2. BÖLÜM
Aslında Mustafa Kemal çok evvel Ankara’yı Milli Mücadele’nin merkezi yapmaya karar vermişti. Yakınında bulunan Mazhar Müfid bunu hatıralarında belirtiyordu.
Bir başka sebep ise Ankara Ahi cumhuriyeti meselesiydi. Ankaralılar, Osmanlı idaresine girmeden önce hatırı sayılır bir süre boyunca kendi kendilerini yönetmişlerdi. Mustafa Kemal’in kitap okuması boşuna değildi…
27 Aralık’ta Ankara’ya vardılar. O gün Ankara’nın başına devlet kuşu konmuştur diyor Bilal Şimşir. Türk Töresi’nde o güne Kızılcagün deniyor. Yeni devleti kurmak için yiğitlerin, halkın yeni reis etrafında toplandığı günün adıydı kızılcagün. Türk varlığı, Ergenekon destanında anlatıldığı gibi bir avuç toprağa hapsedilmiş, düşmanlar tarafından kuşatılmıştı.
O gün bir başka efsane de gerçek oldu. Türklerin türeyiş destanındaki efsanevi bozkurt, adeta ete kemiğe büründü, Mustafa Kemal olarak göründü. Sarışın kurt, en karanlık günlerde milletin önüne düşecek kurtuluşa giden yolu gösterecekti…
16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edildi. Osmanlı devleti böylece son buldu. 3 gün sonra Mustafa Kemal Paşa, “ulusça olağanüstü yetki verilecek bir meclisin Ankara’da toplantıya çağrılması zorunlu görülmüştür.” diye bir çağrıda bulundu. 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisi Ankara’da toplandı. Yeni Türkiye Devleti, Mustafa Kemal’in 30 Nisan 1920 tarihli yazısıyla Avrupa devletlerin ilan edildi. Bu aslında devletin de halkın egemenliğinin de tarih sahnesine çıktığı olaydı.
İlginçtir, 28 Kasım 1920’de bir başkent komisyonu kuruldu ve konu görüşüldü. Ancak oylamada, başkentin İstanbul’dan Anadolu’ya taşınması teklifi 26’ya karşı 71 oyla reddedildi. Meclis büyük çoğunlukla bu fikre karşıydı.
Ancak fiilen Ankara başkentti. Aslında o sırada memleketin iki başkenti vardı. Ankara giderek güçlenip İstanbul’u bir kenara itiyor, Türkiye’nin kaderini eline alıyordu. Sadece biraz zamana ihtiyaç vardı.1921 kışında Amerikalı gazeteci Mr. Streit ile görüşen Kemal Paşa, “ Milli hükümetin merkezi Anadolu’da olacak” diyordu.
Aynı dönemde Fransız gazeteci Madam Gaulis’e de, “ Siyasi başkentimiz Anadolu’nun ortasında kalacaktır” açıklamasını yapıyordu. Büyük Taarruz ve İzmir’in geri alınmasının ardından Mudanya silah bırakışması imzalandı. 19 ekim 1922’de Meclis temsilcisi Refet Paşa, törele İstanbul’a girdi. 1 Kasım’da saltanat kaldırıldı, 4 Kasım’da son Osmanlı hükümeti tarihe karıştı. Böylece İstanbul Büyük Millet Meclisi yönetimine girdi.
Artık Ankara hükümetinin İstanbul’a taşınması bekleniyordu. Ama çok bekleyeceklerdi. Bu arada son padişah İngilizlere sığınıp firar etti. İlginçtir, kendisine 2 yıl önce Anadolu’ya geçmesi teklif edildiğinde, ecdadının şehrinden kaçması gibi bir zilleti üstlenmeyeceğini söylemiş, şimdi aynı ecdadının payitahtından bir yabancı ülkeye sığınarak kaçmıştı.
1923 yılı 16 Ocak , İzmit: Başkomutan İstanbul basını ile görüşüyor. “ Bir geminin topundan telaşa düşebilecek bir yerde hükümet merkezi olamaz “ diyordu. “ Birçok sebepler hükümet merkezinin Ankara –Kayseri- Sivas üçgeni içinde bir noktada olmasını gerektiriyor. Ankara pekala devlet merkezi olabilir. Aslında olaylar da Ankara’yı devlet merkezi yapmıştır. “
Bundan 1 ay kadar sonra İstanbul Belediye Meclisi, Kemal Paşa’ya fahri hemşerilik verdi. Bu trajik ve komik jest de onun fikrini değiştirmedi.
Eski İttihatçılar da başkent İstanbul olsun diye görüş bildiriyordu…
Derken gözler Lozan konferansına çevrildi. İngilizler başkent meselesini dikkatle takip ediliyordu. Ankara’da büyükelçilik açmak niyetinde değillerdi. Onların derdi İstanbul’du. Ankara’da bir konsolosluk bulundurup, işleri yürüteceklerdi. Müttefiklerini de buna zorlayacaklardı. Eninde sonunda İstanbul’a dönmek zorunda kalınacağını düşünüyorlardı. Geçici bir heves sanıyorlardı…
Ankara 23 Nisan 1920 tarihinden beri fiili başkentti. Yasal olarak Ankara’nın başkent yapılması için işgal askerlerinin Türkiye’den gitmeleri bekleniyordu. Lozan barış anlaşması 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalandı. 23 Ağustos’ta Meclis’te onaylandı. 4 Ekim 1923’te son işgalciler gemilere binip gitti.
Artık yeni Türkiye’nin başkentini resmen saptamak zamanı gelmişti. Payitaht teriminin Türkiye devletinde anlamı ve yeri kalmamıştı Tasarı metnine şöyle yazıldı: “ Türkiye devletinin makarrı idaresi ( başkenti) Ankara şehridir” Bu tasarı 13 Ekim 1923 tarihinde oy çokluğuyla kabul edildi. 15 Ekimde de “ Ankara Günü “ adıyla resmi bayram ilan edildi. Ankara’nın başkent oluşunun 100’üncü Yılı kutlu olsun!