Galiba  çok büyük bir  hızla önce umudunu kaybediyor insan. Eskiden dediğimiz gibi bugün de “Dünya keşke bir çocuğun gözünden baktığı kadar güzel olsa” diyebilecek kaç kişi var ki ; Çocuklar bile artık dünyaya bizim küçükken baktığımız kadar mutlu bakmıyorlar. “Şimdi ki çocuklar şanslı” diyenler bunu bir kez daha düşünmeliler bence. Çünkü etrafınıza bakarsanız , yakın çevrenizden , kendi çocuklarınızdan.. sizde şahitsinizdir ki etrafta  isyankar çocuklar dolu. Bunun tek sorumlusu da yine bizler ebeveynler .

Galiba çok büyük bir hızla önce umudunu kaybediyor insan.

Eskiden dediğimiz gibi bugün de “Dünya keşke bir çocuğun gözünden baktığı kadar güzel olsa” diyebilecek kaç kişi var ki ;

Çocuklar bile artık dünyaya bizim küçükken baktığımız kadar mutlu bakmıyorlar. “Şimdi ki çocuklar şanslı” diyenler bunu bir kez daha düşünmeliler bence. Çünkü etrafınıza bakarsanız , yakın çevrenizden , kendi çocuklarınızdan.. sizde şahitsinizdir ki etrafta isyankar çocuklar dolu. Bunun tek sorumlusu da yine bizler ebeveynler .

“Çocuklara önce kendilerine güvenmeyi öğretmeliyiz. Çocuklarımızı hazırcılığa alıştırmamalı, bir şeylere sahip olabilmesi için kendisinin de çaba sarf etmesi gerektiğini öğrenmelerini sağlamalıyız. Örneğin yemek masasını hazırlarken kaldırırken yardımcı olmasını odasını temiz tutmasını dağınık bıraktığı zaman kendisinin toplamasını, kardeşine yardımcı olmasını, arkadaşları ile iyi geçinmesini herkese karşı saygılı olmasının gerektiğini daha küçükken bu tarz sorumlukları bilinçlendirmeleri yüklemeliyiz. Çocuklarımızı yanlış yetiştiriyoruz . Hayat mücadelemize, sıkıntılarımıza ortak etmeyip, konforumuza imkanlarımıza dahil ediyoruz. Onlar da bedel ödemeden her şeyi kolayca elde edebileceklerine, her şeyi yapabileceklerine öyle inanıyorlar ki , olumsuz bir durum karşısında hazırlıksız yakalanıyorlar sonrada isyankar oluyorlar.

Gelişen Teknoloji değer yargılarımızı da değiştirdi. Herkes en iyi sunmak derdine düşerken samimiyetsizleşti hissizleşti sahte görüntüler sahte mutluluklar kısaca sanal yaşamaya başladı.

Empati kurmayı unuttuk biliyor musunuz. Eşimizin dostumuzun arkadaşımızın komşumuzun akrabamızın derdini anlamaya dinlemeye yardımcı olmaya moral vermeye onun sıkıntısına ortak olmayı bıraktık.

Neden peki tahammülümüzü özellikle pandemi döneminde kaybettik. Sabrımızı kaybettik. Umursamaz sadece kendini düşünen bencil insanlar haline geldik. Hayatın acı taraflarını görmezden gelmeye başladık. Üzüntü duyacağımız hiçbir anı dinlememeye izlememeye hatta kendimi kötü hissediyorum deyip cenazelere hasta ziyaretlerine bile katılmamaya başladık.

Halbuki acı paylaşınca azalır sevinçlerimiz paylaşınca çoğalır. Kısaca maneviyatımızı kaybettik. Somut kazançlar derdine düştük. Soyut kazançlardan bir o kadar uzaklaştık.

Phubbing diye bir terim çıkmış sık sık sosyal medyada duyar hale geldim. Merak edip araştırdığımda ; hiçbir işin hiçbir meşguliyetin yokken telefonla gelen çağrıları reddetmek blok etmek kendine meşgul süsü vermekmiş anlamı.

Düşünsenize sadece kendimizi ne kadar önemser hale gelmişiz En yakınımızdakileri bile “phub”lıyoruz!!! Bu tavrın karşılığı bu kelimeymiş phuplamak.

Bu kadar gereksiz terimler meydanda yer edinirken benim bir önerim olacak , herkes kendini factory reset fabrika ayarlarına geri dönsek bizim tarihimiz şanımız fedakârlıklar vefa özveri saygı sevgi merhamet hoşgörü paylaşmak dostluk kardeşlik inançla loading yapılsa ne güzel olurdu.

Yapılan araştırmalarda küçüğünden büyüğüne hatta çocuklar bile antidepresan ilaçlar kullanıyor hale gelmişiz. Bu ilaçların insanları hissizleştirmekten başka bir işe yaradığını da zannetmiyorum.

Hepimiz soyut kazançlar yerine somut kazançlar derdine düştük. Ev aldım araba aldım yazlık aldım bu yıl şu kadar birikim yaptım. Peki kaybettiğiniz yakınlarınız, kırdığınız bitirdiğiniz dostluklar, derdine koşmadığın dostun komşun, yanılgıların, haksız eleştirilerin ,ön yargıların ..

İnsanı mutsuz eden her geçen gün gelişen teknoloji, savaşlar, bulaşıcı hastalıklar , kadın cinayetleri , çocuk tacizleri , çocuk ölümleri, ekonomik sıkıntılar, doğal afetler, sokak hayvanlarına yapılan katliamlar, inançları sömüren tarikatlar derken koskoca bir yıl daha bitiyor ve biten sadece yıl değil umutlar..

Gerçek olan bir şey var ki, insanı umutları yaşatır.

Yeni bir yıla girmemize sadece birkaç gün kaldı. Kaybettiğiniz veya azalttığınız değerlerinize şöyle dönüp baktığınızda yeni yılda hangisini tekrar hak ettiği yere koymayı ve hangi yeni değerleri hayatınıza dahil etmeyi dilersiniz?

Nice nice yıllara UMUTLA girmek dileğiyle.. Mutlu yıllar