Çavuş Işık

D'interiors İç Mimarlık ve İnşaat'ın Kurucusu İç Mimar Didem Tan, iç mimaride merak edilen soruları yanıtladı. Tan, gazetemize özel verdiği röportajda doğa yaşamının mimariye etkisini, akustik tasarımı, renklerin mimaride etkisini ve yenilikçi teknolojinin değişimlerini açıkladı.

“DOĞAYA VE İNSAN YAŞAMINA UYGUN TASARIMLAR”

- Sürdürülebilirlik iç mimari ve malzeme seçiminde nasıl bir rol oynuyor?

- Didem Tan: “Öncelikle sürdürülebilir tasarımın ne olduğunu anlatmanın faydalı olacağını düşünüyorum. Basitçe tanımlarsak sürdürülebilir tasarım; sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir olan nesneler, alanlar ve hizmetler yaratma yaklaşımıdır. Bu çerçevede, tasarım sürecinde sürdürülebilirliğe öncelik vermek; uzun vadeli kalıcılığı, tamamen kendi kendine yetmeyi ve atık oluşumunu engellemeyi hedefler. Tasarımını yaptığımız mekânlar çevrenin ve insanların yaşamlarının bir parçası. Bu yüzden doğaya ve insanların yaşamlarına uygun mekân tasarımı gün geçtikçe önemli bir hale geldi. Mevcut şartlara uyum sağlayan ve gelecekteki nesilleri göz önünde bulundurarak, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını öne çıkaran, çevreye duyarlı, enerji, su, malzeme ve alanı verimli kullanan, insanların sağlık ve konforunu koruyan mekânlar tasarlama elzemdir. Burada malzeme seçimlerinin de önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Doğru malzeme seçimiyle bile çevre gelişimine ve ekonomik refaha önemli katkılar yapabileceğini anlatmak isterim.”

“İÇ MEKANIN SES KALİTESİNİ OPTİMİZE EDİYOR”

- İç mekânlarda akustik tasarımın önemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuda hangi çözümleri uyguluyorsunuz?

- Didem Tan: “İç mimaride akustik tasarım, bir iç mekânın ses kalitesini optimize etmek amacıyla yapılan tasarım sürecidir. Bu süreç, mekândaki sesin yayılmasını, emilmesini, yansımasını ve yankılanmasını kontrol etmek için kullanılan teknik ve malzemeleri içerir. Akustik tasarım, bir odanın akustik konforunu artırarak, konuşmaların netliğini sağlamak, gürültüyü azaltmak ve istenmeyen yankıları önlemek gibi hedeflere ulaşmayı amaçlar. İyi bir akustik tasarım, iç mekânlarda yankılanma ve gürültüyü azaltarak stresi ve yorgunluğu azaltabilir. Bu hem çalışma ortamlarında hem de konutlarda yaşayanların yaşam kalitesini artırdığı için önemlidir.  Biz iç mimarlar, tasarımlarımızı oluştururken öncelikle mekânın işlev şemasını oluştururuz. Örneğin, bir tiyatro salonu, bir ev ya da müzelerin iç mekânlarında tasarımlar farklılıklar gösterir. Bu yüzden kullanılan malzemeler de önem arz etmektedir. Her malzemenin, ses geçirme, yansıtma ve yutma değerleri farklıdır ve birbirleriyle ters orantılıdır.”

“HER RENGİN ANLAMI VARDIR”

- Renk teorisi ve psikolojisi tasarımlarınızı nasıl etkiliyor?

- Didem Tan: “Her rengin güzel olduğunu düşünürüm. Şöyle bir örnek vermek isterim; kırmızı koltuklarıyla gördüğümüz sinema salonlarını sarı hayal edebiliyor musunuz? Her seçilen rengin tasarımlar için anlamı vardır. Şöyle düşünün, sinemaya geç kaldığınızda telefonunuzun flaşı ile salona giriyorsunuz, kırmızı koltuklar bu ışığı yansıtmaz ama sarı koltuklar bu ışığı daha fazla yayarak diğer izleyicileri rahatsız edebilir. Renklerin insan algısı, duyguları ve davranışlarını da etkilediği yönde yaygın bir kanı mevcut. Ancak renklerin anlamı ve etkisi kültürel olarak farklılık gösterir. Bu yüzden tasarımı yapacağınızın mekânın ait olduğu kültürü iyi bilmek gerekir. Çünkü bir toplumda olumlu anlam taşıyan bir renk, başka bir toplumda olumsuz algılanabilir.”

TEKNOLOJİNİN GÜCÜ İÇ MİMARİYİ DE ETKİLİYOR

- Yenilikçi teknolojilerin iç mimarlıkta nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

- Didem Tan: “Teknolojinin hızla gelişmesi diğer meslek gruplarını nasıl etkiliyorsa bu dünyanın parçası olan mekânları da doğrudan etkiliyor. Artık meslektaşlarım, bir mekân tasarlarken boyutsal, işlevsel, biçimsel olarak yeni teknolojiye uygun ve insanların teknoloji ihtiyaçlarını gidermeye yönelik tasarlıyor. Genelde mekân konforuna yönelik geliştirilen ürünler, donatılar, ekipmanlar, çağın yaşam biçimlerine uygun ya da gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde geliştiriliyor. Mekânın hangi işlevle kullanılacak olması, doğrudan tasarımı da etkiler. Kimi zaman kendi enerjisini üreten güneş panelleri, rüzgâr gülleriyle desteklenen çağdaş teknolojik ekipmanlarla donatılan mekânlar tasarlarken kimi zaman bir ofisi son teknolojilerin verimli bir şekilde kullanılması hedefiyle tasarlarız. 3D modelleme ve render yazılımları, tasarımcıların mekânları gerçekçi bir şekilde görselleştirmesine ve müşterilere detaylı sunumlar yapmasına olanak tanıyor. Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) teknolojileri, müşterilerin projeyi tamamlanmadan önce mekânda ‘gezmelerine’ ve önerilen tasarımı deneyimlemelerine imkân veriyor. Bu da geri bildirimlerin alınmasını ve gerekli revizyonların yapılmasını kolaylaştırıyor.”

Muhabir: Haber Merkezi