Sevgili Okurlar, geçmiş dönemlerde güzellikle ve asaletle uygulanan görgü kuralları, son hızla değişen ve gelişen günümüz teknoloji devrinde, unutulan ya da hatırlansa dahi uygulamada görünür hale getirilmeyen, tercih edilmeyen bir hale geldi adeta. Öyle umarsızca yaşanılmaya başlanıldı ki bu hayat, ufukta uzayıp giderek gözden kaybolmaya başlayan hare gibi bir hal aldı görgü kuralları.

Klasik pek çok görgü kuralının yanı sıra üzerinde düşünmenin ve konuşmanın gerektiği yeni nesil görgü kurallarından da bahsetmek artık bir zorunluluk oldu. Neden mi?

Metrolarda karşısında oturanları gözünü kırpmadan dakikalarca süzen, izleyen, inceleyen yani aslında taciz edenler için; toplu taşıma araçlarında bacaklarını toplamadan yanında oturan erkek yüzünden, sıkışıp, ezilip büzülmek zorunda kalan kadın için; sırtındaki çantasıyla otobüse binip sağlı sollu oturan tüm yolcuları itekleyerek yürümeye devam eden genç öğrenci için; hemen yan taraftakinin şahsi telefonunu gözetleyen, mesajlarını okumaya çalışan bir yabancı için; halka açık genel yerlerde telefonunu açıp sesli şekilde video, film izleyen, şarkı dinleyen, yani naklen yayın yapanlar için; toplu taşıma araçlarında tüm kişisel görüşmelerini yüksek sesli şekilde hiç utanmadan, sıkılmadan dakikalarca sürdürenler için; topluma çıktığını unutarak giyinen, kişisel bakımını yapmadığı için ter kokusuyla yanındaki herkesi rahatsız eden biri için; resmi yazışmalarda ve e-mail yazım adabında yapılan yanlışlar için; mesaj gönderirken ve telefonla arama yaparken doğru olmayan uygulamalar için; sigara kullanmayan, kokusundan dahi rahatsız olduğunu bildiği yakınını hiç düşünmeden ve umursamadan bir sigarayı bitirip ötekini yakan biri için ve çok daha fazlası için bunların konuşulması artık bir zorunluluk haline geldi. Bahsettiğim tüm örneklerde ne var dikkat ettiniz mi? Bencillik, düşüncesizlik ve nezaketsizlik. Âdâb-ı muaşeret dediğimiz kavramın bel kemiğini de işte tam olarak “nezaket” oluşturur. Nezaket öyle müthiş bir kıyafettir ki, ona doğallıkla sahip olan herkese hayranlık kazandırır.

Görgü kuralları bir medeniyet, bir kültür meselesidir. Kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi bizim de bir başkasına yapmamamız esasına dayanır. Nezaket ve asalet gerektirir. Toplumda saygı ve prestij elde etmenin en baştaki kuralı, görgü kurallarını yerine getirmekten geçer. Bu nedenle kendi öz bakımımıza dikkat etmekten tutun, kılık kıyafetimize, beden dilimize ve konuşma biçimimize, üslubumuza kadar her şey görgü kurallarını etkiler. Toplu yerlerde nasıl davrandığımız, bir başkasına olan yaklaşım biçimimiz, çevrede bıraktığımız etki ve izlenimler, insanlarla kurduğumuz diyaloglar, hayvanlarla kurduğumuz iletişim, çevreye karşı etkileşimimiz, tiyatroda ve sinemada nasıl davrandığımız hepsi ama hepsi bizim aslında kendimize verdiğimiz değeri gösterir. Kendine değer vermeyen kişi, bir başkasına da veremez, çevreye de veremez. Dolayısıyla, nezaket temelinde biçimlenen âdâb-ı muaşeret kuralları aslında “kişinin asıl karakterini ve kendi kalitesini” ortaya koymasıdır. Bu düşünce ve bilinçte olan kişinin, toplumda itibar görmesi kaçınılmaz olacaktır. Yeni yılda; kültürün en önemli dinamiklerinden olan görgü kurallarını yeniden hatırlayıp sosyal hayata katmak ve uygulamadaki sıklığını artırmak dileğiyle, esenlikler dilerim…