Beklentiler düşüncelerimizi etkileyen içinde bulunduğumuz koşullardan ya da etkileşim içerisinde olduğumuz bireylerden olmasını umduğumuz olgunun gerçekleşmesini istemektir.
Bu olgu kişinin bir dizi duygusal yönlerine yönelik de bir tepki oluşturur. Yani bir başkasından beklentileriniz ne ise o beklenti karşılanmadığında öfke ya da üzüntü duyabiliyoruz. Karşılandığında da mutlu olabiliyoruz. O halde beklentiler insanlar ile ilişkilerimizde ve içinde bulunduğumuz yaşamsal koşullarda duygularımıza ciddi etkisi olan bir olgudur. Beklentilerimizin alt sınırda karşılanabileceği bir zeminde duygusal bağlamda dengede kalma ihtimalimiz de var. Beklentilerin yüksek ve karşılanamaz olduğunda öfke duymak yaşanan koşullara bağlı olarak ilişkileri olumsuz sürdürmek ciddi bir sorun olabiliyor. İnsan Psikolojisinde beklentiler, kişinin yaşadığı birçok olayda da önemli bir rol oynar.
Romantik ilişkilerde ya da sosyal ilişkilerde karşılıklı olarak beklenilen olgunun olması ya da olmamasının ilişkilere etkisini düşünün. İlişkileri yönetmek sonraki adımdır. İlişkilerinizdeki beklentilerinizi yönetmek ilk adımdır. Beklentilerinizi yönetebilirseniz, yaşamdan ve insanlardan neler bekleyip neler beklemeyeceğinizi bilirsiniz. Bu kolay bir süreç değil. Kolay bir süreç olsaydı; ülkemizde 2021 yılında 59 milyon 641 bin 14 kutu antidepresan satılmazdı. Neredeyse her yıl 5 milyonluk bir artışla bu sayıyı buldu. 2023 yılında 100 milyonu bulma ihtimali de çok yüksek bir ihtimaldir. Bu demek oluyor ki her iki kişiden biri mutsuz olabilir. Bu mutsuzluğun sebepleri arasında beklentiler önemli bir yol oynuyor. Hangi konuda mutsuz olduğunuzu düşünün, ekonomi, ilişkiler, yaşam koşulları vb. sizi mutsuz ediyorsa beklentilerinizi tekrar gözden geçirin. Yeniden kurgulayabileceğiniz beklentiler, mücadele ister. Direnç ile karşılaşır. Alıştığı durumları değiştirmek istemez. Alışkanlıklarına bağlıdır. Bireyi içsel bir çatışmaya sürükler. Ancak kazanan daima bireyin kendisi olur. Yani siz olursunuz. Beklentilerinizde size ait deneyimlere bağlı gelişen ve bakış açınızla devamlılığını sağlayan bir dizi inançlarınızdır. Size ait olan bir şeyi yine siz değiştirebilirsiniz. Zor da olsa bunu başarabilirsiniz. Bu süreç de alışmış olduğunuz bir inancınıza yani temel düşüncenize yönelik bir değişim içerisinde olduğunuz da aklınız da daima şunlar olsun; Yapabilirim, durumu kabullenebilirim, koşulları nasıl değiştirebilirim? Esneklik sağlayabilirim, karşıt bir düşünce oluşturabilirim, en kötü ne olabilir? Bu düşünceler temel düşüncelerinizi sarsabilir ve değiştirebilir. Zihninizin sizi yönetmesine izin vermeyin, siz zihninizi yönetin.
Descartes, “Düşünüyorum öyleyse varım.” Dediğinde düşünceyi varlığın temeliyle ilişkilendirmiş. Yani sağlıklı zihinsel yapıdan bahsediyoruz. Varlığın temelini oluşturan düşünce, sağlıksız ilerlediğinde varlık ile yokluk arasındaki o sınırda hiçbir duygunun güzel yönlerini tadamaz. Kararlarınız bu nedenle önemlidir. İyi ya da kötü karar alındığında eyleme geçmek önemlidir. Hareket varsa mutlaka içinde bulunduğunuz duruma yönelik bir etki oluşur. Ancak karar yoksa sınırda beklemekten başka çareniz kalmaz. Bu nedenle düşüncelerinizi gözden geçirin. Yaşamdan, romantik ve sosyal ilişkilerinizden hatta evrenden neleri beklediğinizi düşünün ve mümkün olanın peşinden gidin. Bu size iyi gelecektir.