Yakın tarihimizin en renkli kişiliklerinden birisi de Fevzi Çakmak Paşa’dır. 1924 yılından 1944 yılına kadar tam 20 yıl Genel Kurmay Başkanlığı ( Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Reisliği) görevinde bulundu. Böylece tarihte hiç kimseye nasip olmayan ve olmayacak olan bir rekora imza atmış oldu.

Yakın tarihimizin en renkli kişiliklerinden birisi de Fevzi Çakmak Paşa’dır. 1924 yılından 1944 yılına kadar tam 20 yıl Genel Kurmay Başkanlığı ( Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Reisliği) görevinde bulundu. Böylece tarihte hiç kimseye nasip olmayan ve olmayacak olan bir rekora imza atmış oldu.

Fevzi Çakmak da Refet Bele, Rauf Orbay, Kazım Karabekir gibi bir Osmanlı paşası idi. 1918’den sonra ülkenin kurtuluşunu Millî Mücâdele’de gördükleri için Ankara’ya destek verdiler. Çakmak Paşa Ankara’ya geldiği zaman bütün Meclis Üyeleri hep birlikte Ankara Garı’na giderek onu büyük bir törenle karşıladılar.

Fevzi Paşa’ya gösterilen bu sevgi, bu ilgi bundan sonra da devam etti. Sakarya Savaşları sırasında Meclis içerisinde oluşan olumsuz havayı o dağıttı. Büyük Taarruz’un planlarını bizzat yaptı. Zaferden sonra Mustafa Kemal Paşa’nın teklifi üzerine kendisine mareşal payesi verildi.

Meclise ilk olarak Kozan mebusu sıfatıyla katılmıştı. Daha sonra İstanbul mebusu olarak katıldı. Ama 1924’ten sonra askerlik mesleğini tercih ederek siyasî hayattan çekildi. Atatürk yaşadığı sürece Çakmak Paşa da hiçbir zaman siyasî bir yaklaşım içerisinde olmadı. Her zaman Atatürk’ün yanında oldu. Bu olumlu tavrı sayesinde 20 yıl makamını korudu. Aynı dönemde bulunduğu askerî makamı uzun süre hiç bırakmayacak olan ikinci bir isim de Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı komutanı İsmail Hakkı Tekçe olacaktır. Bakanlar, başbakanlar sürekli değişirken bu iki ismin 20 yıl hiç değişmeden görevlerinin başında kalmış olmaları ayrıca araştırılması gereken önemli bir konudur.

1938’de İsmet Paşa’nın cumhurbaşkanı seçilmesinde Çakmak Paşa önemli rol oynadı. Ancak bir süre sonra İsmet Paşa ile yıldızları barışmadı. Politikayı hiç sevmeyen Çakmak Paşa yeniden siyasî hayata atılma gereği duydu. O dönem tek adam dönemi olduğundan CHP Genel Başkanı olan Reisicumhur’un istemediği hiç kimse aday olamaz ve milletvekili seçilemezdi. 1946 yılında Demokrat Parti kurulunca bu yeni partiyi destekledi ve DP listesinden İstanbul Bağımsız milletvekili seçildi. Ancak bir süre sonra Demokratlarla da anlaşamadı. 1948 yılında Fevzi Paşa, yakın arkadaşları ile birlikte Millet Partisi’ni kurdu. Yeni partinin şeref üyesi seçildi. Daha sonra bu parti Köylü Partisi ile birleşip Türkeş’in kontrolünde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) olarak yoluna devam edecektir.

Çakmak Paşa partisinin bu yeni safahatını göremedi. 10 Nisan 1950 tarihinde Teşvikiye Sağlık Yurdu’nda vefat ettiği zaman CHP iktidarı onu sıradan bir kişi gibi defin etmek istedi. Buna büyük tepki gösteren İstanbul halkı ve Üniversite gençliği bu millî kahramanı Beyazıt Camiinden Eyüp Sultan Mezarlığı’na kadar tekbirlerle eller üzerinde taşıdı (Ayfer Özçelik, “Fevzi Çakmak”, DİA, 8, s.190- 192).

Fevzi Çakmak Paşa, 5 dil bilen bir aydın; dinî ve millî değerlerine önem veren bir vatansever ve askerlik mesleğini kutsal bilen doğuştan asker bir şahsiyet idi. Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve bugüne gelişindeki önemli katkıları her zaman minnetle anılacak ve milletinin gönlünde sonsuza kadar yaşayacaktır.