Ne çabuk geçiyor zaman. Bunca sıkıntılara rağmen üç yıl geçti ve mali müşavir odalarının seçimleri yapılmaya başlandı. Sıkıntılı geçen son iki yıl içerisinde zor şartlar altında bir gün bile evinde oturmayıp, sürekli çalışan mali müşavirler, COVİD 19 salgınına 120 meslek mensubu hayatını verdi. Bu meslek grupları içerisinde, belki de en çok kurban veren meslek oldu. Tüm meslektaşlarımıza Allahtan rahmet ve tüm sevenlerine, yakınlarına ve meslek mensuplarına sabırlar diliyorum.

Ne çabuk geçiyor zaman. Bunca sıkıntılara rağmen üç yıl geçti ve mali müşavir odalarının seçimleri yapılmaya başlandı. Sıkıntılı geçen son iki yıl içerisinde zor şartlar altında bir gün bile evinde oturmayıp, sürekli çalışan mali müşavirler, COVİD 19 salgınına 120 meslek mensubu hayatını verdi. Bu meslek grupları içerisinde, belki de en çok kurban veren meslek oldu. Tüm meslektaşlarımıza Allahtan rahmet ve tüm sevenlerine, yakınlarına ve meslek mensuplarına sabırlar diliyorum.

Ülkemizde demokratik değerlerin ve standartların gelişmemesi, sürekli toplumun istemlerinin fayda üzerinden ele alınmasını yeterli koşul saymıştır. Demokrasi her şeyden önce kurallar bütünüdür. Bunun en temel ihtiyacı da hukuksal metinlerdir. Diğer bir değişle toplumun çeşitli kesimlerinin bir araya gelerek en geniş uzlaşıda bulundukları ulusal ve uluslararası Anayasal ve hukuksal metinlerdir.

Diğer bir deyişle toplumu oluşturan kesimlerin kendi gelenek, görenek ve kültürel değerleri vb. yargılardan ari, asgari bir arada durmayı ve her kesimin uymasını sağlayan metinlerdir.

Meslek odalarını oluşturan yasal mevzuata ve onun fonksiyonlarına( meslek mensuplarının tanımına) bakmak lazım. Çünkü odalar soyut bir kavramdır. Odaların kavramsal bütünlüğünü oluşturan ona hangi işlevlerin yüklendiği ve bu işlevleri yerine getirirken hangi araçları kullandığı, hangi bilgiyi ürettiği ve bu bilgiden kimlerin yararlanacağıdır.

Meslek odalarını oluşturan iki meslek unvanı bulunmaktadır. SMMM ve YMM’ler. Bunların meslek yasasında hangi işleri yapacakları ve sorumlulukları, nasıl bir kurallar bütünü içerisinde davranacakları belirlenmiştir. Esas olarak 3568 sayılı kanun 2 ‘ci md. ve 12 maddesinde düzenlen meslek mensuplarının yapacakları işler belirlenmiştir. Ancak bir bütün olarak meslek yasasına bakılınca kamusal bir nitelik taşıdığı ve meslek mensuplarının da bu kamusal işleri yaparken toplumun her kesiminin ihtiyaçlarını karşılayan doğru bilginin üretilmesine yönelik anlaşılır bilgi üreteceği belirtilmektedir.

Ekonomik oluşum, iki hat üzerinde yürümektedir. Birincisi sermayenin birikimi, diğeri ise biriktirilen sermayenin dağıtımı(bölüşümü). Sermayenin biriktirilmesi sürecinde meslek mensuplarının ortaya koyduğu doğru resim ilkesine göre fonksiyonlarına ve çeşitlerine göre düzenlenen mali tablolar her kesimin, toplam biriktirilen sermayeden nasıl ve ne kadar pay alacaklarının ortaya konulmasını gerekli görmektedir.

Teknik anlamda söylenen işletmenin ilgilileri kimler, yani üretilen kaynaklardan pay alanlar.

Sermaye koyanlar, yani şirket ortakları

Çalışanlar yani işçiler,

Sendikalar,

İşletmeye borç verenler,

İşletmeye mal ve hizmet sağlayanlar,

İşletmenin karından kamusal ihtiyaçların karşılanması için vergi alan DEVLET,

Vb.,

Görüldüğü gibi sermaye birikiminden pay alan her kesim kendi alacağı payın en yüksek olmasını siyasal olarak talep edecektir. Mali konularda tek uzaman olan 3568 sayılı yasayla yetkilendirilmiş, mali müşavirler ve yeminli mali müşavirlerdir. Bu bilgiyi üretenler kim, Meslek mensupları ve meslek mensuplarının hak ve menfaatlerini savunan onların örgütü olan meslek odaları.

Sorun da burada başlamakta. Diğer işletme ilgililerini şimdilik bir tarafta tutarsak, esas olarak kamu ihtiyaçlarını karşılamak üzere zora dayalı olarak ( yasal adı kanun) vergi toplayan devlet. Devlet topladığı vergiler ile kamusal ihtiyaçları karşılamak üzere bir harcama oluşturmaktadır. Yol, okul, su, hastane, köprü ve toplumda bazı kesimlere de para yardımı ve destekler vererek, bütçe (bölüşüm) yapmaktadır.

Bölüşüm olarak ifade edeceğimiz bu dağıtımın kendisi siyasal bir karardır. Ülkeyi yönetenler ve siyasi partiler bu dağıtıma kimse müdahale etmesin istemektedirler. O nedenle de bu bölüşüm ekonomisine müdahil olmak isteyen toplumsal kesimlere siyaset yapmayı (yasal olarak yasaklamasa bile bazen açıktan yasaklaya da biliyorlar vb.) yasaklamak ve/veya siyaset yapıyorlar diye suçlayarak tek karar verici olmak istemektedirler. Kimseye hesap vermek istememektedirler. İktidar yanlısı bazı meslektaşlarda bu siyasal koroya katılmaktadırlar ve odaları siyaset yapıyorlar diye yine kendi meslektaşına ve iktidara şikâyet etmektedirler.

Meslek mensupları, sermaye birikiminde doğru bilgiyi üretirken, bu bilgiden her kesimin yararlanmasını ve adil olmasını istemektedirler. Bütçe yoluyla biriktirilen bu birikimin dağıtılmasında da toplumsal her kesimin hatta toplumsal katma değerden daha az yararlanan kesimlerin daha fazla desteklenerek yararlanmasını istemektedirler.

Mesleğimiz açısından, vergiyi toplayan Maliye Bakanlığı çeşitli uygulamalar ile bizlere yön vermektedir. Ürettiğimiz bilgi toplumun çeşitli kesimlerini etkilemekle birlikte en çokta siyasi iktidarı etkilemektedir. Vergi toplamak için oluşturulan kuralların adil olmayan toplumsal yansımaları eşitsiz bir yük oluşturmaktadır. Dolaylı vergilerin genişletilerek artırılması, milli gelirden daha az pay alan kesimlerin yaşamlarını daha çekilmez hale getirmektedir. Maliye bakanlığının uygulamaları ve sürekli değişiklik yapmaları hukuksal güvenceyi yok etmektedir. Meslek mensuplarının doğru ve zamanında iş yapabilmelerini zorlaştırmaktadır. Adil olmayan bir çalışma ortamı oluşturmaktadır. Her kesimin adil ve eşit çalışma ve karşılığını alma ilkesi meslek mensupları için ortadan kalmaktadır. Meslek mensuplarını, endişe, kaygı ve güvencesiz bir ortama sürüklemekte çeşitli psikolojik sorunlara neden olmaktadır. Başta da Anayasa’mızda yasaklanan angaryaya neden olmaktadır.

Sonuç olarak toparlarsak, meslek mensuplarının ürettiği bilgi sonucu ortaya çıkan kaynakların dağıtımı toplumsal bir siyasal karar almadır. Diğer taraftan bu bilgiyi üreten meslektaşlarının özlük haklarını savunan meslek odaları da bu taraflardan birisidir. Siyasal olarak bu verginin toplanma süreçleri ve bu süreçten en fazla toplumun hangi kesimlerinin ne kadar etkileneceği de siyasal bir karardır.

Meslek odaları hiç siyaset yapmasa en fazla muhatap oldukları maliye bakanlığının en fazla bilgi talep etmesi, diğer taraftan meslek yasasının yürütülmesinde dolaylı söz sahibi olması, siyasal bir tutumdur. Hem en fazla bilgi isteyeceksiniz, hem oda yönetimlerine nihai karar verici olacaksınız aynı zamanda bir siyasal parti ve iktidarın aracı olacaksınız sonra da odalara ve meslek mensuplarına siyaset yapmayın diyeceksiniz.

Anayasamıza ve hukuksal metinlerimize aykırı bir talep olan meslek odalarının, bilgi üretim sürecinde ortaya çıkan sermaye birikimi ve dağıtım aracı olan bütçe paylaşımında, söz söylemesini siyaset yapama yasağı olarak meslektaşlara sunacaksınız.

Meslek mensupları ve odalar siyaset yapmasa bile birikim ve bölüşüm uygulaması meslektaşları ve odaları siyaset yapmaya mecbur kılmaktadır. Meslek siyaseti yapanlar için ise meslek mensuplarının özlük hakları ve kendi için bağımsız bir meslek odası yaratılmasıyla sağlanabilir. Siyaset yapmak istemeseniz bile size dayatılan siyasal bir sonuçtur. Meslek mensuplarının hak ve menfaatlerini savunmak bir siyasettir. Meslek odaları ve yöneticileri bu sorumluluktan uzak duramazlar. Farklı görüşlere sahip olmak ise meslektaş açısından bir zenginlik ve farklı yollar bulma çabasında yenilik yaratma arayışına katkıdır. Ancak bağımsız bir meslek odası(siyaseti) olmadan hiçbir mesleki, toplumsal hak talebi de başarıya ulamaz.