Dünya her geçen gün büyüyen nüfusuyla beraber aslında kaynakların tüketilmesine ve bu kaynakların nüfusa göre entegresi sırasında daha fazla çözüm geliştirilmesine sebep oluyor. Tarım ve hayvancılığın standart üretim politikaları talepleri karşılamayınca yeni yeni çözümler aranıyor.

Dünya her geçen gün büyüyen nüfusuyla beraber aslında kaynakların tüketilmesine ve bu kaynakların nüfusa göre entegresi sırasında daha fazla çözüm geliştirilmesine sebep oluyor. Tarım ve hayvancılığın standart üretim politikaları talepleri karşılamayınca yeni yeni çözümler aranıyor.

Son dönemlerde kahve bu konuda adını çok duyurmuştu. Yoğun çalışma şartları ve insanların bu düzen içerisinde daha fazla dinç ve ayakta kalma isteklerini popüler kültür kahve ve ilaçlarla sağlıyor. Bunun ardından kahve tüketimindeki artış aslında normal üretimle karşılanamadığından kahve çekirdeği laboratuvar ortamlarında geliştirildi ve gerçek tat ve kokuya ulaşılmıştı. Aynı zamanda bunun gibi et üretimi de söz konusu.

Son dönemlerde bunların dışında hayvansal gıdadan kaçınan bir hayat tarzı olarak veganlık gelişim sağlamakta. Bunun yanında vejetaryenler da aynı şekilde etten uzak kalırlarken pandemi ile birlikte bu yaşam tarzlarını benimsememiş olsalar dahi bazı insanlar sağlıklı yaşamla alakalı kendi hayatlarında düzenlemeye gidiyorlar. Bu yaşam tarzlarının kilit noktası ise avokadoda birleşiyor. Avokado dünyada bulunan çok eski bir meyve olmasına rağmen şu an sanırım dünya üzerinde tüketimi bu denli artan en nadide meyvelerden bir tanesi. Durum böyle olunca üreticiler bu isteği karşılamakta güçlük çekiyorlar.

Özellikte Meksika’da uyuşturucu pazarlarının devlet baskılarıyla daha problemli bir hale gelmesinin ardından bu kartellerin başındakiler tarıma yöneldiler. Fakat bu yönelim bir tövbe sonucu kendini toprağa vurmak gibi de algılanmasın!

Bu derece yüksek talepli bir üründe ihracat devi olmak adına insan hayatı hiçe sayılan bir üretim modelinden bahsedebilir. Gece gündüz demeden, çocuk işçiler çalıştırılarak, insanlar sömürülerek yapılan bir üretimden bahsediyoruz. Son dönemde bu tarım savaşlarında onlarca insan öldürüldü. İlk başlarda uyuşturucu hesaplaşması sanılan bu kavgaların da avokado ile alakalı olduğu ise gözler önüne serildi.

Meksika dışında ise Güney Amerika ülkelerinde ise durum ve zulüm buralardan farksız. İşçiler üretimin talep yüzünden çok fazla zorlandığını hatta tarım bölgelerinde bu denli bir üretim alanı için yetersiz olan suyu sağlamak amacıyla su yollarının değiştirildiğini ve su yataklarından yararlanamayan halkların ise bu yüzyılda susuzlukla karşı karşıya kaldıklarını da belirtiyorlar.

Hayvanların hakları, burjuvaların sağlıklı yaşamları derken aslında kimsenin bilmediği görmediği yerlerde tarım işçileri bunların bedellerini canlarıyla ve sağlıklarıyla ödüyorlar.

Dünya artık her istediğini parayla dahi satın alamayacak bir yer haline geldiği bu dönemde sanırım bazı şeyleri yaparken gerçekten bin kere düşünmek gerekiyor. Soframıza koyduğumuz her ürüne tekrar tekrar bakıp düşünmek gerekiyor. Kimin kanını içiyorum, kim sömürüyorum…

Sofralarımıza koyduğumuz her ürün birer dinamit başka evlere düşmüş birer el bombası olabilir…