Genç Girişim ve Yönetişim Derneği (GGYD) Genel Başkanı M. Nezih Allıoğlu, 2024 yılının toplumun tüm kesimleri için zor bir yıl olduğunu, 2025 yılında da enflasyon ve hayat pahalılığının ekonominin en önemli gündem maddeleri olmaya devam edeceğini söyledi. Allıoğlu, kamuda tasarruf tedbirlerinin şeffaflıkla yürütülmesi, etkin olmayan harcamaların azaltılmasının toplumun ekonomide sıkıntılı günlerin atlatılmasına olan inancını pekiştireceğini vurguladı. 

Ekonomide 2024 yılını değerlendiren ve bu yıla ilişkin beklentilerini açıklayan Allıoğlu, “Geçen yıl faizlerin yüksekliği ve krediye ulaşımın zorlaşması en sıkıntılı konulardı. 2024 yılında Merkez Bankası’nın rezerv biriktirmesi ve yılın sonunda da olsa birazcık faiz düşürmesi ise ümit verici gelişmelerdi. Bu yılda piyasanın biraz daha canlanmasını, iş gücüne katılımın artmasını bekliyoruz. Yine de 2025 yılında iş dünyası olarak çok temkinli olmak gerektiğine inanıyorum. Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da zor geçecek gibi duruyor. Ülkemizi etkileyecek bir yol kazası olmamasını diliyorum. Çünkü bir yol kazası olduğunda istediğimiz kadar ekonomik tedbir alalım, faizleri düşürelim, hepsi boşa gidecek. Alınacak önlemler bir işe yaramayacak” dedi.

2025 yılında küresel risklerin süreceğini, ikinci kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ticarette korumacı politikalar izleyeceğinin işaretlerinin vermesinin küresel ekonomi açısından yeni sorunlara yol açacağına dikkati çeken Allıoğlu, “Trump’ın bu yaklaşımı özellikle Çin ve AB ile ticaret savaşlarını yeniden canlandırabilir. Küresel ticarette ve tedarik zincirlerinde yeni aksamalar ortaya çıkabilir. Korumacı politikalar bizim gibi gelişmekte olan ekonomiler için zorlu bir süreç başlatabilir. Gelişmekte olan ülkelere sermaye akışı azalabilir, ithal girdilerin maliyetleri artabilir. Bu da bizim dış ticaretimizin aleyhine gelişmelere yol açabilir” diye konuştu.

“ALT VE ORTA GELİR GRUBUNUN EN BÜYÜK SORUNU HAYAT PAHALILIĞI”

Asgari ücret konusunda toplumun beklentilerinin karşılanamadığının altını çizen Allıoğlu, “Asgari ücrette işverenlere de büyük sorumluluk düşüyor. İşverenler her çalışana asgari ücret vererek rahatlamaya çalışıyor. Bir yiyecek sektöründe bir komi de tecrübeli bir garson da asgari ücret alıyor. Kalifiye elamanların ücreti asgari ücretin üzerinde olmalı. Kalifiye çalışanı elde tutmanın yolu daha iyi bir ücretle mümkün. Ülkemizde alt ve orta gelir grubuna sahip insanların en büyük sorunu hayat pahalılığı. Bu kesimlerin geçim sıkıntısını gidermenin yolu daha çok üretim ve ücretlerde iyileştirmeler yapmaktan geçiyor. Bir de asgari ücretteki artışla birlikte küçük ölçekli ve orta ölçekli işletmelerin üzerindeki maliyetlerin yükselmesi söz konusu. Devletin işletmeler üzerindeki bu yükün bir kısmını üstlenmesi gerekiyor, şu anda yapılan destekler yeterli değil” ifadelerini kullandı.

“BAZI KURUMLARA GÜVEN YENİDEN İNŞA EDİLMELİ”

Ekonomide alınan önlemlerin işe yaramasının bir yolunun da kamuda tasarruf tedbirlerinin sonuçlarını şeffaf şekilde paylaşmaktan ve kurumlara güvenden geçtiğine işaret eden Allıoğlu, şöyle devam etti: “Halkı bu tedbirlerin olumlu sonuç verdiği, enflasyonun düşeceği konusunda ikna etmek gerekiyor. Bazı şeyleri güzel yapsanız da inandırıcı olamazsanız sonuç alamazsınız. Maalesef bazı kurumlara güven kalmadı, açıklanan istatistiklere halkın inanmadığını görüyoruz. Güvenilirliğini yitirirsen bunu yeniden sağlamak çok zor, kurumlara olan güvenin yeniden inşa edilmesi gerekli. Şeffaflık ve hesap verebilirlik, ekonomik istikrar için kritik rol oynayacaktır.”

“OTOMOTİV SEKTÖRÜ 19 YILDA 18 KEZ İHRACAT ŞAMPİYONU OLDU”

Otomotiv sektöründe faaliyet gösteren Allıoğlu, şunları söyledi: “Otomotiv sektörü geçen yıl 37 milyar 212 milyon dolarlık ihracat yaparak, 19 yılda 18’inci kez ihracat şampiyonu oldu. Geçen yıl, otomobil ve hafif ticari araç satışları 1 milyon 238 bin 509 adetle tüm zamanların en yüksek satış rakamına ulaştı. Geçen yıl taşıt kredi faizi yüksek olmasına rağmen bu rekoru kırdık. Bunda vatandaşların mevduatlarına yüksek faiz alsa da faizlerin düşeceği ve sıfır araçların fiyatının artacağı öngörüsüyle araç alımına yönelmesinin etkili olduğunu düşünüyorum. Ülkemizde halk genelde konut ve araç alımını önemsiyor. Konut fiyatları yüksek olunca da araç alımına yöneldiler.”

Geçen yıl ÖTV muafiyetli araçların satışının yıl ortalamasına bakıldığında yüzde 25-30 oranında olduğunu vurgulayan Allıoğlu, “Bu yıl için ise ÖTV muafiyetli araç satışında şartlar değişti ve zorlaştı. Bu durum, bu yıl otomotiv sektöründe satışları etkileyecek gibi görünse de; faizlerin düşecek, ekonominin daha da düzelecek olması nedeniyle bir ana kırılganlık olmazsa araç satışlarının bu yıl da geçen yılki seviyelere ulaşabileceğini veya biraz üzerine çıkabileceğini tahmin ediyorum. ÖTV muafiyetli araçlarda yerlilik oranının yüzde 40 seviyesine çıkarılması, son yıllarda sektördeki payı gerileyen yerli araçların satışlarına olumlu yansıyacaktır” dedi. 

“ELEKTRİKLİ VE HİBRİT ARAÇ SATIŞLARININ PAYI ARTIYOR” 

Elektrikli araç satışlarının 2023 yılına nazaran yüzde 45,9 artarak geçen yıl pazarın yüzde 10,7’sini oluşturduğunu söyleyen Allıoğlu, “Bu yıl ÖTV muafiyetli araçlardaki koşulların değişmesiyle vatandaşların elektrikli araçlara yöneleceğini düşünüyorum. Ayrıca elektrikli araçlarda altyapı henüz istenilen seviyede olmadığından hibrit araçlara eğilim yüksek oldu. Hibrit araçların pazar payı da yüzde 18,8’i buldu. Benzinli ve dizel araçların payları giderek düşerken, hibrit ve elektrikli araçların payı giderek artıyor” ifadelerini kullandı.

“GURUR KAYNAĞIMIZ TOGG’U KORUMALI, DESTEKLEMELİYİZ”  

Başkentte yarın okullar tatil! Başkentte yarın okullar tatil!

Çinli otomotiv firması BYD’nin ülkemizde yatırım kararı almasını olumlu bir gelişme olarak değerlendiren Allıoğlu, “Çin’in büyük firmalarından, dünya otomotiv pazarında üst sıralarda yer alıyor. Umarım Cherry de gelir. Trump’ın görevi devralmasıyla birlikte ABD’nin, Çin ve AB ile küresel ticaretteki mücadelesinin kızışması otomotiv sektöründe ülkemiz için fırsat yaratabilir. ABD ve AB, Çin araçlarına yüksek vergi uyguladığı için Çinli firmalar burada üreteceği araçlarını ülkemizin coğrafi avantajından yararlanarak AB ve ABD pazarında satabilir. Ancak bu firmaların yatırım yapma koşullarının şeffaf olması gerekiyor. Sonuçta elektrikli araç piyasasındaki sıkı rekabette kendi markamız olan hepimizin gurur kaynağı TOGG’u korumamız, desteklememiz gerekiyor. TOGG, elektrikli araç satışlarında lider konumda bulunuyor. Kendi markalarımızı korumalı, yeni markaları teşvik etmeliyiz” diye konuştu.

SURİYE’DE BİR İSTİKRAR SAĞLANIRSA DÖNÜŞLER HIZLANIR”

Suriye’de Beşşar Esad iktidarının sona ermesinden sonra Suriyelilerin dönüşü konusunda ciddi bir iyimserlik oluşmasına rağmen, bu dönüşlerin çok hızlı olacağını sanmadığını belirten Allıoğlu, “Sonuçta yıllardır burada kendilerine bir yaşam kurmuş insanlardan bahsediyoruz. Burada bir düzen kurmuşsunuz, çocuklarınız burada doğmuş eğitim görüyor. Bir geliriniz var, işiniz iş yeriniz var, bir anda her şeyi bırakıp bir bilinmezliğe gitmezsiniz. Savaşın harap ettiği bir ülke var, ne olacağı henüz net değil.  Siz olsanız bu durumda gider misiniz?  Belki birkaç yıl sonra bir düzen kurulursa, ekonomisi düzelirse ve bir istikrar sağlanırsa dönüşlerin daha fazla olabileceğini düşünüyorum. Türkiye’ye çok iş düşüyor, çok daha ihtiyatlı ve çok daha dikkatli olmamız gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.  

Muhabir: Haber Merkezi