Basın Yayın ve Posta Çalışanları Mücadele Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Melih Ulular, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin yaptığı açıklamada hükümete ve yetkili sendikalara sert eleştiriler yöneltti.
Sonsöz Gazetesi’nden Goncagül Konaş'ın haberine göre; Toplantının başında tüm kamu emekçilerini selamlayarak sözlerine başlayan Ulular, Hakem Heyetinin 2026 ve 2027 yılları için belirlediği zam oranlarını “bir tiyatro oyununun son perdesi” olarak niteledi.
Memur-Sen ve Kamu-Sen’in sürece ortak olduğunu ifade eden Ulular, milyonlarca kamu çalışanının temel sorunlarının Meclis’e taşınmasının engellendiğini söyledi. Kamu emekçilerinin yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edildiğini vurgulayan Ulular, “Gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkı olmadan kazanım mümkün değildir.” dedi.
“ORTADA NE BİR HAK VARDIR NE DE KAZANIM”
Ulular, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin “bir tiyatro oyununa sahne olduğunu” söyleyerek, “Hakem Heyetince 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 11, ikinci altı ayı için yüzde 7; 2027 yılının ilk altı ayı için yüzde 5, ikinci altı ayı için yüzde 4 artış kararı netleştirilmiştir.” dedi.
Memur-Sen ve Kamu-Sen’e tepki gösteren Ulular, konfederasyonların sürece ortak olduğunu belirterek “Ortada ne bir hak vardır ne de kazanım” ifadelerini kullandı. Hakem Heyetine üye verip daha sonra geri çektiklerini açıklamalarının “emekçinin aklıyla dalga geçmek” olduğunu söyleyen Ulular, “Hakem Heyeti toplanmasaydı milyonlarca emekçinin sorunları TBMM çatısı altında tartışılacaktı.” dedi.
“BU SORUNLARIN MECLİS’TE TARTIŞILMASINDAN NEDEN ÇEKİNDİNİZ?”
Ulular, her iki konfederasyona da net sorular yöneltti ve 399 KHK’lılar, İHS’liler, taşeron sistemi, 3600 ek gösterge gibi pek çok yapısal sorunun gündeme taşınmasının engellendiğini belirterek “Bu ve daha başka sorunların konuşulmasına, kamuoyu gündemine gelmesine neden mani oldunuz?” sorusunu yöneltti.
TÜİK verilerinin tartışmalı olduğunu belirten Ulular, kamu emekçilerinin yoksulluk sınırının altında yaşadığını vurgulayarak, “Kamu emekçilerinin insan onuruna yakışır ücret talepleri karşılanmalı ve en düşük ücret yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.” ifadelerini kullandı. Emeklilerin durumuna da değinen Ulular, “Emeklileri açlığa mahkûm eden politikalar sonucunda, 65 yaşına kadar çalışmak artık bir tercih değil zorunluluk olmuştur.” dedi.
Haberin daha geniş ve detaylı halini Sonsöz Gazetesi’nde okuyabilirsiniz




