M. UMUT KARAKÜLAH
ÜLKEMİZDEKİ sivil toplum kuruluşlarının kutup yıldızı haline gelen Türk Sanayici ve İşadamları Vakfı’nın (TÜSİAV) Yönetim Kurulu Başkanı Veli Sarıtoprak, bu hafta köşesinde; bir Türkiye markası, mızrak duruşlu bir kadını, Ankara’nın Ecesi, Tohumluk Vakfı’nın efsane Başkanı sevgili Pınar Ayhan’ı ağırladı.
Sadece Ankara’da değil Türkiye de ses getirecek dev bir organizasyon hazırlığı içinde olan Pınar Ayhan’ın bu ilgi çekici söyleşisini dikkatle okumanızı ve bu müzikale hep birlikte sahip çıkılıp desteklenmesini tüm dostlarımdan, STK camiasından ve iş dünyasından önemle rica ediyoruz.
-Sayın Pınar Ayhan, “Şehirlerin Ecesi: Ankara” gösterinizi ilk duyduğumda çok etkilendim. Böyle bir projeyi hayata geçirme fikri nasıl doğdu?
- Pınar Ayhan: Ankara benim için her zaman bir ilham kaynağı olmuştur. Şehrin tarihi derinliklerini ve bu toprakların binlerce yıllık hikayesini sahneye taşımak, bu zengin mirası daha geniş kitlelere ulaştırmak ve bir asır sonra Ankara’ya ve ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e bir minnet nişanesi olarak hediye etmek istedim. Tarih, müzik ve görsellerle birleştiğinde, izleyicilere eşsiz bir deneyim sunabileceğimizi düşündüm. “Şehirlerin Ecesi: Ankara” bu fikirden doğdu.
- “Şehirlerin Ecesi Ankara” gösterisinde nasıl bir tarih anlatısıyla karşılaşıyoruz?
- Pınar Ayhan: Bu çalışmalara başladığım zaman Ankara'nın nasıl kadim bir kent olduğunu görünce çok heyecanlandım. Tarih kitapları, pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, çok defa başkent olmuş bir kenti gözler önüne seriyor. Ben de sahnede Frigler’den Büyük İskender’e, Galatlar’dan Anadolu Selçukluları’na, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e uzanan Ankara üç bin yıllık hikayesini anlatıyorum. Ankara’nın sadece bir başkent olmadığını, aynı zamanda kültürün, ekonominin ve tarihin kesişim noktasında bir medeniyet merkezi olduğunu bu eşsiz gösteriyle sahneye taşımak istedim.
- Gösterinizin hazırlanış süreci nasıldı? Anlatılacak bu kadar çok hikaye varken nasıl bir seçim yaptınız?
- Pınar Ayhan: Hazırlık süreci oldukça detaylı ve titiz geçti. Ankara’nın tarihini araştırırken, her dönemden önemli olayları ve figürleri seçtim. Bu seçimlerde, anlatının bütünlüğünü ve dramatik yapısını korumaya özen gösterdim. Hikayeleri birleştirirken, onların izleyicilerle duygusal bir bağ kurabilmesine özellikle dikkat ettim.
- Gösterinizde büyük bir orkestra ve performans ekibi ile çalışıyorsunuz. Bu kadar büyük bir ekiple çalışmanın zorlukları ve avantajları nelerdir?
- Pınar Ayhan: Metin yazarı ve sunucusu olarak gösterinin sanat yönetmenliğini de üstleniyorum. Böylesine büyük bir ekiple çalışmanın zorlukları elbette var, ancak avantajları da bir o kadar fazla. Herkesin uyum içinde çalışmasını sağlamak, provalarda detaylara dikkat etmek önemli. Ama sonunda ortaya çıkan sinerji ve sahnedeki enerji, tüm zorluklara değiyor. Ekibin her üyesi, gösteriye kendi yetenekleriyle katkıda bulunuyor ve bu da performansın gücünü artırıyor.
- İzleyici kitleniz kimlerden oluşuyor?
- Pınar Ayhan: Yediden yetmişe herkesin heyecan duyacağı bir gösteri oldu Şehirlerin Ecesi Ankara. Ankara'nın ve Anadolu Medeniyetleri’nin kültürel mirasına ilgi duyan tüm izleyiciler, tarih ve sanat meraklıları, gençler, öğrenciler ve eğitimciler bu gösteriye ilgi gösteriyor.
- Son olarak, bu gösteriyi izleyenlere nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
- Pınar Ayhan: Amacımız, izleyicilere Ankara’nın sadece bir şehir değil, tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir kültür merkezi olduğunu göstermek. Bu gösteri, geçmişten günümüze uzanan bir köprü kuruyor ve izleyicilere tarihimizin ne kadar zengin ve ilham verici olduğunu hatırlatıyor. Herkesin kendi köklerini ve kültürel mirasını daha derinlemesine anlaması için bir fırsat sunuyor. Bu amaçla gösterimizi sadece Ankara’da değil, tüm yurtta hatta yurtdışında da sahnelemeyi hedefliyoruz. Ankara’nın medeniyetler tarihinin harcında bulunan sevgi, saygı ve hoşgörü ruhunu böylesine görkemli bir sanat eseriyle tüm insanlığa taşımak istiyoruz.
