Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Genel Merkezinde basın mensuplarına açıklama yaptı. Bakan Tunç, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in iddialarına yönelik, "Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının yargıya yönelik, adalet sistemine yönelik gerek tehdit içeren, gerek hakaret içeren, gerek dezenformasyon içeren beyanları yeni değil. Maalesef Cumhuriyet Halk Partisi son zamanlarda özellikle adeta bir yalan üretim merkezine dönüştü. Dolayısıyla oradan üretilen yalanlarla kamuoyu etkilenebilecek zannediyorlar ama bu nafile. Gerçekliği hiçbir zaman ortadan kaldıramazsınız. Hakikat kesinlikle ortadan kalkmaz. Ama yalan beyanlar, dezenformasyonlar mutlaka açığa çıkar. Geçen hafta Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının 'Hakimler ve Savcılar Kurulu’na çok önemli belgeler ulaştıracağız, görüntüler var elimizde' şeklindeki beyanlarından sonra kendi seçmenini de bir beklentiye soktu. Ama biz dedik ki 'Hiç bekleme. Hemen bir dakika bile beklemenize gerek yok. Elinizde belgeler varsa, elinizde bahsettiğiniz konularla ilgili deliller varsa hızlı bir şekilde yargı makamlarına ve Hakimler ve Savcılar Kurulu’na iletin’ dedik. Bir hafta aradan sonra bir dilekçe verildi. Dilekçenin içeriği kamuoyunda görüldü. İstanbul yolsuzluk soruşturmaları kapsamındaki şüphelilerden biriyle bir şüpheli avukatının aralarındaki konuşmayı sanki yargıda özellikle bir borsa varmış gibi algılatmaya çalışıyor. Bunun yargıyla, savcılık makamıyla ne ilgisi var? Bir soruşturma kapsamındaki bir şüphelinin avukatı tarafından itirafçılıkla ilgili bir bilgilendirme yapması ve buna ilişkin konuşmalarının yargıyla bir alakası yok. Dün geceden itibaren yine bir beklenti oluşturdu ve ‘Elimde çok önemli belgeler var, AK Parti’nin kuruluş yıl dönümünde AK Parti çökecek’ gibi böyle çok saçma sapan, tamamen Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi’nde artık yalan üretme merkezi haline gelen beyanları tekrar etti. Ve bugün hep beraber gördük ki böyle bir şey söz konusu değil" diye konuştu.
‘SİYASİ OPERASYON GİBİ ALGILATMAYA ÇALIŞTI'
Bakan Tunç, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik yürütülen soruşturmanın il başkanlığı binasının alınma sürecindeki para sayma görüntülerinin basına yansımasıyla başladığını ve genişlediğini söyleyerek, "Adli soruşturma ilk başladığında, ilk gözaltı kararı verilir verilmez Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı hemen savunmaya geçti. Dosyanın içeriğini bilmeden, isnat edilen suçlamaları bilmeden adeta bir adli soruşturmayı bir siyasi operasyonmuş gibi algılatmaya çalıştı. Oysa sorumlu bir genel başkan süreci beklemesi gerekir. Ve bu anlamda yargı sürecini hep beraber bekleyeceğiz. Ak koyun kara koyun ortaya çıkacak. Ve bu noktada ‘Arkadaşlarımızın suçsuz olduğuna inanıyoruz. Ama yargıya da saygı duyuyoruz’ demesi lazım. Ama öyle yapmadı. ‘Bu bir adli soruşturma değildir’ dedi. ‘Bu siyasi operasyondur’ dedi. Ama sonrasında ortaya çıkan deliller, itirafçı beyanları ve ulaşılan dijital kayıtlar, MASAK raporları, kolluk tespitleri ortaya çıktıkça soruşturma büyüdü ve başka ilçelere de yansıdı. Ve bu soruşturma devam ederken Cumhuriyet Halk Partili bazı ilçe belediyelerinde de maalesef hala yolsuzlukların devam ettiğine bu millet şahit oldu. Manavgat’ta suçüstü yapıldı. Görüntüler yayınlanmadan önce hemen sahip çıkmaya kalkıştı. Ama görüntüler ortaya çıkınca, baklava kutusundaki o paralar ortaya çıkınca bu sefer geri adım atmak durumunda kaldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi eski başkanı hakkında başlatılan soruşturmayla ilgili hemen sahiplendi. Ama sonra da millet gördü ki o soruşturmanın evraklarını belediyenin teftiş kurulunun yaptığı o incelemeleri, dosyaları tomar halinde bir üst yazıyla savcılık makamına teslim eden kendi belediye başkanları" diye konuştu.
'MANİPLASYON BİR ŞEY KAZANDIRMAZ'
Bakan Tunç, adli soruşturmalar üzerinden manipülasyon yapmanın Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve onun genel başkanına bir şey kazandırmayacağını söyleyerek, "Bugün AK Partimizin 24’üncü kuruluş yaşını kutluyoruz. Bu önemli günü manipüle etmeye, gölgelemeye çalışan bir hareket söz konusu. 24 yıl geçti. Çeyrek asır ve milletimiz kendi kurdurduğu bu partiyi 23 yıldan bu yana da iktidarda tuttu. Niye iktidarda tuttu? Neden 23 yıldan bu yana dünyanın en yüksek katılımlı seçimleri yüzde 85 oranında, dünyanın başka ülkesinde, Batı ülkelerinde, Avrupa ülkelerinde bu derece sandığı seven, seçime katılan başka bir ülke, başka bir millet yok. Türk milleti demokrasiyi seviyor. Ve yüzde 85 oranında tüm seçimlerde sandığa gitti ve hep ‘Recep Tayyip Erdoğan’ dedi, ‘AK Parti’ dedi, ‘Cumhur İttifakı’ dedi. Dolayısıyla AK Parti’den, Cumhur İttifakı’ndan, Recep Tayyip Erdoğan’dan bu milletin vazgeçmemesinin yegane sebebi, iktidarda milletin sesine kulak vermesi, milletin talebine duyarlı olması, Türkiye’nin 81 vilayetini hiçbir ayrım yapmadan yatırımlarla donatması, eserlerle donatması ve diğer yandan da Türkiye’yi yüksek standartlı demokrasiye kavuşturmak için reformlar yapması, vesayetçi anlayışı, darbeci anlayışı tasfiye etmesi ve doğru politikalar üretmesi" değerlendirmesinde bulundu.
‘HSK NE ZAMAN TOPLANACAĞINI KENDİSİ TAKDİR EDER’
Bakan Tunç, Türkiye’nin ana muhalefetinin bu süreçte doğru politikaların yanında değil, hep ürettiği yalanların, dezenformasyonun peşinde koştuğunu söyleyerek, "O dezenformasyonla bir yere varacaklarını düşündüler ama nafile. İşte maalesef bunu anlayabilseler, AK Parti’nin 23 yıldan bu yana iktidarda kalmasının sebebinin ne olduğunu Türkiye’nin ana muhalefeti bir anlayabilse, aslında Türkiye’nin demokrasisi açısından da önemli bir gelişme olacak ama maalesef bu noktada bir aymazlık söz konusu. Bir çağrısı var Sayın Özgür Özel’in. HSK ne zaman toplanacağını kendisi takdir eder. Geçen hafta büyük bir beklentiye soktu kendi arkadaşlarını. 'Hemen ver' dedik dilekçeyi. Hemen hazırlayamadılar. 3 sayfalık bir dilekçenin içerisinde çok önemli deliller olduğunu söylediler. HSK’ya verildi. Bütün basın da o dilekçenin muhtevasında neler olduğunu, içinin nasıl boş olduğunu gördü. Yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’muza müracaat etsinler. Bahsettikleri iddialarla ilgili gerekli araştırmalar, incelemeler yapılır. Ama Hakimler ve Savcılar Kurulu, Özgür Özel’in dediği tarihte toplanmaz. Onlar kendi gündemlerine hakimdir. Bu ülkenin Hakimler ve Savcılar Kurulu, şerefli yargı mensuplarından oluşur. Yargıtay üyelerinden, Danıştay üyelerinden, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilen tecrübeli yargı mensupları ve Cumhurbaşkanımız tarafından seçilen birinci sınıfa ayrılmış adli ve idari yargı mensuplarından oluşan Hakimler ve Savcılar Kurulumuzla ilgili de manipülasyon yaptığını görüyoruz. Onlara hakaret ettiğini gördük. Buradan ifade etmeyeceğimiz yakışıksız sözler bunlar. Bu sözlerle ilgili elbette ki yargı makamları duymazlıktan gelemez" dedi. (DHA)