oluşturmasını engellemek için kullanılır. Birçok defa da yöneticileri makam, mevki, mal mülk ile satın alınmış sarı sendikalar eli ile emekçilerin hak, hukuk talepleri budanır. Karl Marx ve Friedrich Engels haklıdır, proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bu yüzden de emekçiler, köylüler, emekliler prangalarını kırmalı, örgütlenerek “biz varız, bu bizim hakkımız” demeli ve haklarını söke söke almalıdırlar. Türkiye’de yaşayan bir patron örneğin Nureddin Nebati bir Amerikalı, İngiliz, Alman yahut da Japon patrondan daha az kar etmeye razı oluyor mu? Onun malı mülkü yatırımı en az dünyadaki diğer patronlar kadar kıymetli değil mi? O halde Türk işçisinin emeği neden sudan ucuz, neredeyse bedava olsun? Bir Alman işçisi 3 bin euro alırken bir Alman emeklisi 2 bin 500 euro alırken Türk işçisi neden 2 bin 825 liralık asgari ücrete, 2 bin liralık emekli maaşına mahkûm edilsin? Patronların canı can da emekçinin canı patlıcan mı? Nureddin Nebati malını Avrupalı firma fiyatına satarken neden işçisine Bangladeşli işçi ücreti veriyor? Burada tabi Nureddin Nebati sadece bir örnek topa o girdiği için örneği onun üzerinden veriyorum diğer patronların ondan bir farkı var mı? Patronlar küresel eşdeğerleri ayarında malına, mülküne karına değer biçerken emekçilere neden haksızlık yapılıyor? Sonuç olarak az gittik uz gittik, dere tepe düz gitti geldik Karl Marx ve Friedrich Engels’in lafına Nureddin Nebati gibi feodal kapitalistlere kendinizi ezdirmek istemiyorsanız “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!”

Karl Marx ve Friedrich Engels’in kaleme aldıkları Komünist Manifestonun ilk bölümünü oluşturan ‘Burjuvalar ve proleterler’ şu cümleyle başlar: “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadelesinin tarihidir.

Komünist Manifesto’nun kuşkusuz en önemli cümlesi ise “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!” cümlesidir.

Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati feodal bir ağa ve patron olmanın verdiği şişik ego ile en üst perdeden konuşmuş ve son derecede hadsiz bir ifade ile; “Sen maaş alıyorsun. En fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin. Ama ben bütün varlığımı kaybederim bu iş düzelmezse eğer. 1000 çalışanımız var. 1000 kişiyle beraber bütün varlığımı kaybederim. Ben babadan görme bir insanım. Babamın bana bıraktıklarını kaybederim.” Demişti.

Nureddin Nebati’nin bu sözleri Komünist Manifesto’nun açık ve net bir doğrulamasıdır, ait olduğu feodal kapitalist sınıfın bilinci ile kapitalistlerin emeğini satarak geçinmekten başka bir çaresi olmayan proleter sınıfı nasıl gördüğünün nasıl küçümsediğinin en net ifadesidir.

Ayrıca bu ifade külliyen yalandır da enflasyon sadece devletlere yaramaz, sadece devletleri borç ve yükümlülüklerinden kurtarmaz patronlara da yarar, patronları da ücret ve benzeri borç ve yükümlülüklerinden kurtarır. Enflasyonist ortamda zarar gören hem de yaşamsal zarar gören daima ücretli kesimdir.

Kapitalizm ve feodalizm tahtını daima emekçilerin canları, kanları ve terleri ile inşa eder, onların gerçeklerin farkına vararak emeklerinin karşılığını alabilmelerini engelleyebilmek için de birleşmesini, dayanışmalarını engeller. Kimi zaman din iman, Allah kitap kimi zaman vatan millet hamaseti emekçilerin birleşmesini, bir araya gelmesini ortak bir dayanışma ile güç odağı oluşturmasını engellemek için kullanılır. Birçok defa da yöneticileri makam, mevki, mal mülk ile satın alınmış sarı sendikalar eli ile emekçilerin hak, hukuk talepleri budanır.

Karl Marx ve Friedrich Engels haklıdır, proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bu yüzden deemekçiler, köylüler, emekliler prangalarını kırmalı, örgütlenerek “biz varız, bu bizim hakkımız” demeli ve haklarını söke söke almalıdırlar.

Türkiye’de yaşayan bir patron örneğin Nureddin Nebati bir Amerikalı, İngiliz, Alman yahut da Japon patrondan daha az kar etmeye razı oluyor mu?

Onun malı mülkü yatırımı en az dünyadaki diğer patronlar kadar kıymetli değil mi?

O halde Türk işçisinin emeği neden sudan ucuz, neredeyse bedava olsun?

Bir Alman işçisi 3 bin euro alırken bir Alman emeklisi 2 bin 500 euro alırken Türk işçisi neden 2 bin 825 liralık asgari ücrete, 2 bin liralık emekli maaşına mahkûm edilsin?

Patronların canı can da emekçinin canı patlıcan mı?

Nureddin Nebati malını Avrupalı firma fiyatına satarken neden işçisine Bangladeşli işçi ücreti veriyor?

Burada tabi Nureddin Nebati sadece bir örnek topa o girdiği için örneği onun üzerinden veriyorum diğer patronların ondan bir farkı var mı?

Patronlar küresel eşdeğerleri ayarında malına, mülküne karına değer biçerken emekçilere neden haksızlık yapılıyor?

Sonuç olarak az gittik uz gittik, dere tepe düz gitti geldik Karl Marx ve Friedrich Engels’in lafına Nureddin Nebati gibi feodal kapitalistlere kendinizi ezdirmek istemiyorsanız “Proleterlerin zincirlerinden başka kaybedecekleri bir şeyleri yoktur. Kazanacakları, bir dünya vardır. Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!