Türk milli mücadelesinin temel taşları kongreler sürecinde döşeniyordu. 1919 yılı yazında düzenlenen Erzurum Kongresi, Türk Milleti’nin...

Türk milli mücadelesinin temel taşları kongreler sürecinde döşeniyordu. 1919 yılı yazında düzenlenen Erzurum Kongresi, Türk Milleti’nin üzerinde parlayan bir güneş gibiydi. Artık milli irade kendi istikametinde, bir nehir gibi coşup taşacak; geçtiği yerlere yeni bir hayatı müjdeleyecekti.

Kongrenin bittiği gece, Mustafa Kemal ve yakın arkadaşlarının konakladığı o taş evin üst katındaki salonda tarihi bir toplantı yapıldı.

Binanın yanı başından akıp giden derenin neşeli sesi evin içine doluyordu.

Mustafa Kemal Paşa, kafasının içindeki sırrını, iki yakın arkadaşıyla paylaşmaya karar verdi:

– Mazhar Bey, not defterin yanında mı?

– Hayır Paşam.

– Zahmet olacak amma bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel.

Paşa: “Hafızamız zayıfladığı zaman, Mazhar Müfid’in defteri çok işimize yarayacak.

Mazhar Müfid Bey, nefes nefese geri döndü.

– Buyurun Paşam!

Amma bu defterin bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar mahrem kalacak. Bir ben, bir Süreyya, bir de sen bileceksin. Şartım bu!

– Emredersiniz Paşam!

-önce tarih koy.

Mazhar Müfit, sayfanın üzerine 7-8 Ağustos 1919, sabaha karşı ifadesini yazdı. Paşa, dikte etmeye başladı:

– Pekâlâ, yazınız:

1) Zaferden sonra, yönetim şekli Cumhuriyet olacaktır. Bunu size daha önce de söylemiştim.

2) Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gerekenler yapılacaktır.

3) Tesettür kalkacaktır.

4) Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.

Mazhar Müfit şaşkınlık içindeydi. Kalem bir anda elinden düştü. Başını kaldırıp, Mustafa Kemal’in yüzüne baktı.

– Darılma amma Paşam, sizin de hayalperest taraflarınız var.

– Bunu zaman gösterir. Sen yaz… – Latin harfleri kabul edilecek.

– Paşam, kâfi… Kâfi…Cumhuriyetin ilanına muvaffak olalım da üst tarafı yeter.

Keyifleri yerine gelmişti. Emir çavuşu Ali’ye kahve ısmarladılar, Doktor Refik (Saydam) ve Yaver Cevad Abbas da odaya çağrıldı. Mustafa Kemal heyecanla haykırdı, “Haydi marşımızı söyleyelim!”

“Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar”

Tarihe atılan imzanın gerçekleşeceğine en yakınındakiler bile inanmıyordu.

Zaferden sonra, o deftere yazdığı şeyler bir bir gerçek oldu. Önce Cumhuriyet ilan edildi, sonra inkılaplar yapıldı. Mustafa Kemal’in kurtuluşa olan inancı bir kehanet gibi gerçekleştikten çok sonra, unutulmaz bir olay yaşandı.

1925 yazıydı; Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa, ya da halkın kalbindeki ismiyle Gazi Paşa, Kastamonu’dan dönüyordu. O, eski Meclis binası önünden geçerken Mazhar Müfit onu izliyordu:

Gazi Paşa’nın başında bir şapka vardı. Dahası kendisini karşılamaya gelenler arasında bulunan diyanet işleri başkanı da şapka giymişti. Mustafa Kemal, kendisini karşılayan kalabalığın arasında onu gördü. Durup gülümseyerek sordu:

Mazhar Müfit bey, defterinize bakar mısınız, kaçıncı maddedeyiz ?