TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 2021’de yatırımcıya en fazla reel getiriyi ABD doları sağladı. Külçe altın ve euro da, dolardan sonra reel getirisi en yüksek yatırım araçları oldu.
TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre 2021’de yatırımcıya en fazla reel getiriyi ABD doları sağladı. Külçe altın ve euro da, dolardan sonra reel getirisi en yüksek yatırım araçları oldu.
Finansal yatırım araçlarının yıllık değerlendirmesinde, TÜFE (Tüketici fiyat endeksi) ile indirgendiğinde doların yatırımcısına yüzde 29,19 reel getiri sağladığını duyuran TÜİK’in ilgili çalışmasına göre külçe altın yüzde 25,43, euro ise yüzde 19,99’luk reel getirileri ile ABD dolarından sonra en fazla reel getiri sağlayan yatırımlar oldu.
Yıllık değerlendirmede yatırımcıya en çok kaybettiren yatırım aracı ise, TÜFE ile indirgendiğinde yüzde 26,37’lik kayıpla DİBS (Devlet İç Borçlanma Senedi) oldu. DİBS’den sonra en yüksek kaybı, yüzde 15,37 ile mevduat faizi yatırımcıları yaşadı.
En yüksek aylık reel getiri, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 6,51, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 11,67 oranlarıyla Amerikan dolarında gerçekleşti.
Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından Euro yüzde 5,55 ve külçe altın yüzde 5,14 oranlarında yatırımcısına kazandırırken; BIST 100 endeksi yüzde 1,88, mevduat faizi (brüt) yüzde 14,97 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 19,09 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.
Külçe altın, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 16,47, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 33,37 oranında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. DİBS ise Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 30,24, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 20,12 oranında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.
Dünya gazetesinden Alaattin Aktaş oturmuş hesaplamış, son on yılı kapsayan iki tablo hazırlamış ben bu hesaplamalarından dolayı kalemine sağlık diyecek ve sadece özet bilgi vereceğim, detay merak edenler Dünya gazetesinden okuyabilir.
Alaattin Aktaş bahse konu makalesinde “2012-2021 döneminde, yani on yılın toplamında Türk Lirası cinsinden tasarruf edenler cepten yemekten kurtulamadı. Ne TL cinsi mevduat hesabı açtıranlar, ne devlet iç borçlanma senedine yatırım yapanlar enflasyonun üstünde getiri elde edebildi. Bu on yılda mevduatta yüzde 14, DİBS’te yüzde 32 reel kayıp oluştu. Oysa birikimini dolar ve euro cinsinden değerlendirenlerin bu dönemde reel olarak sırasıyla yüzde 113 ve yüzde 83 getiri elde ettiğini ortaya koyuyor.” demektedir.
Yapmış olduğu zincirleme getiri endeksinde 2011 yılındaki 100 birimin Türk Lirası mevduatta 86 DİBS de ise 68 birime düştüğü altında 233, dolarda 213 euroda 183 ve BİST de ise 109 birime çıktığını hesaplamış.
Her iki kaynağa da baktığımızda birikimlerini Türk Lirasında tutanların ciddi zarar uğradığı, çok büyük servet kaybı yaşadığı açıkça görülmektedir.
Bu tablo karşısında birikim sahiplerinin neden dolarize olduğu çok daha net olarak anlaşılmaktadır. Üstelik bu tablo TÜİK verileri ile hazırlanmış ve reel getiriler buna göre hesaplanmış oysa artık hepimiz gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. ENAG tarafından hesaplanan TÜFE artışı 2021 yılında yüzde 82.81 ve TÜİK Yİ-ÜFE ise yüzde79,89 ile bunun yüzde 2,92 altında. Türk Lirası getirileri ENAG tarafından hesaplanan enflasyon verilerine göre indirgesek zararın daha da büyük olduğu, servetlerin çok daha hızlı bir şekilde eridiği ortaya çıkacaktır.
Peki, yatırımcısına bu kadar zarar ettiren servet avcısı finansal araçlara kim ne neden yatırım yapıyor?
Özellikle vatandaşa ait olan BES ve İşsizlik Fonları gibi nakit kaynaklar buralarda mı tutuluyor diye sormamız gerekmez mi?
Enflasyonun altında getiri getiren, servetleri eriten finansal araçlar ile istikrarlı bir ekonomik yapı kurmanın mümkün olmadığını ekonomi yönetimi neden anlamıyor?