ÇAVUŞ IŞIK
Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Şahin, 2024 yılı bal maliyetleri ve arıcılık sektörü hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Şahin, Türkiye'nin dünya bal üretiminde ikinci, koloni varlığı bakımından ise üçüncü sırada olduğunu belirterek, "Ülkemiz, bal dışı arı ürünleri üretimi konusunda da dünyada önemli bir potansiyele sahiptir. Arı ürünlerinin her biri insan sağlığı ve beslenmesine katkı sağlayan gıdalardır" dedi.
“SAHTE BAL ENGELLENMEDİĞİ SÜRECE ÜRETİCİ KALKINAMAZ”
Şahin, Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak kamu ve üniversitelerle ortak projeler yürüttüklerini ve bu çalışmaların dünya çapında ünlü dergilerde yayımlandığını belirterek, "Bu projelerle ürünlerimizin değeri ortaya çıkarılmış ve arıcımızın ürettiği ürünlerin tüm dünyaya tanıtılması için önemli adımlar atılmıştır" ifadelerini kullandı.
Ancak, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de balda taklit ve tağşiş sorunlarıyla karşılaşıldığını vurgulayan Şahin, "Raflarda, balın üretim maliyetinden daha düşük fiyata arı görmeden üretilen ya da tağşişe maruz kalan ürünlerin bulunması, mevcut analiz yöntemlerinin yetersiz kaldığını göstermektedir. Hem üreticimizi hem tüketicimizi korumak için; tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de tağşişi tespit etmek için başta NMR cihazı olmak üzere yüksek teknolojili cihazlar kullanılmalıdır. Bakanlığımızın ilgili birimlerinden beklentimiz, yeni metot ve cihazlar kullanılarak piyasadaki taklit ve tağşişli ürünlerin tespit edilip gerekli yaptırımların uygulanmasıdır" dedi.
“ÜRETİCİ VE TÜKETİCİYİ KORUMANIN YOLU TAĞŞİŞİ ENGELLEMEKTİR”
Şahin, "Üretici ve tüketiciyi korumanın yolu, piyasadaki taklit ve tağşişli ürünlerin tespit edilmesinden geçmektedir. Sahte ürünlerin tespiti için yeni teknoloji cihazlarının kullanımı ve yeni metotların geliştirilmesi şarttır" diye ekledi. Arıcılığın yalnızca arı ürünleri üretme faaliyeti olmadığını belirten Şahin, "Arıcılık, 100 bin 399 kayıtlı işletme ile kırsal nüfusa gelir ve istihdam sağlayan, bal arılarının yaptığı tozlaşma ile ekosistemin sürdürülebilirliğine katkı sunan önemli bir faaliyettir. Bal arıları, doğada bulunan en önemli tozlayıcılardan biridir. Tükettiğimiz gıdaların üçte biri bal arılarının polinasyonu ile elde edilmektedir" dedi.
“ARICILIK TÜKETMEDEN ÜRETEN TEK FAALİYETTİR”
Özellikle Türkiye'de arıcıların %70'inin gezginci arıcılık yaparak her bölgede bal arılarının yaptığı polinasyon sayesinde tarımda sürdürülebilirlik ve verim artışını sağladığını belirten Şahin, "Arıcılık tüm bu faydaları sağlarken doğaya doğrudan ya da dolaylı hiçbir zarar vermemektedir. Arıcılık, tüketmeden üreten tek faaliyettir" ifadelerini kullandı. Şahin, bilinçsiz zirai ilaçlamaların her yıl binlerce arı ölümüne sebep olduğunu vurgulayarak, "Arıları korumak, tarımı korumaktır. Bu bilinçle ilaçlamalar, Arıcılık Yönetmeliğine uygun ve arılara zarar vermeyecek şekilde planlanmalıdır" dedi.
“İKLİM KRİZİ BAL VERİMİNDE DÜŞÜŞE SEBEBİYET VERİYOR”
İklim değişimlerinin arıcılık sektörünü ciddi şekilde etkilediğini belirten Şahin, "İklim krizi sebebiyle gezginci arıcılarımız, ürün alabilmek için daha fazla yol kat etmek zorunda kalmakta, yaşanan kuraklık bal veriminde düşüşe sebep olmaktadır" dedi. Şahin, "Günümüzde bilinçsiz zirai ilaçlamalar, pazarlamada yaşanan sorunlar, artan ekonomik maliyetler ve iklim krizine bağlı üretimde yaşanan düşüşler sebebiyle; ülkemizde yerleşmiş geleneksel bir kültür olan arıcılığın sürdürülebilirliği tehlikeye girmiştir" diye ekledi.
Şahin, dünya genelinde arıyı ve arıcıyı yaşatabilmek adına çeşitli desteklemeler oluşturulduğunu ve arıcılığın sürdürülebilirliğinin amaç edinildiğini belirterek, "Dünyada arıcılıkta polinasyon, arıların çevreye katkısı ve koloni kayıplarına karşı desteklemeler yapılmaktadır. Ancak ülkemizde arıların çevreye olan katkılarının tam olarak anlaşılamadığı ve gereken desteklemenin yapılmadığı görülmektedir" dedi.
“ARICILIĞIN DEVAMLILIĞI İÇİN DESTEKLEME MODELLERİ ŞARTTIR”
Şahin, Türkiye'de büyükbaş hayvancılıkta yedi, küçükbaş hayvancılıkta beş destekleme kalemi bulunurken; arıcılıkta sadece iki destekleme kalemi bulunduğunu belirterek, "Arıcılığın devamlılığı için yeni destekleme modelleri oluşturulması şarttır. Mevcut durumdaki desteklemeler ile arıcılığın devam etmesi mümkün değildir" dedi. Şahin, arıcıların üretim yapabilmek için besleme ürünleri, sarf malzeme, makine ekipman ve akaryakıta ihtiyaç duyduğunu belirterek, "Bu gider kalemlerinin hepsi arıcılığın yapılabilmesi için elzemdir. Tüm bu girdilerin maliyeti her geçen gün artmaktadır. Balda bir fiyat politikası oluşturmak amacıyla; Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak her yıl bal maliyetini açıklamaktayız. Üretim maliyetlerinin artışının yanı sıra %40 oranında verim düşüşü bal üretim maliyetini de arttırmıştır. 2023 yılında 127 TL olan bal maliyeti, bu sebeplerden dolayı, 2024 yılında 261 TL olarak hesaplanmıştır" dedi.
“TÜM SEKTÖR PAYDAŞLARINA SORUMLULUK DÜŞMEKTEDİR”
Şahin, maliyetler artarken desteklemelerin aynı oranda artmaması, iklim krizinin etkilerinin her geçen gün artması, pazarda taklit ve tağşişli ürünlerin bulunmasının sektörün direncini düşürdüğünü belirterek, "Bu şekilde devam ettiği müddetçe maalesef arıcılık elde ettiğimiz kazanımlarımızı ve dünyada üst sıralarda olan yerimizi korumamız mümkün olmayacaktır. Bu noktada tüm sektör paydaşlarına sorumluluk düşmektedir" dedi.
TAB’IN KAMUDAN TALEPLERİ
Son olarak, Şahin, arıcılığın sürdürülebilirliği için kamudan taleplerini sıraladı: “Arıcımızın ürettiği ürünün değerinden pazarlanması sahte ürünlerin piyasada olmaması ile sağlanabilir. Bu sebeple balda taklit ve tağşişle yeni metotlar ve cihazlarla etkin mücadele yapılmalıdır. Tüm dünyada kullanılan ve hali hazırda Bakanlığımızda da bulunan NMR cihazı hem iç piyasa hem de ihracat ürünlerini denetlemek için kullanılmalıdır. Arıcılıkta ivedilikle yeni destekleme modeli oluşturulmalıdır. Arı ürünleri üretim desteği ve gezginci arıcılıkta akaryakıt desteği mutlaka destekleme kapsamına alınmalıdır. İklim krizine karşı ivedilikle bir yol haritası oluşturulmalıdır."
TAB’IN SEKTÖR PAYDAŞLARINDAN TALEPLERİ
Sektör paydaşlarından ise taleplerini şu şekilde sıraladı: “Paketleyici ve ihracatçı firmaların alımları, maliyetler göz önünde bulundurarak ve üreticimizin refahı gözeterek yapılmalıdır. Bugüne kadar verilen fiyatlar, alınan ürünler günübirlik politikalarla iş ve işlemler yürütülmüştür. Artık üretici kritik bir süreçten geçerek var olma mücadelesi vermektedir. Bu konuda sektörün tüm paydaşları, her kurum ve kuruluş üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorundadır. Arıcılık girdileri üreten firmalar, üretim yaparken arı sağlığı ve son ürünün kalitesini gözeterek üretim yapmalıdır."