Recep Bey ve Bahçeli’nin ülkeye dayattığı bu tek adam anayasasında hesaplar şaştı, dengeler bozuldu. Memleketin sevilen...

Recep Bey ve Bahçeli’nin ülkeye dayattığı bu tek adam anayasasında hesaplar şaştı, dengeler bozuldu.

Memleketin sevilen oyunu tavlada buna düşeş attım yek geldi denir…

Elbette hesabın şaşmasının dengelerin bozulmasının asli sebebi bu süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından uygulanan son derecede akıllı strateji oldu.

Recep Bey’in hesabına göre Türkiye’de seçmen % 30 – 35 sol % 65 – 70 sağ olarak bloklaşmıştı. Recep Bey siyaset arenasında oyunu sağı tekelime alırsam sittin sene iktidar olur, bu koltuktan hiç kalkmam diye kurdu. Lakin evdeki hesap çarşıya uymadı. Kemal Bey bütün kurulan oyunu bozdu, yapılan tüm hesapları alt üst etti.

Türkiye’de seçmenin sağ sol diye ikiye ayrılmasını kabullenip, içselleştirmek yerine kartları yeniden kardı ve demokrasiden yana olanlar otokrasi isteyenler diye yeni bir oyun kurdu.

Açıkça söylemek gerekirse Erdoğan Bahçeli ikilisi açısından bu hiç beklenmedik bir hamle oldu, soru çalışmadıkları yerden geldi.

Kemal Bey zoru başardı birbirinden çok faklı politik görüş ve köklerden gelen altı partiyi; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Deva, Demokrat Parti ve Gelecek Partisini demokrasi hedefi doğrultusunda Millet İttifakı çatısı altında buluşturdu.

Bu zaten başarılması yeterince zor bir işti ama iş burada da kalmadı bu süreçte altı partinin lideri ittifakı çökertmek için girişilen her türlü operasyonu da boşa çıkarmayı, her türlü fitneyi defetmeyi de başardılar.

En nihayetinde değişen dengeler altı partinin bir araya gelmesini eleştirip küçümseyen AKP ve MHP’yi Hüda Par ve Yeniden Refah gibi cumhuriyet ve Türklük düşmanı, radikal ve marjinal partilerin ocağına düşürdü tabiri caizse kucağına oturttu.

Bugün Cumhur İttifakını oluşturan bileşenler AKP, MHP, BBP, Vatan, Hüda Par ve Yeniden Refah olarak 6 sayısına ulaştı.

En nihayetinde iki ittifakta altışar parti ile seçim yarışına giriyor, takdiri ilahimi diyelim ne diyelim resmen düşeş oldu…

Fakat bu 6 partinin bir araya gelmesi dahi Erdoğan ve Cumhur İttifakının kazanmasına yetmeyince devreye muhalefeti bölerler de seçim ikinci tura kalır mı hesabıyla Muharrem İnce ve Sinan Oğan alındı.

Kampanya sürecinde her ikisinin de iktidardan fazla muhalefete çatması, eleştirilerin odağına muhalefeti alması kamuoyunda bu iki adayın Erdoğan tarafından sahaya sürüldüğü algısını güçlendirdi.

Fakat her ne yapılırsa yapılsın seçim ister ilk turda bitsin isterse de ikinci tura kalsın anketlerde önde görülen favori adayın Kemal Kılıçdaroğlu olması gerçeğini değiştiremedi.

Bu seçimde tüm anketlere göre tek bir favori aday var o da Kemal Kılıçdaroğlu kısacası düşeş attım yek geldi diyebiliriz…

Sinan Oğan açısından konunun farklı bir boyutu var bence onun hedefinde Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanlığı var ve bu seçimde MHP beklendiği gibi ağır bir hezimet yaşarsa çok büyük bir olasılıkla Devlet Bahçeli o koltuktan kalkmak zorunda kalacak. Böyle bir durumda Sinan Oğan’ın potansiyel Genel Başkan adayı olacağını söylemek bir kehanet olmayacaktır.

Muharrem İnce açısından olaya bakarsak Muharrem İnce için siyasetin geleceği oldukça karanlık!

Tamam, Kemal Bey kazansa da kazanamasa da CHP Genel Başkanlığı koltuğunu boşaltacak fakat İnce için CHP Genel Başkanlığına giden tüm yollar kapalı, önünde çok ama çok daha güçlü adaylar var.

Üstelik hem 2018’deki seçim sürecinde yaşanan rezalet ve hem de daha sonrasında gösterdiği vefasızlık zaten notunu kırmıştı.

Bu sefer aday olması ve kazanamayacağı, kazanma olasılığının olmadığı bu kadar belli olmasına rağmen adaylıkta gösterdiği bunca ısrar muhalefet seçmeni nezdinde çok büyük bir öfke yaratmış bulunmaktadır.

Demedi demeyin eğer İnce adaylıktan çekilmez ve Kemal Bey kaybederse İnce yüzünden kaybetti olacak, Kemal Bey kazanırsa da İnce’ye rağmen kazandı olacaktır, her iki olasılığında İnce’ye yaramayacağı açıktır.

Önünde üç gün kadar süre var bu süre zarfında Kemal Bey lehine adaylıktan çekilirse tamam kaybeder ama kaybederken Kemal Bey’in kazanması benim sayemde oldu deme lüksüne sahip olur. Bakalım bakalım bunu yapacak mı?